Günümüzün en büyük hastalıklarından birisi imiş öfke kontrolsüzlüğü…
Biraz araştırma yapmak istedim bende bu günümüzün hastalığı hakkında ve edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmadan geçemedim.
Sahi neymiş ki bu öfke kontrolsüzlüğü haydi buyurun birlikte bakalım araştırdıklarıma:
En kısa tanımıyla öfke; bireyin hoşuna gitmeyen, istemediği bir durumda gösterdiği tepkiye denir. Öfke kavramı olumsuz anlamlar çağrıştırsa da aslında sevmek, üzülmek gibi doğal bir duygudur. Günlük yaşamın zorlu koşulları içinde insanlar öfkelenecekleri birçok duruma maruz kalabilirler. İletişim içinde bulunduğunuz insanlarla yaşadığınız çatışmalar ve ailevi sorunlarda öfke durumunun oluşmasında katkısı olan unsurlar arasında gösterilir. Sonuç olarak öfkeyi kabul edilebilir düzeyde göstermek çok insanı bir durumdur. Fakat öfke karşılaşılan durumla orantılı değilse ve karşıdaki kişiyle olan iletişimi bozuyorsa bu durumda normal bir öfkeden söz edilemez. Buna öfke kontrol bozukluğu denir. Öfke kontrol bozukluğu genelde öfkesini sürekli içine atan, farkında olmadan öfkesini bastıran insanlarda görülür. Sürekli bastırılan duygu olmadık bir zamanda pervasızca bireyi esir alır. Öfke problemi basit bir sinirlenme hali ile kesinlikle karıştırılmamalıdır. Bireyin sağlıklı düşünmesini engelleyen, düşünce ve davranışlarını kontrol edemez hale getiren bu sorun, bazen kısa süreli olsa da sonrasında büyük bir pişmanlık yaşamaya neden olur.
Adına şarkısı bile varmış baktığımda gördüm ve gördüğüm şarkının birkaç sözünü de sizlerle paylaşmak istedim. Şarkıda ilk ilgimi çeken şey :
“Kelepçesini açtım öfkemin, dedim: "Artık serbestsin." Cümlesi oldu. Hepimizde çoğu zaman olabilecek çoğu büyük zararlara yol açan çoğuda kalp kırmamak adına susulan bir öfke hapsi gibi birşeymiş aslında.
Benimde bazen oluyor zaman zaman öfkeme hakim olamayıp kendimi dizginleyemezsem diye kendimle savaşa girip bedenimi en son noktaya kadar gerip sıktıktan sonra diyorum ki içine ata ata içinde tükendin be Erdem… Sal gitsin içindeki dışına çıksın bazen gerekli olabiliyor diyorum kendimce de sonra da aklıma babamın bana yaşanan her olay sonunda anlattığı ve nasihat cümlem olarak aklıma yerleştirdiğim bir söz gelip beni sakinleştiriveriyor ben anlamadan.. Babamla ben iyi bir baba evlat iyi bir arkadaş iyi bir dost ve dahası olmayı yıllarca başarabilmişiz. Ben yaşadığım her kötü yada benim için iyi diye nitelendirdiğim iyi olaylardan önce yada sonra ben hep anlatırdım babama…
Babam da derdi ki bana oğlum sana defalarca kez söylediğimi hatırlıyorum da sen beni ısrarla dinlememek adına çabalıyorsun gibime geliyor der ve yeniden o nasihat cümlemi yapıştırıverirdi suratıma ulu orta yerlerde bile hiç acımadan bana. Ünlü bir düşünürün sözü imiş sonradaN öğrensem de her an aklıma gelir sokakta evde yolda kısacası kalabalık olan her alanda tamda şöyle demiş ünlü düşünür ve babamda bunu kendine nasihat cümlesi olarak bellemiş ve bana yapıştırır zaman zaman: ( "Cahille girme münakaşaya; Ya sinirini zıplatır tavana, ya da yazık olur adabına"(MEVLANA)..,
İşte en güzelde örnek değilmidir adına şarkılar yazılan günümüz hastalığının açıklamasana:
Kelepçesini açtım öfkemin, dedim: "Artık serbestsin." (serbest)
Parçaladı dizlerimi yumruklarım, hırsımı çıkaramadım pek net
Affetmediğim için beni affet
De ki: "Kötü gittiğindendir kendiyle ettiği sohbet."
Alev aldı içim, yağmur aradı sevdiğim
Hırsımı çıkaramadım pek net(SAGOPA KAJMER)
İyi hafta sonlarınız olsun… Zaman zaman sizde açın öfkenizin kelepçelerini ki kontrolü sizde öfke kelepçenizin anahtarını kimseye vermeyin….