Dile getirilip de, sonrasında da ne büyük keyifle edilen bir sözdür bu değil mi?
Keşke böyle olmasa.
Yani, uyarı niteliğinde söylenenin ardından, haklılık payı çıkmamış olsa.
Bir çoğumuz böyle durumlar yaşamışızdır. Sonrasında da keyifle, ‘Ben demiştim…’’ demişizdir. Hem de çok keyif alarak.
Şimdi bahsedeceğim, buna bir örnek olur mu bilemedim ama, yine de ulaşan bilgileri bir inceleyelim istedim.
‘Gizle FETÖ’ cü ler’ çıkışı ile konuşan CHP’ li Çanakkale Milletvekili sayın Bülent Öz, TBMM’ de vermiş veriştirmiş ve de dediklerini haliyle Basın ile de paylaşmış.
“UYARILARIMIZI GÖRMEZDEN GELENLER, REFERANDUM SONRASI GİZLENMİŞ FETÖCÜ İTİRAFI YAPIYOR” diye Meclis çatısı altında konuşurken, büyük harflerle yazılı başlık altında tekrarlayan sayın vekil;
‘Ben demiştim…’ anlamı taşıyor mu bilemedim lakin, tam da şöyle demiş; “Referandum Sürecinde Uyarmıştık!!”
Bir de dikkat çeken diğer bir anlatım daha vardı ki, daha önce söylenen sözlerden bir hatırlatma şekliyle sayın vekilin yazılı açıklamasında geçiyordu. O’ da tam olarak şöyle idi;
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı FETÖ’ cü Çıkarsa, Yine Aldatıldık mı Diyeceksiniz?’
CHP Kurmayı sayın Öz, geçen 4 Mayıs günü, TBMM Genel Kurulu 88. Birleşiminde söz aldığı kürsüden hitap ediyor, yaptığı konuşmasında ise, hayli dikkat çeken bir anlatıma imza da atıyordu.
Diyordu ki; ‘gizlenmiş FETÖ’ cülerin olabileceğini defalarca dile getirdim fakat, olmaz öyle şey dendiği halde, referandumdan sonra buna ilişkin itiraf geldi”
Sayın vekil Öz’ ün, bu kadar da değildi sözleri. Şöyle diyordu;
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti üyeliği esnasında " Onlar kendilerini gayet iyi gizliyorlar " diyerek her defasında uyardığımız konuyu şimdi kendisi itiraf etti”
Açıklama ve TBMM’ de edilen sözler, saf çözüm haliyle gelmişti e-posta adresime.
Özetlemek istesem, bunu nasıl becerebilirim ki… Hayli uzun anlatımlar vardı e-mailde.
Sayın vekil Öz’ ün anlatımıyla; Referandum sürecinde değiştirilmek istenilen Anayasa maddelerinde, Cumhurbaşkanı yardımcılarının, milletimiz tarafından seçilmeyeceğinin, atanacak kişiler olması sebebiyle, Türkiye’ nin kendini gizlemiş FETÖ’ cülere teslim edilebileceğinin uyarısını yaptığını hatırlatıp devamında da şöyle diyordu;
“Tarafsızlık yemini etmiş fakat herkesin bildiği gibi partisiyle ilişkisi hiç kesilmemiş ve taraf olmaktan rahatsızlık duymayan Cumhurbaşkanı’nın AK Partiye hasret duyduğuna şaşırıyoruz.
Üyelik esnasında ağlayan Başbakan da, Başbakanlık gittiği için ağlamıştır herhalde.
Referandum sonrası Sayın Cumhurbaşkanı, bizim söylediklerimizi kabul edercesine “Üstelik Onlar kendilerini gayet iyi gizliyorlar” diyerek, hala gizlenmiş FETÖ’ cü lerden bahsetti.
Her seferinde uyardık ama olmaz öyle şey dediler”
Bu sözlerin, bir itiraf olduğunu iddia ettiği TBMM konuşmasında, CHP Kurmayı; “Bu bir itiraftır. Gizlenmiş anlayışınız nedir?
Ya kendini gizlemiş bir FÖTE’ cü Cumhurbaşkanı yardımcısı atanırsa, yine aldatıldık mı diyeceksiniz?
Darbeler artık bitti diyenlere sesleniyorum; Bir yanlış atama, ülkemizi FETÖ’ ye teslim edebilir.
Ülkemizi böyle bir tehlikeye atmamak için hayır dedik” diyerek, neden ‘Hyaır’ dediğine de açıklık getiriyordu.
Sözler devam ediyor ve diyordu ki sayın Öz;
“Bu olur demiyoruz ama ihtimal dahilindedir.
Hukuk mücadelemiz ve yarına umutla bakışımız sürüyor çünkü hayır daha bitmedi diyoruz”
FETÖ’ nün siyasi ayağına ne zaman sıra gelecek şeklindeki soruları, aylardır sahada birebir duyanlardan olduğumdan, ne yalan söyleyeyim, hiç bir şekilde yorum yürütemez halime ben de şaşırıyorum.
Oysa ki, biz Türkler çok ça konuşuruz. Bilelim, bilmeyelim her konuda fikri olan bir Milletizdir.
Ve hat ta, yoksa fikri olan biri, ‘Ya hadi git. Neyi biliyorsun ki zaten?’ diye de çekişmekten geri kalmayan bir toplumun fertleriyizdir.
Çok biliriz. Bilmediğimiz yoktur ayrıca.
Her konuda bir çözüm, her konuda bir fikir üreten insanlarınızdır.
Genlerden midir nedir, kesinlikle araştırılması gereken bir durumdayızdır da ayrıca…
Her işi de biliriz. Bilmediğimiz de yoktur malum…
Terörle mücadeleden tutun da, sağlık konularına, ekonomiden tutunda, bilimin çözüm aradığı ne var ki bulamadığı pek çok konuya pratik çözümlerimiz de vardır bizim.
Öyle ya, bir her şeyi biliriz.
Sorunun kaynağını da, çözümün reçetesini de bilir ve aynı zamanda özenle yol da gösteririz.
Uzay ve fezaya ilişkin de bildiklerimiz hiç de küçümsenemez.
Yıldızlardan bakarız falımızı. Ya çıkarsa değil, ‘Çıkarsa da, çıkmazsa da…’ der geçeriz birde…
‘Bir de’ derken, bir de kalmayız da. Bir bardak, bir şişe, bir yudum, bir kaşık,bir adım, anlayışımız hiç olmadı. Olamaz ki zaten…
Bir de neymiş bizim için. Bir’den fazlasını hep karşımıza alır, onunla da öğünürüz değil mi?
Bir de hepimiz, teknik direktörüzdür. Derby karşılaşmada da öyleyizdir, sıradan bir maç halinde de.
Hocalardan iyi biliriz her şeyi. Buna cami hocaları da dahil.
Utanmasak, matematik, fizik, kimya ve bilmem ne de de, Prof. lara taş çıkarırız değil mi?
Koca karı ilaçlarında da üzerimize yoktur. Ver tarifi, hazırla bitkiseli. Tak diye geçecek hastalığın. Yetmedi, ‘benim doktorun yazdığı o ilaç, buna beş basar’ der geçeriz.
Kim demiş, sigara zararlı diye. Hadi git oradan. Dedem, şu yaşta gitti. Fosur fosur içerdi deriz.
İyi günde de, kötü günde de, hep aynıyızdır, öyle değil mi? ‘Keşke ci’
Keşke, olmasaydı, keşke binmeseydim, keşke , keş ke… Nereye kadar kardeşim? Keşke ne ya…?
Şimdi geldi aklıma; Hay Allah, neymişiz be yaaaa…
Ne zaman FETÖ diye bir konu açılsa, dengem kaçıyor. Yine kaçtı. Kusuruma bakmayın artık…
Ne diyecektim? Vallahi unuttum. Aklıma düşerse bir vakit, birkaç satır yazar geçerim artık.
Bu güne özel bir diyeceğim var; Hıdırellez ya bu gün, dileklerimi tuttum. Gül fidanı dibine, kırmızı bez’e yazdım. ‘Tez ola, bu illetten bizi kurtar hele…’ umarım tutar, FETÖ’ sü de, PKK’ sı da, diğer bilmem ne bela var ise, hepsi defola…
Keşke başka başka şeyler de yazsam idi. İlk aklıma gelen bu belalar idi. Umarım bu kez tutar…
Haydin ‘o hal de’ bu günlük bu kadar, hoşça kalın…