Yıl 1402, Ankara savaşı.. Ve o gün edilen ‘o’ kelime.. 1402 Ankara Savaşı’da yaşananı mutlak ki duymuşsunuzdur..
Bahsedeceğim o yaşanmışlıktan evvel,, şah-mat’ ne anlama geliyor kısaca söz edeyim, .
“Saldırı hamlesi yapan ve şahı tehdit eden oyuncu, eğer bu tehdidin ortadan kaldırılamayacağını biliyorsa ‘şah mat’ diyerek rakibine oyunun sona erdiğini bildirir.
Oyun bitti demeye getirir lafı, iki kelimede. Eğer şah tehdit altında değilse ve yapılabilecek hiçbir yasal hamle yoksa, oyun pat olur ve berabere biter.
Peki ya, Ankara savaşında edilen o söz..Ve o söze eden isim.. hikaye pek karışık gibi gözükse de,bence pek ibretlik aynı zamanda.
Adından, ‘Aksak’ diye sz edildiğini de bildiğimiz Timur, Ankara Savaşın’da tenezzül edip harp meydanına bile inmemiş.. Öyle geçiyor tarihte..
Timur göre vermiş, Savaşı 19 yaşındaki Mirza Mehmet idare etmiş.
Pekiye Timur?!... Ne mi yapmış; Kendisi Otağında Şahruh ile satranç oynunda imiş.
Dahası daha da ilgniç; Bayezıd’ ı sağ olarak yakalama emrini, Çağatay Hanı Mahmut' a vermiş.
Bir de şart koymuş.. Bayezıd, sağ olarak yakalanacak diye..
Ve bunun için Ankara Savaşı uzamış.. Böyle deniliyor tarihe konu meseleden söz açılınca.
Bu konuya ilişkin bir anlatımda; “Aslında ilk iki saatte savaşın sonucu belli olmuştu.
Yıldırım Bayezıd' e vassallık ilişkisi ile bağlı Sırp Despotu Stefan Lazereviç 'savaşı kaybettik geri çekilelim' demesine karşılık, Bayezıd, ‘hayır sen git kaçanların kellesini bana getir!’ demiş…
Tarih konudan şöyle söz ediyor; Son anda kaçmaya çalışan Bayezıd'ın atı tökezledi ve Çağatay Hanı Mahmut tarafından yakalandı.
Esir alınmış halde Timur'un huzuruna getirildi.
Bu arada satranç maçı devam ediyordu.
Beyazıd'ı gören Timur son hamlesini yaptı ve 'Şah Mat.' “
Satrnaç akıl işi derler.. Akılsız oyuncudan ötürü olmaz her vakit şah-mat bence..
Bence diyorum da, Şunu da ekleyeyim bu arada; “Olacağı vardır, oluverir insan şah-mat bir anda..”
Kader bazen zorlar şah-mat’ı..Bir anlık dalgınlık hali, yanlış planlama, yanlış hamle..
Hayatın içinde hep vardır bu durum, değil mi..?
Eksik düşünce, odaklanamama, meseleyi ciddiye almama gibi, sıralanabilecek pek çok gerekçe mevcut bu durumda.
Timur’in ki, biraz da özgüven olmalı. Şans bir de.. Önemli faktör sonuçta şans…
İnsanın şansı olacak, bir de bahtı açık..Yoksa, gerisi boş..Kabyetme halinde gerekçeler çoğalır, türlü türlü nedenler sıralanır. Hayat işte, genelde böyle..
Yaşam, zorluklarla dolu. Her zorluk bazen sona götürür, bazen de tarihe geçecek zaferleri getirir.. Buna verilecek tonla örnek mevcut tarihte.
Kimimiz, hatalı hamleden oluruz şah-mat, kimimiz de aşırı özgüvenden kaynaklı, güç zehirlenmesi yüzünden oluruz şah-mat’ı..
Hayat., bir satranç değil elbet. Ancak yaşam içindeki hamleler, çoğu kez satranç misali düşünce gerektiriyor. Yok olmadı, mecburi o söz: ‘Şah-Mat…’