Titreme fiili, biz insanlar için “üşüme, düşünme, korku, heyecan ve bekleyiş” demektir. Soğuktan üşüme, sıkıntıdan düşünme..
Titreme fiili, biz insanlar için “üşüme, düşünme, korku, heyecan ve bekleyiş” demektir. Soğuktan üşüme, sıkıntıdan düşünme, bilinmezlikten korku, sevgi - meraktan heyecan, yokluktan ve açlıktan bekleyiş…!
Bizimki “Kuru’nun” titretmesi… Kokusuyla, tadıyla, cinsiyle, pişmesiyle, damak zevkiyle zihinde oluşturduğu fantezisiyle Kuru’nun titretmesi, sabırsızların yeme-yutma işlevselliğini harekete geçirmesidir…!?
Karacaören’e davet edilince, yanıma da bir arkadaşımı alarak köyün kahvesinde buluşmak, kurulan sofralarda kuru-turşu-soğan-ekmek bekleyenlerin bakışları arasında yer aramak, boş olan yerlere oturmak, otururken selâmlaşmak, sohbete kuru fasulye davetine icabet etmek sözüyle başlamak, sonra aç olan midelere yemek kokularıyla önce zihinsel ziyafet çekmek, sonra yemek geliyor mu diyerek, yollara bakmak… Sabırla beklemek, sabırsızları gözlemlemek, yemek yerken kendinden geçenleri izlemek …
Kültürel söz varlığı içinde “aç adamı (..) oynatmamak” veya aç bırakıp ele baktırmamak… Hz. Adem’e ve Havva’ya elmayı yediren nefsi, kuru fasulyede etken kılmamak… mümkün mü ?..
Şeytan, yemekte gizlidir. Zeus bile tanrıları yemeğe çağırdı, yemek sonrası, kendini yüceltmedi mi? Yemek fiilinin insanı titretmesi, rehavete götürmesi; insan ilişkilerinde, iş almada-iş bulmada-iş bağlamada en rahat yer yemektir; insan öyle hale gelir ki, hep yemeyi seçer… İnsan yerken, içerken mutluluğu yaşar, kendinden geçer.. Bunu, iyi tespit edenler de yemek yiyenlerin zaafını seçer, onu yedirmek ve kendi adına yeldirmekle midesi kavi, iştahı bol, havası çok, kendisi yok , efendilerin efendisi olmak var ya !.. ne tadına doyulur, ne kapıdan kovulur…!!?
Yemekte buluşmak; hele bu farklı bir hayır yemeğine hayır demeyip, kuru fasulyenin lezzetinde göz göze gelip bunu tertipleyenlere teşekkür etmek… Karacaören köyünün on üç yıldır bu geleneğini ve hizmet edenlerini görmek, birlik beraberlik adına, değişik parti mensuplarının buluşması adına, Çanakkale’miz insanın sosyo-kültürel ve ekonomik ilişki sohbetleri adına gurur verici olduğunu görmek bizim için bir ayrıcalıktı.
Havaların soğuk, ülkelerin karışık, Çanakkale’mizde insanların barışık olmasında; bu buluşmayı sağlayan, yemek sofrasındaki kuruya ve kurunun arkadaşları olan malzemelere maddi destek verenlere teşekkür etsek ve hayırlarının kabulü için dua eden müftümüzün birleştirici söylemlerine amin, amin desek; hem yemeğin lezzetini,bereketini hem insanlarımızın nezaketini ve şükrünü desteklemiş olmaz mıyız…?!
Soğuk havaların, sıcak gönüllerde son bulması dileğiyle, sevgiler…
17.12.2016
Yrd. Doç. Dr.
Hayrettin Parlakyıldız
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com