Kimine göre, ikisinin de yaşanıdğı yerdir Dünya. Yokluk içinde yaşayan; 'Benim cehennemim oldu' der zorlukla geçen günleri için.
Varlık içnde olanlara göre, gezip gördüğü, tıkabosa doyduğu yerler; "Cannetten bir köşe" ifadesi ile tanımlanır an gelir.
Sardece, varlık içinde olanlar etmez elbet, Cennetten bir köşe tarafiini.. Mutlu ise kişi, varlık olsa ne, yokluk olsa ne, değil mi amma?!..
Peki ya, herkesin ölümden sonraki başlıca korkusu olan Cehennem..
Bir babayiğit onu almış olsa gerçekte, korkusu kalırmıy dı hiç Cehennemin?!...
Tarihten bir sayfa aralayalım şimdi..
Yıl bilmem kaç.. Çok uzun süre önce..
Hikaye bu ya, biri çıkıyor ve cehennemi ediniyor , hem de bedavaya..
Ve tarihe geçiyor o çılgın.. Şöyle anılıyor; CEHENNEMİ SATIN ALAN ADAM...
Muhtemeldir ki, hatırlayacağınız bir hikaye.. Bu hikaye türlü ifadeler ile dile getiriliyor uzunca zamandır..
Bir anlatımda; "Dinin, kullananların elinde oyuncak olduğu 1600’lü yıllarda" diye başlıyor masa gibi hikaye..
Hani denir ya, 'evvel zaman içinde...' Öyle bir zaman işte o vakitler..
Dahası, Kiliselerin cennetten arazi sattığı günler..
O günlerden birinde, bir çılgın var ki, satışları allak bullak ediyor, ticari zekası sayesinde.
Gülemseyelim biraz da.. Okur iken bu hikayeyi...
Hikaye şu; Papazlar ve kilise bu şekilde hem zenginleşiyor, hem de güçleniyor, cennetten arazi satışları ile..
Parsellenmiş yani cennet.. Tapular hazırlanmış, her biri de Papazların elinde..
Bi nevi, Cennet emlakçısı olmuş uyanık papazlar..
Gelelim o dönemin ahalisine.. Cahil mi denilir bilemem de, cennetten arazi satın alacak kadar varlıklı oldukları kesin..
Çünkü, istenilen bedel karşılığı bastırmışlar arpayı, satın almaya başlamışlar cennetten arazileri.
Hikayelerde, cahil diye altı çizilen halk, “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” telaşında.. Böylelikle., cehhennem korkusu yaşamaz olmuşlar..
Dahası, uyanık papazların o oyununa alet olmuşlar..
Biri çıkmış sonra, hikaye bu ya.. Adı; Martin Luther...
Martin' de ticari zeka hat safhada.. Napsın cennetten araziyi.. Derdi, cehennemi satın almak
Üstelik, Martin ' de bir papaz.. daha uyanık bir papaz...
Bir laf etmiş, hikaye bu ya.. Dinin kullananların elinde, zenginleşme ve güç edinme aracı olarak kullanıldığını söylemiş ve mahkemeye verilmiş..
Hikayede; Çıkarıldığı mahkemede yargıçlara şöyle seslendiği belirtiliyor...
“İnsanları, cehennemle korkutup cenneti, para karşılığı satıyorsunuz.
Sıkıysa cehennemi satsanız ya!... ”
Aslında, hodri meydan çekmiş, cenneti satanlara..
Bu sesleniş üzerine; Yargıçlardan biri sormuş;
“Cehennemi kim alır ki?” diye..
Uyanık papaz Martin Luther; “Ben alıyorum, parası neyse vereyim” diye yapıştırmış yanıtını.
Yargıçlar, aralarında fikir birliğine varmışlar. Cehennemi, Martin'e bedava verdiklerini söylemişler.
Martin Luther, duruşma sonucunu merakla bekleyen dışarıdaki halka, şov yaparcasına haykırmış;
“Cehennemi satın aldım. Cehennem artık benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım. Korkmayın” diye...
Bu hikayede geçen Martin, Cehenneme alınmamak adına, isim toplayıp, buna da bir bedel koysa idi, daha bir karışırdı hikaye.. Misal günümüzde olsa, Cehennemi bedavaya satın alan, böyle yapan mutlak çıkardı.. Ver parayı, Yazdır ismini, kurtul cehennemden..
Cehennem korkusu, bedavaya kaybolan halk, belki de bu nedenle daha bir cehennemlik suçlar işledi.. kim bilir?!...