Dahası, bu yaşam şekilleri ile çok mutlu olanlar.. Buraya uzaklarda yaşıyorlar.. Biz, medeniyete ulaşmışların aksine, yüzlerine çamuru, güzel olalım diye değil, yaşam biçimi oldukları için sürüyorlar.
"Nereden çıktı şimdi bu hikaye?" diye sorduğunuzu işitir gibiyim.. Eyülllük bir hikaye olduğu içi söz edeyim dedim.. Hepsi bu..
Üstelik bu hikayenin en güzel yanı, bahsedilenlerin zerre medeniyet bilmemeleri.. Buna karşın, yaşıyor oluşları.. Peki, nasılh olur da, Medeniyet nedir bilmeyen insanlar, sorunsuz yaşam sürebiliyorlar?
Onlardan söz edilir iken, araştırmacıların kullandğı ortak bir ifade var; "Çamur maskeli kabile"
Aslında bu tür yaşam sürenler hayli çok.. O kabilelere ve onlara ait verilebilecek Lokasyonlar da çokmuş..
Bahsettiğim kabileye ilişkin anlatımların geçtiği bir tür araştırma çalışmasından söz edilen çalışmayı okur iken edindim bu bigileri.
Benzer kabileler, Okyanusya' da, Papua Yeni Gine' de halen dahi el değmemiş yerlerde yaşam sürüyorlarmış.
Bu kabilelerden sez edilir iken; "çok ilginç kabileler var." şeklindeki ifade, araştırmacılar tarafnıdan nerede ise hep ortak ediliyor.
Avustralyayı bilmeyenimiz yok.. Bu büyük coğrafyada yaşam sürenlerin bazılarını, bizim topraklarımızda düzenlenen Şafak ayini sırasında, meşhur Haka dansları ile tanıdık..
Aburjinler.. Onlar, teknolojiye ayak uydurmuş olsalar da, adetleri, yaşa biçimleri, örfleri halen hayatta tutuyorlar.
Çamur adı ile anılan kabilelerden söz edeyim şimdi. Bir araştırmada rastladım şu tanıma; Goroka / Çamur Takımı Kabilesi...
Hoppala dedirten bir durum.. İnsan çamurdan geliyor ya, sanki onlar ilk insanlar..
Ve bu insanlar, Eylül geldimiydi, festivaldeler.. Her yıl 16 Eylül 'de düzenlenen Goroka Festivalini düzenliyorlarmış. Ve bu festival 3 gün sürüyormuş..
Dahası, bu festivale, 100 den fazla kabile katılım gösteriyormuş.. Teknolojiye yabancılar, ancak tarihten haberdarlar.. Bu durum çok ilginç geldi bana.
Neyse, Festivale katılan yüzden fazla kabilelerden biri; ' Waghi/Wogi Vadisi Çamur Adamları. ' diye isimlendirilmiş.
Bahsedilen vadide, koyun, inek, keçi, eşek,at, katır bulunmazmış. Süt bilmeyenler yani..
Sıfır kalsiyumlular.. Süt olmazsa, hayat olur mu hiç? Belki sadece, anne sütü almışlardır.. O da yetmiştir bu insanlara.
Dünyadan bi haberler.. Bizdeki gibi, anne, baba, çocuk da, ayrı ayrı ulaşım aracı yok onlarda.. Araba, bisiklet, motosiklet olmadığı gibi, yaşadıkları topraklar üzerinde, hiç yol da yokmuş.
Bu aralar, yine dile geldi faturalar.. Malum, doğalgaza, elektriğe yine zam.
Bahsattiğim oraları, sanırım faturalardan şikayetçi bizler için çok ideal yerler.
Neden mi? nheden olacak, oralarda elektrik de yok, restoran da, mağaza dayok., Hali ile, AVM de bilmiyorlar, süper markette.
Medeniyetten tamamen uzak yaşayan bu halkın erkekleri savaş sanatı ile büyümüşler.. İşleri güçleri, savaş sanatı olmuş..Bu da ilgniç bir şey..
Biz Türkler, binlerce yıldır savaş vermişleriz. Vatan etmek için toprağı, can vermişleriz. Bu alde olmamıza karşın, Savaş sanatı ile anılmayanlarız..
Tarih yazanlar olmuşuz tarih boyunca.. Tarihe geçen eşsiz Zaferleri kazananlar da olmuşuz hep..
Vatan uğruna toprağa düşünp,toprak altında kefensiz yatanlar olmuşuz..
Şiddetli yağmurda taşkınlar ile boğuşup, çamur seli ile savaşanlarız bir de..
Bu arada, Geçmiş olsun Bursa.. Yaşadığın tam bir afetti.. Bir dahası tekrarlanmasın inşallah..