En baştan vurgulayayım da, yanlış olmasın İskender'e, saygıda küsür etmemiş olayım bu sayede ben de..
Kimine göre, asil bir savaşçı, çok korkusuz üstelik.. İdealleri uğurna, savaş çıkarmadık, talan etmedik yer bırakmamış kendisi..
Derdi ne imiş peki İskender' in?!...
Yazılıp çizilenlere göre; Yunan mitolojisinin kahramanlarını aşmak özellikle yeni bir doğu- batı sentezi ile kültürleri harmanlayarak bir imparatorluk kurmakmış derdi İskender' in, öyle deniliyor antik çağların tatihçileri..
Baştan başlayıp, güne özel atıtğım başlığa geleyim. Saygıda kusur etmezleğine değineyim İskender in..
Anhtik çağların tarihçilerinde alıntılar edeyim biraz da.. Diyeyem ki mesela;
"-Hellespont'u geçince sembolik hareketler ustası Büyük İskender mızragını Anadolu kıyılarına fırlattı..
-Fethetme sevdasının bir sembolü olarak savaş zırhı ile karaya ilk çıkandı..
-Aşil ve Patroklos'un mezarlarına saygı göstermek için ordusuyla Truva' ya gitti.
-Oradan da, Pers satraplığının başkenti Frigya'ya geçerek Granico Savaşı'nda ilk kez Perslerle yüzleşip, onları yenilgiye uğrattı.."
Truva kahramanı Aşil'e gösterdiği saygıdan mezarına yapqıtğı zziyaretinden kaynaklandı belki de İskender' in, Perslere karşı kazandığı savaş.. Kim bilir!..
İskenderin, fethetme sevdasını bilmeyen yok, fetih yolunda iken de geçtiği yerlerde talan etmedik antik kent bırakmamış derler onun için..
Lakin, Lapsekos antik kentini talan etmediği de söylenir.. vardır bir gerekçesi, onu da kendisi bilir.. Lapsekos, bize kara yolu ile 30-35 dakika mesafede, Lapseki' de bu arada.
Çok savaş yaraları almış İskender. Nasıl almasın ki, savaşmadık kimse bırakmamış fetih sevdası uğruna..
Büyük İskender, Antik Çağ'ın en tanınmış ve hayranlık uyandıran şahsiyeti tarihçilyere göre.. Koca kral sonçuta..
Misal, Sezar, Pompey, Pontuslu Mithridates, Trajan veya Napolyon , onun zaferlerini elde etmek için fetihlerini taklit etmeye çalışmış hep, öyle deniliyor.
Bir de şöyşle deniliyor: "fakat, onun gibi başarılı olmayan karakterler oldu hepsi"
Saygıda kusur etmez İskender, Savaştığı ve seyahat ettiği geniş coğrafyalarda savaşmış durmuş, hali ile de savaxş yaraları ile dolmuş vücudu.
İskender' in yaraları hakkında tarihsel kaynak olarak dört tarihçinin kaleme aldıklarına bakılabilir şu durumda.
Bir tüyo vereyim, mesela; Diodoro Siculus, Curtio Rufo, Plutarch ve Arrian' ın ifadeleri..
Aristoteles'in yeğeni ve İskender'in resmi tarihçisi, Ptolemy, Aristobulus, Nearchus'a göre;
İskender savaşları sırasında ordusunu cepheden yönetti.. Birebir savaş alanında yani..
Şöyle de bir dip not veriyorlar; Babası gibi canını tehlikeye atmaktan hiç çekinmemiş İskender.
Bazı anlatımlarda, İskender için; "Mizacı onu birçok kez gereksiz riskler altına sokmuştur, göğüs göğüse çarpışma, zafer onu büyülemiş ve ideali, Yunan mitolojisinin kahramanlarını aşmak özellikle yeni bir doğu - batı sentezi ile kültürleri harmanlayıp, bir imparatorluk kurmaktı...." vurgusu da yapılır.. En başta belirttiğim gibi.
İskender' in, Stratejik becerisi, pervasız cesareti ile birleştiğinde, ona sayısız başarı, yöneteceği devasa bölgeler, çatışmalar ve de dolayısıyla sayısız yaralar getirdi..." deniliyor , taşıdığı savaş yaralarından ösz edilir iken.
Savaşmadan yara olmaz elbet.. savaşmalı ki asker, yara alabilsin, değil mi amma?!..
Gelelyim, İskender' in aldığı yaralarla ilgili olarak kendisine atfedilen ve ünlenen bazı sözlere.
" Vücudumun en azından ön tarafında yara izi olmayan tek yer bir yer yok, uzaktan atılan silahların izini ve işaretini taşımayan tek yer, dahası el ve kılıçla yaralandım, oklarla , mancınıkla ve birçok kez taş sopa ile vuruldum..Herkes Jupiterin oğlu olduğuma yemin ediyor ama bunlar benim bir erkek olduğumu ilan ediyor..."
Kim diyor bunu? Seneca diyor( Lucilo'ya mektuplar ) isimli kaynakta geçiyor.
İskender'in giridği onlharca savaşta, hali ile askerlerinin de çok bitkin düştüğü söylenir
Bir yanda da doğa şartları.. Şiddetli yağmurlar mesela, savaş ananıda ordunun ansızın yakalandığı..
Askerlik gibi, onlara komutanlık da zor du elbet.. Saygıda kusur etmeyen isimdi İskender.. Aşil'in mezarını ziyareti ardından çıkıtğı o seferleri, tarihe geçmiş ise, saygının önemi bir kez daha anlaşılıyor bence.. Öyle değil mi?!..