Nasıl unulur ki, yüz binlerce yaşayanın evleri yakıldı. Enkaz altında binlerce can kaldı.
Acı tarifsiz.. Ne söz ne yazı anlatabilir o korkunç gecenin bir vakti, depremin dakika değil de, sanki saatlerce sürmüş etkisini. Kimi eşini, kimi çocuğunu, kimi ana babasını verdi kara toparğa.. Deprem di belki can alan neden, peki ya dayanıksız o koca binalar.. Hiç mi sulu değildi, depreme dayşanıksız yaşam alanları.. suçlular dı elbet.. Hem de çok suçlu.
Yetkili isimler, hele ki adını ezber ettiğimiz, 'Deprem dede' diyşe isilendiridğimiz, rahmetli Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara..
Ne güzel özetlemişti, asıl suçluyu: 'deprem değil binalar öldürür' der iken..
Bu gün, değişen var mı..? Binaların tamamı, dayanıklı mı sahiden de depreme..!
Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında, teknolojinin gerekliliği gibi yapılan binalar bir yana, ya bildiğimiz o iske yapılar..?
7,4 ile yeniden sarsılsak, ayakta durabilecekler mi o eski binalar..!
Hergece, ha deprem oldu, ha olacak korkusu yaşayanlar tanıyorum. Knetseldönüşüm sözü alıp, halen dönüşüme uğramayan binaların sakinleri..
Ve onlara sadece; İnşallah diyorum, bir yıkıcı deprem daha yaşanmadan, dönüşüme uğrar yaşam alanlarınız..
Ne o bilindik şiddette bir deprem yaşansın, ne de bir yeni 17 Ağustos acısı.. Rabbime dua ediyorum, Milletimizi, yurdumuzu küçük de olsa, tüm depremlerden koru..