Eskiyen binalardan verecek olur isek şayet örneği, ya da eski diye değil, ihtiyaca yanıt vermiyor diye yenilerini yapılınca kızağa çekilen binalar der isek şayet, çok örnekler sıralayabiliriz.

Gazeteciliğe ilk başladığım yıllardan itibaren, binlerce anı biriktirdiğim eski Hastane binamızı bu örneklerin baş köşesine yerleştirebilirim mesela.
Kimin anısı yok ki o binada?”!.. Kiminin ilk göz ağrısı evladı dünyaya gelmiştir, kiminin dedesi, ninesi, anası babası o binada son nefesini vermiştir…
Güzel olduğu kadar, hiç unutulmayan acı anıların geçtiği mekan olmuştur eski Hastane binası…
Bina eskiyince, anılar eskimiyor kısacası. İnsan görünce, tekrarlanıyor acı tatlı yüzdü yüz gerçek o yaşanılan günler…
Hazan yapraklarının merdivenlerini kapladığı bir adres için kaleme alınanlara rastladım geçende. Bir solukta okusam da, şu sıralar atıl durumdaki mekana ilişkin yazıya dökülen duyguları, ben de duygulanmadım değil. Meslek hayatımın bazı bölümlerinde, o bahsedilen binadaki yaşam düştü aklıma.
Orada hayata veda eden isinler geldi önce aklıma.. Gökçeada’ nın eski devlet hastanesi binasından söz ediyorum. Denildiği gibi şu sıralar sessizliğin hakim olduğu, geceleri zifir karalığa bürünmüş o bina..
Facebook’ da ki Bir sayfa arkadaşım şöyle bahsetmiş;
"Hey gidi" ile iç çekerek başlamak gerek söze.
Şimdilerde zifiri karanlığı ile gecenin karanlığına ortak olan bu bina bir zamanlar 24 saat hayatın acısı, tatlısı ile dolu dizgin yaşandığı eski devlet hastahanesi binası.
Bu binada ne canlar açtı gözlerini bu fani aleme, ne canlarını yitirdi ademoğlu bu heybetli binada.
Kim bilir ne acıların gözyaşları döküldü koridorlarında.
Kim bilir ne kahkahalar yankılandı duvarlarında.
Bir zamanlar günde defalarca süpürülen ve paspaslanan çoğu zaman emeğe yazık diye basmaya kıyamadığımız giriş merdivenlerini şimdilerde hazan yaprakları işgal etmiş.
KORİDORLARI BİR NEFESE MUHTAÇ…
Gökçeadanın en işlek ve en önemli binası şimdilerde koridorlarında bir nefese muhtaç.
Kısacası bir hiç… Demek ki ademoğlunun nazarında eski olmak hiç olmakmış.
Oysa vefa unutmamaktır diyerek hatırlatalım istedik vesselâm...
Tam da böyle geçmiş görenin içinden.. İçinden geçenler de yazıya dökülmüş vesselam…
Oysa ki, bu özel ve güzel bina, Ada’da bir önemli görev üstlenebilir diye düşündüm içimden şu an..
Böylesi güzel ve özel öyle çok tarihin tanığı bina var ki şehrimizde, her biri yeniden yaşam bulabilir içinden soluk alıp veren Ademoğlu ile…
Gökçeada depremi yaşandı beş on yıl önce.Belli ki hayli sağlam bir yapı imiş bu bahsedelin tarihi bina ve ayakta kalabilmiş..Acaba, yeniden Kamu yararına görev alamaz mı?!...
Benim ki içien geçen bir soru sadece. Örneği oldukça fazla böyle yapılar, Çanakkalelilerinyeniden hizmetinde olamaz mı sahi?!..
Eskidi diye unutulmalı mı , buram buram tarih kokan bu binalar?!…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, hafta başı toplu açılış ile hayata geçen projesi düştü şimdi aklıma. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkent’de 2000 ‘Köy Yaşam Merkezi’ nin önemine değindi.. Şehrimizde, 47 eski okul binamız, bu projeye dahil edildi. 3 ilçede, 5 yeni mekez daha açılacak.
Böylelik ile tarihe sahip çıkıldı. İçinde yeniden eğitim hakim olacak. Proje oldukça anlamlı.
Darısı, böylesi önemli tüm güzel ve özel tarihin tanığı binaların da başına inşallah.