Sizinde benim gibi bilinçaltınızın bazen negatif düşünlerle kaplandığı zaman dünyadan soğuduğunuz huzursuzlaştığınız oluyor mu benim bazen oluyor…

Ve o zaman kendimi zindana atılmış biri olarak görüyor ve herşeyi kendime yasaklıyorum. Sessizleşiyorum konuşmak uyumak günlük rutin işlerimi dahi yapmak istemiyorum. Sebebi ne derseniz herşey gibi bizi ayakta tutan tek gerçekte beyinmiş ve bizim bilmediğimiz kadar çok şey yüzünden kirlenir eğerde temizlenmezse ruhsal anlamda bizi bunalıma kadar sürükleyebilirmiş..
Hadi buyrun birlikte bakalım araştırıp bulduklarıma…
Sahi nedir ki bu Bilinçaltı denen kavram
Bilinçaltı zihin, dışardan uyarı almadığımızda en iyi şekilde çalışır; örneğin uyurken. Aynı şekilde, bilinçaltı zihin basit işleri ve kolay giden görevleri yerine getirdiğimiz zamanlarda daha iyi çalışır. Bu tür görevlere örnek olarak araba kullanmak, banyo yapmak ve televizyon izlemek dahildir.
 
Günlük hayatımızda aldığımız birçok kararla kısa ve uzun vadede yaşamımıza yön veriyoruz. Karşımıza çıkan zorluklar veya yol ayrımları karşısında bazen duygularımızı bazen de mantığımızı kullanarak karar verdiğimizi söylüyoruz. Peki, bu kararlarda bilinçaltımız ne kadar etkili? Doğru kararlar verebilmek için bilinçaltımızı nasıl yönlendirmeliyiz?


Bunu Biliyor muydunuz?
Bilinçaltımız bilincimizin emrindedir
Öncelikle bu iki kavramı doğru tanımlamak gerekiyor. Bilinçaltımız beynimizde biz farkında olmadan aktif olan, beş duyumuzla algıladığımız her şeyi anbean kaydeden, bedenimizin istemsiz kaslarını yöneten, gece uyurken bile vücut fonksiyonlarımızın çalışmasını sağlayan ve gerektiğinde kullanılmak üzere bilincin emrine veren bir parçadır. Bilinç ise insanın kendisini, çevresini, olup biteni algılama kavrama ve fark etme yetisidir.
 
Bilinç gardiyan gibidir, bilinçaltı ise sorgulamaz
Bilinçaltı için dev bir buzdağının denizin altında kalan yüzde 90’lık bölümüdür diyebiliriz. Bütün birikimler, programlamalar, kayıtlar hepsi oradadır. Bilinç ise bir gardiyan gibidir. Kapıdan girecek bilgileri sorgular ve sorgulayıcıdır. Hayatımızı doğru yönlendirebilmemiz için bilinçaltınızla iletişime geçmemiz gerekiyor. Bilinçaltımızla iletişime geçmeden kişisel gelişim olmaz.
Geçmişte takılı kalan bugünü ve geleceği kaybeder
Doğumdan itibaren her şey beyinde kaydediliyor. Ailede konuşulanlar, söylenenler, tüm çevresel faktörler hepsi bilinçaltına yerleşiyor. Bu çevre ve aile faktörü bizi geleceğe programlıyor. Küçük bilgiler ve programlar bizim karakterimizi şekillendiriyor. Biz o programları pozitif programlarla değiştirirsek başarılı oluyoruz. Geçmiş adı üstünde geçmiştir. Geçmişten sadece dersler çıkarmalıyız. Onu takıntı haline getirenler şimdiyi ve geleceği de kaybeder. Aynısı aşırı gelecek kaygısı için de geçerlidir. Şimdide yaşamak işin sırrıdır ve tek gerçek bugündür. İyi bir gelecek yaratmak istiyorsak, şimdiyi ve bugünü tam hak ettiği gibi pozitif kullanmalıyız.

Negatif Değil Pozitif düşünce ve eylemler potansiyeli ortaya çıkarır
İçimizdeki potansiyeli pozitif kullanırsak hayatımızda istediğimiz her şeyi kesinlikle gerçekleştirebilir, doğru kararlar alır ve hayatın her alanında başarıyı yakalayabiliriz.
 
Hiç Kuşkusuz Bilinçaltımızı programlayabiliriz
Bilinçaltı programlaması hemen olmuyor. Alışkanlıklar, düşünce tarzı kolay değişmez. Telkinler yani olumlamalar kişisel gelişimin kilididir. Pozitif düşünceleri her gün tekrarlayarak yepyeni bir programlama yapabiliyoruz. Geleceğe dair isteklerimizi doğru biçimde tekrarlayıp, yazıya döktüğümüz zaman gerçekleşme olasılığını artırıyoruz. Tekrar tekrar yazarak veya dillendirerek istediğimiz her şeyin beynimizde yer etmesini sağlayabiliyoruz. Özellikle pozitif istek ve düşünceleri yazmak çok etkilidir. Çünkü kendi el yazınızla olumlamak kendi el yazınızla kendinizi bağlamanız demek. Yazarken birçok duyumuzu kullanıyoruz.
 
Beyinde Her şey düşüncede başlıyor
İnsanın düşünebildiği ve hayal ettiği her şeyi gerçekleştirme potansiyeli vardır. Birey olarak bugüne kadar yaptığımız seçimlerimizle buraya geldik. Vücudumuzda beyin başta olmak üzere tüm hücrelerimiz emrimizde. 60 trilyon hücremiz var hepsi canlı, doğuyor büyüyor ve ölüyor. Vücuttaki tüm hücreler 7 ayda değişiyor. Geleceğe dair yaptığımız telkin ve olumlamalar sadece beyne değil kalbe ve hatta tüm hücrelere hitap ediyor. Örneğin hastalıklar pesimist, negatif insanları yani hastalık arayanları buluyor. Bu yüzden beynimizle konuşmalarımıza dikkat edelim. “Ben hastalanacağım” dediğiniz zaman beyin bunu emir olarak algılayabiliyor.

Unutmayalım da Mantranın gücünden faydalanın
Beyin 5 yaşında bir çocuk gibidir. Onu eğlendirmek gerekir. Yazmak bu yüzden çok önemli. Yazı; şekil haliyle bilinci meşgul ederken bilgi yani hayata dair telkinlerimiz, isteklerimiz içeriye bilinçaltımıza giriyor. Bilinçaltımızı geçmişin olumsuzluklarından arındırdığımız zaman geleceğimiz daha parlak oluyor.
Mantra kişisel gelişimde en etkili yöntemlerin başında gelir, bilinçaltını kontrol etmeye yardım eder, bilinci yönlendirir. Bilinçaltındaki programları değiştirmemize yarayan bu yöntem, istediğimiz davranış kalıplarını oluşturmamıza yardım eder. Eskiden oluşmuş, kronikleşmiş cümleleri, programları yıkar, yerine yenilerini yerleştirir. Kendinize pozitif telkinde bulunmanın yolu mantra tekniğini uygulamaktır. Uzun bir süredir on binlerce kişi tarafından uygulanan ve mucizevi sonuçlar yaratan “Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” mantramı herkese öneriyorum. Günde 100 kez el yazısıyla bir kağıda yazın. Hayatınıza olumlu yansımalarını kısa zamanda görebilirsiniz. Bu mantranın kelimeleri özenle seçilmiştir. Her kelime pozitiftir ve beyne pozitif hedefler telkin eder. Bu mantra ile kendimizi daha güzele, daha ideale, daha uzun yaşamaya programlayabiliriz.