Bu Milletin sabrını sınayan konular bir değil ki, ‘Ya sabır’ çekmeye devam eylesin
Bazı gelişmeler Kırılma noktası diyeceğim ama, tam olarak böyle de değil. Taş ne yapsın? Bir gün gelecek artık çat diye çatlayacak.
Gazeteci olsa ne yazar? Hainlik ise içinde bulunduğu hal, verecek elbet hesabını.
Davul’ un sesi uzaktan hoş gelir de, ya dibinde durursan uzun süre, ‘Yetti artık’ der, kalkar gedersin.
Giderek terki diyar eyleme konusu bizim Millete göre değil vesselam. Gitmek ne kelime? Öyle kaçmaya kalkışmaz bu şerefli Millet. Üzerine gider her türlü belanın.
Hemi de üzerine giderken belanın, ne korkudan gözünü kırpar, ne de laf olsun diye göz kırpar.
Gitmekten bahsetmişken, bir de ‘Gider yapma’ hali oluşur insanda. Bazen ansızın, bazen şartların yol açtığı şekliyle.
Deriz ya bu durumda, ‘Boşa değil giderlenme’
Bahsettiğim konuya ilişkin gelen tepkilerin, bir den çok örneğine rastladım dün ve önceki akşam. Hem de ne giderlenmelerle…
Sosyal medya yıkıldı adeta. Siyasetçisinden, Milletin ta kendisine. Sert geliyordu sözler. Salıverme kararları üzerine.
Yalan yok. Önce 1 Nisan şakası yapılıyor sandım. Öyle ya karardan bir gün sonrası 1 Nisan’ dı.
Meğer şaka falan değilmiş. Bahsettiğim tepkilerden birini, e-posta adresime düşen açıklamada da görünce, ne biçim şok oldum anlatamam.
Bahsettiğim tepkilerden birini de, Çanakkale Milletvekili AK Partili Bülent Turan veriyordu.
Mahkemenin, FETÖ tahliye kararına ilişkin sözleri, öyle böyle değildi. Bir hayli sertti vekil Turan’ ın…
Tıpkı; FETÖ medya yapılanmasıyla ilgili davalarda 21 isme tahliye verilmesi gelişmesine, 15 Temmuz hainliğini canlı yayınlarda ekranlarda izlemiş yüce Türk Milletine veryansın etmesi gibi.
Ne yalan söyleyeyim ansızın yaşanan bu gelişmeye seyirci kalmak elbet elde değildi.
İnsanı içten içe yıpratan bu gelişme neyin nesiy di?
Hani son yılarda dilimize musallat olan bir söz var ya; ‘Düğmeye mi basıldı?’ aha tam da bunun söylenmesine yol açan bir durum mu yaşanıyordu?
Yargının kararına diyecek elbet bir söz yoktur. İyi de kumpas davalarını görünce geçmişte, insan haliyle bu son durumu sorguluyor beyninde…
İyi ki bir politikacı ya da elinde gücü olan bir isim değilmişim. Yerdim kendi kendimi sabahı zor ederdim.
Neyse ki ben gibi duyarlı kalmakla yetinmeyip, elindeki gücün hakkını verenler de vardı. Hem de bir sürü.
Bahsettim ya bir isimden. Elindeki gücü tak diye ortaya serenden.
AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan, mahkemenin verdiği tahliye kararının 15 Temmuz şehit ve gazilerine büyük haksızlık olacağını savunup, veryansın edenlerdendi.
Twitter hesabından kararı değerlendirip, açtı ağzını yumdu gözünü. Ve dedi ki;
"Terör örgütü adına haber yapmak, algı operasyonuna girişmek gazetecilik değildir” aynen de katılıyorum bu çıkışa.
Bizim Hasan Tahsinlerimize, Uğur Mumcularımıza, Bahriye Üçoklarımıza ve daha nicelerinin isimlerine, hangi alçak büründüğü sözde gazeteci kimliği ile leke düşürebilir?
Gazeteci nasıl olur da terörle iç içe bir kimliğe bürünebilir?
Vekil Turan’ ın, twittinde, “Cumhurbaşkanını asmakla tehdit etmek "basın faaliyeti" olamaz!” sözüne de katıldığımı söylesem, muhtemel ki siyasetçi yağdanlığı olmakla suçlanacağım. Olsun be kardeşim. Beni bilenler bilir. Siyaseten görüşümü de, Vatana olan bağlılığımı da…
Hele hele Atatürk’ üme olan sevdamı da…
Bu şerefsizler, bir dönem ben gibi 137 ismi kumpas tezgahında gösterip, isimlerimizi hedef haline dönüştüren, sözde darbeci zihniyetin iş ortakçısı gibi göstermişlerdi.
Daha doğrusu, gösterenlerle iş birliği içindelerdi muhakkak. Yani; Kumpasın iş birlikçileri…
FETÖ diye isimlenen bu hainlik oluşumuna karşı çıkışlığımız, yeni değildir vesselam.
Vekil Turan’ ın; “Millet adına karar veren mahkemeler, Fetöcülüğüyle gurur duyanlara hak ettikleri cezaları verecektir/ vermelidir.
Aksi tutum ve kararlar idam diye meydanları inleten aziz millete, 15 Temmuz şehit ve gazilerine büyük haksızlık olacaktır" şeklindeki sözüne gelen benzer tepkiler, nihayetinde tahliye kararı ile sevinenlerin sevincini kursağında bıraktı.
Zindandan çıkma hayali kuranlar için biz söz söyleyeceğim de, suç işlemekten korkumdan edemiyorum içinden geçen lafı. Anladınız siz onu…
Geri vites durumu, muhtemel ki tepkilerden kaynaklandı. Peki ama; Ya tepkiler gelmeseydi?
Karardan haber olunmamış, olunsaydı ne olacakdı?
Sözün özü, mahkeme kararı tepkilere yol açan şekliyle kalmadı.
İnsanımızın ayarlarıyla oynayıp, hangi tür oyun sahnelenmek isteniyor anlamak güç lakin;
Türk Milleti, bölünmez bir bütün olduğunu daha ne kadar anlatması gerekiyorsa, itinayla anlatır bunu da artık bi anlayıverin be kardeşim.
Bizim Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki Asin kan’da mevcut.
Bu gerçeği; ‘ Yine mi unuttunuz?’