Tarih, tekerrürden ibarettir denir ya, tam da öyle işte.. 26 Ağustos'tu MALAZGİRT, yine bir 26 Ağustos' du, büyük zafere açılan yolun müjdesi..
Ve de; SARI KURT....
#MalazgirtZaferi’nin 951. yılını kutluyorum bende herkes gibi... Büyük zaferin komutanı Sultan Alparslan başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet, minnetle anıyorum bir kez daha.
Peki ya; 30 Ağustos için başlayan önemli tarihin de Malazgirt gibi benzerliği..
Sözü uzatmanın pek anlamı yok, bu aktaracağım dizeler karşısında.. Büyük bir ustadan alıntı ettim, Hazım Hikmet Ran'dan.. Tam da zamanında oldu aslında Ran'dan bu alıntı..
O dizeleri tekrar ediyorum müsadenizle;
"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki, şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu...
Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birden bire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu.
Paşalar 'üç’ dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun kenarına kadar, eğildi durdu.
Bıraksalar ince uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı…"
Bir kez daha böyle duyu yşüklü anlatılır mı bu mesele bilemem de, 'Sarıqın bir kurda benziyordu" demesi, nefesimi bir kez daha kesti.. Rahmetle anıyorum seni Nazım Hikmet Ran usta..
Dün sosyal medyada patladı gitti, güne özel edilen sözler.. Pek güzel ifaelerdi her biri.. Pekg üze anlatılıyordu o şanlı tarih..
Tarihleri dünya bilir ki, hep Türkler yazar, vesselam..
26 Ağustos 1071 Malazgirt...26 Ağustos 1922 Büyük taarruz..
Tarih önemli.. Tarih, tarihten de belli.. Kısacası azizim iki Byüük Babuğ, iki Büyük Zafer..
Biri Alparslan, biri Atatürk..Ve diyeyim ki azizim;
"Saygı olsun bu çelik atlıların gök Tuğuna, Tuğu kaldırmış olan orduların Baş buğuna.."
‘Kömen’ der iken dizelerin başında büyük usta, ezber ettiğimiz bu sözü sundu bir de başta..
Hüseyin Nihal Atsız’ ın dizelerinden söz etmemek olur mu hiç bu durumda..!
“Analım Tunga Er efsanesini; Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini, Yine Gök Türk olalım, El kuralım. Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize. Çinli baş vermese, gelmezse dize, Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.
Anlatılmaz, yüce bir erdem olan, Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan, Kan ve can vergisi olsun… Verelim!”
Ne deli sözdür asılnda şu ifadesi.. Bayılırıyorum her aklıma getirdiğimde..
İsmin hep varolsun, dünya döndükçe, büyük usta…
Ne güzel demiştir Atsız; “Ülkü uğrunda gönüller delidir. Kişiler ülkü için ölmelidir.
Tanrı’nın insana değmiş elidir Şu ölüm adlı güzel şey… Saralım.”
Ve 1071’E ÖZEL SÖZLERİ VAR BİRDE.. “Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.
İzleyip Gök Börü’nün gölgesini, Gezelim gel o Kömen ülkesini.
Gönlümün özlemi yerdir orası, Gürler ufkunda yiğitlik borası.
Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana. Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.
Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir.Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir”