Bu soruya yanıt aramamın nedeni, hayli öncesi bi tarihten kaynaklanıyor...
Benzeri bir durumdan söz edilen paylaşıma bakınca, aklıma geliverdi birden o gizemli durum
Bir lahit bulunmuştu..Şimdi, kütüphane olan eski Arkeoloji müzesine getirildi özenle..Günlerce sürdü, fırçalar kullanıldı, lahit açılıp içi kazılır iken..
O da ne idi öyle..!!! Birden azla, üstelik yetişkenler gibi, minik bedenlerinde o lahit içinde yattığı ıortaya ıçktı.
Varlıklı bir aile denildi, lahitte yatanlar için.. Sözüm ona, bir ailenin mezarıydı bu tek lahit..
İşin ilginci, bahsedeceğim paylaşımdü geçen bir ayrıntıyı o vakitler işitmişti kulaklarım..
Bu lahit mezar içindeki toprağın özelliği, kısa sürede etten arındırıyormuş cansız bedenin kemiklerini....
Sanıyorum, Lapseki de bulunmuştu o toplu mezar gibi lahit.,Lapsekos antik kentinin yaşayanlarına aitti iskeletler..
Şimdi, taş'ta mı keramet, yok sa toprakta'mı dedirten durum..
Bahsedeceğim paylaşımın başlığı tam da şöyle;" EN YİYEN TAŞLAR"
Yahu, taş nasıl yesin tüketsin, toprak olmasın sakın o..?
Şaka bir yana, gizemli konu.. Ne denli ididalı bir anlatım..
Konunun adresi yine Çanakkale olunca, bahsetmemek olmazdı..
'Tarihin Sırları' isiml sosya medya hesabından geliyordu paylaşım.. (Ayrıntılar ve dahası.)
Adres burası, yani aşğı olduğum şehir Çanakkale..
Şimdi aktarayım, paylaşımda geçen ifadeleri;
"Çanakkale'nin Ayvacık ilçesindeki Assos Antik Kenti'nde yöreye özgü taşlardan yapılan dünyaca ünlü lahitler bulunuyor.
Normal şartlarda lahide konulan cesetler; 50 ile 200 yıl arasında çürürken; Assos Antik Kentindeki lahitler bir ceseti 40 gün içinde tamamiyle yok edebiliyor." deniliyordu... Ne kadar gizemli bir hikaye.. Ne iddialı bir anlatım..
Şaşırmamak elde edğil.. O toprak kısa sürede nasıl olur da bir bedeni toprak eder..?
Paylaşımda, " Bu nedenle bu lahitlere 'Et Yiyen Lahitler' deniliyor.
Hatta Yunancadan gelen 'lahit' kelimesi; 'et yiyen', 'etobur' anlamına gelmekte ve bundan dolayı bu kelimenin Assos Antik Kenti'nde türetildiği düşünülüyor." görüşü savunuluyordu..
Assos, felsefenin okulunun da oluştuğu topraklar.. Gözü sevdiğim Aristosu, Hemşehrim, sen de bilirmiydin o kısa sürede yok oluşu, hem de taşların içinde kalmış iken..
Düşününce, insanda conta yaktarıcak o kadar çok hikaye var ki Arkeoloji tarihinde..Belki de bu nedenle, ara ara göz atıyoru ben gemişe..
Döneyim tekrar Assos' a.. Herkes taktil için anar Assos'u, ben yaşanmışlıklarından bahsetmekten keyif alıyorum..
Paylaşımda; "Assos'taki lahitleri diğer lahitlerden ayıran fark neydi ve neden bir cesedi 40 gün gibi kısa bir sürede yok edebiliyordu?
Bu soru günümüzde bile hala netlik kazananilmiş değil. Fakat konuyla ilgili tahminler var." denilerek, iddialı düşünceye neden gereçkeçemler adeta sıralanıyordu.
Nasıl mı? merak ettiniz mi..? Aktarıyoru hemen.. Buyurun, bir göz atıverin..
Gizemli lahitler için, sbakın ne deniliyor.."Lahitlerin en büyük özelliği malzemesinin volkanik andezit taşı olması.
Bunlar sadece Assos'a has örnekler. Örneğin Roma'daki bütün lahitlerin uzun yüzlerinde 3 çelenk vardır.
Assos'ta yapılanlarda ise bu sayı 2'dir.
Assos'ta yapılan lahitlerin uzun yüzlerinde yer alan tabula ansata (yazıtın yer aldığı levha kısmı) fincana benzer şekillerde biçimlendirilmiştir."
Araya giriyorum, tatamadım kendimi.. Bence, burada, bir fincan kahvenin Kırk yıl hatrı var vurgusu yapılmış o vaktiler ya, neyse..
Geldim yeniden paylaşıma.. Şöyle geliyordu sonrası cümle; "Buradaki lahitler önce kabaca dörtgen şeklinde kesiliyor. İçleri oyuluyor. Üzerindeki süslemelerin ise götürüldüğü mezarlıkta işleniyordu.
Lahitlerin gerçekten eti yok eden bir taştan mı yapıldığı konusunda uzun araştırmaların yapıldığını biliyoruz. Bazı araştırmacılar lahit içinde şap maddesinin yoğun olarak bulunduğunu ve cesedi bunun çürüttüğünü ileri sürüyor.
Bazı araştırmacılara göre cürümeyi taşın bu yapısal özelliği hızlandırıyor.
Bazıları uzmanlara göre ise, lahitlerde bulunan alüminyumun buna neden olabileceğini üzerine. Fakat kazılar esnasında lahitlerin içinde bulunan beyaz maddeler olayı çok daha farklı noktalara götürdü.
Şap olduğu anlaşılan bu beyaz maddenin, eti hızlı bir şekilde Çürüttüğü ve Assos halkının da bunu farkederek lahitlerin içine bu maddeden koyduğu düşünülüyor. Hatta ünü birçok ülkeye yayılan Assos'taki andezit taşından imal edilen lahitler; o dönemde Lübnan, Suriye, Yunanistan ve Roma gibi birçok bölgeye ihraç ediliyor.
Assoslular belki de taş ocaklarında çalışırken şapın özellikle deriyi yaktığını fark etti ya da bu maddeyi başka yerden getirip, ilave olarak lahitlerin içine koyup etlerin hızlı şekilde çürümesini sağladı. Böylece Assos lahitlerinin dünyaca üne kavuştu. "
Taş' ta mı keramet, yoksa bahsedilen şap benzeri elementlerde mi..?
Taş volkonik, toprak şap kalitesinde ise, et neyapsın çürümesinde.. Kemikler, zaten adı üzerinde kemik.. Kalsa ne olur, kalmasa ne..!