Ne efsane bir dizi idi o dizi. Şevket Altuğ’ un başrol oynadığı ‘Süper baba’
Yıl: 1993-1997 arası.. Tüm Türkiye ekran başına geçerndi. Fonda halen hatırımızdaki melodi..
Sözünü ettiğim dizi, bugün yeniden yayına girse, inanıyorum ki daha evvel izleyenler tekrar çökerler ekran başına.
‘Yeni Türkü’nün seslendirdiği müthiş şarkı.. Tekrar tekrar dinlemeye doyamlaıdğımız şarkı ve Süper Baba…
Dram türündeki, unutulmaz Türk televizyon dizisidir. Başrollerinde Şevket Altuğ, Sümer Tilmaç, Jülide Kural, Şevval Sam ve Bennu Yıldırımlar gibi isimler.
Bu ‘super dizi’, toplam 4 sezondan oluştu. Her eyin bir sonu vardır ya, 137. bölümü ile sona erdi.
Masal dinlemeyi kim sevmez ki?!... Hepimiz çocuktuk ve uyumadan evvel anlatılandı bize masal.
Masallar ile süyüdük desek, sanırım yanlış bir ifade olmaz. Günümüzde, ezber etitğmiz bir konu üzerine ettiğimiz bir ortak söz; ‘masallar masallar…’
Masal diyerek, küçümsediğimiz bazı anlatılar için, bir de şöyle bir cümle kurar bazılarımız; “LA FONTAİNE’DEN MASALLAR?!…”
Kimdir bu La Fonüaine’e yanıt sunmadan evvel; “Bana Bir Masal Anlat Baba” diyeceğim.
Bir anda, 90’ lara götüreceğim sizleri.. Anımsayın şimdi, düş kurun bir de, o günlere dönün. Fonda hemen mırıldanacağmıız melodi ile o sözler..
“Bana bir masal anlat baba, içinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun sekerle bal..
Baba bir masal anlat bana,İçinde denizle balıklar
Ya?murla kar olsun günesle ay…
Anlatirken tut elimi, Uykuya dalıp gitsem bile, Bırakıp gitme sakın beni.
Bana bir masal anlat baba, Içinde tüm sevdiklerim…”
Masal dinlemeyenimiz yoktur. Masal; bilmeyenimiz de.. En çok da, çocukluk masallarımız..
Çocuktuk, hayal ederdik, kendimizi bir an masal kahramanı gibi hissederdik.
Masal dinler iken hayal kurmayı öğrendik biz.. Hayal kura kura büyüdük desem, sanırım yine yanlış bir ifade etmiş olmayacağım.
Bu gün, dinlemekten sıkıldığmıız, ‘masal’ diye de sanki biraz küçümserce söz ettiğimiz anlatımlar karşısında sık kullandığımız isim.. LA FONTAİNE…
Tanır mıyız sahi biz LA FONTAİNE’I, yoksa ismi ezber ettiğimiz için mi kullanırız bu adı.
Aklıma düştü geçende, gerçekte kim ki bu LA FONTAİNE diye..
Sordum an itibari ile google amcaya..
Tam adı; Jean de La Fontaine. Ve onun için; Dünyanın gelmiş geçmiş en çok tanınan yazarı deniliyordu.. Da, ben ilk kez onu tanımak istiyordum.. (Neden tanımadım daha evvel diye de, hayıflandığım doğrudur.)
Ben, hatta aile büyüklerimin çoğu daha doğmada doğmuş bu zati muhterem.
Doğum Tarihi: 8 temmuz 1621 Fransa..
Ve buraya dikkat; biz çocuklar için çok önemli bir tarihte vefat etmiş sevgili La Fontaine..
Belki de, siz de ilk kez işiteceksiniz ölüm tarihini. Ve inanıyorum ki, bilenlerimiz çok çıkacak aslında o önemli tarihi.. Çünkü, tarih 23 Nisan.
23 Nisan 1695’ de, doğduğu şehirde, Fransa yaşamını yitirmiş önlü yazar.
Herkesin bildiği denilerek vurgulanan bu yazar, aslında; Burjuva bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş.
Babası dini eğitim almasını istemiş, o ise Liseden sonra kiliseden ayrılmış..
1647 de Zengin bir ailenin kızı olan Maria Hericart' la evlenmiş fakat, evlilik kısa sürmüş, 1658 de ayrılmış..
Acedemia Français' e üye seçilmiş.. Kral dini geleneklere bağlı olmadığı için akademi üyeliğine karşı çıktıysa da, sonunda 1683 akademiye kabul edilmiş.
Gelelim, eserlerinde konu ettiklerine. Bu konuda, araştırmacıların anlatımı şöyle;
“La Fontaine kitaplarında genellikle Aisapos,,(Yunan asıllı köle. fabll yazarı. Ezop olarak bilinir) geleneğinden, ikinci derlemede ise daha çok Doğu Edebiyatının klasiklerinden faydalandı.
Bir çok masal ve konuyu ‘binbir gece’ masallarından aldı.”
Sanki, bir tür kopyala yapıştırıcı imiş, ünlü yazar.. Baksanıza, onun için şöyle denilmiş;” Bir çok masal ve konuyu ‘binbir gece’ masallarından aldı.”
Bu arada, ünlü yazar için; “Her hayvanı bir insan tipi olarak kullandı. En çok sevdiği hayvan ise Kedi’ dir.” denilmiş..
Kedi sever olması, şimdi bu ünlü isme olan ilgimi biraz daha fazlalaştırmaya yetti.. Kedi sevilmez mi hiç yahu ?!...
Tepki vereceğim anlatımlar karşısında, artık; “LA FONTAİNE’DEN MASALLAR?!…” demeyeceğim..m