İlk gün böyleydi ise eğer; geçen günler neydi ki? Sabah katlığında akün zayıf ise soğuktan araba çalışmıyor marş yetersiz. Cam Buz kazıyıcın yok ise yol almanda mümkün değil.
Soğuk yani. Oldukça hem de…
Bir de aklıma düşüyor hemen. Hani araç muayenesinin amacı daha sağlıklı otomobilleri trafiğe çıkarmak dı?
İyi de, sabahları hep tanık olduğumuz, onlarca aracın takviye ile çalışmasına ne demek gerek?
Hiçbir muayene istasyonunda bendekileri gören yok….
Buz kazıyıcı hatta cam içten de donmasın diye solüsyon. Adamlar, kalkıyor orijinal üretiminde yer alan çeki demirine takıyor ve benim suçum olmayan, zamanında ruhsata işlenmemiş çeki demirini çıkarmamı öneriyor.
Okkalı sözlerle, şimdi dile getirmeye dilim varmayan şekilde hem de. O birilerine dokunan çeki demirini, Çı-kar-dım…
Yol da kalacak hiçbir aracı bundan böyle, insanlık görevidir diye çekemeyeceğim hali aldım. Hadi buyurun. Bende insanlık bitti. Zorunlu olarak hem de…
Korkum, 4 Çeker olmasına karşın aracım, o’na da takmaları. Ruhsatta işli değil diye…
Kusura bakmayın. iki şanzımanı çıkarmak öyle kolay değil. Param yok vesselam…
Muayenede, Akü kontrolü yapmayın. Marş basmasın, araç yolda kalsın…. Mühim değil öyle mi?
Cum Buz kazıyıcısına bakmayın, o yok sa yola çıkmak zaten mümkün değil…
Bir de Görüş açılsın diye, çalışmayan araçla uğraştığın anlarda elin kolun bağlı mühim değil. Öyle mi?
Sözde muayene ve sözde değil, ‘özde’ sonuç… Kaktır bakalım kaktır. Yoksa kaktıracak, Atlatma devriye girer sorun yok. Biri kırmızı, biri siyah iki kablo. Öyle mi?
Bir de anlam veremediğim, zorunlu zincir durumu vardı bir dönemler. Hiçbir trafik eğitiminde verilmeyen ‘Zincir nasıl takılır?’ dersi olmamasına karşın, araçlarda zorunlu istenilen o zincir konusu. Zincir Var ise sorun yok, yola devam. İyi de kim takacak onu?
Hiçbir sürücü bu konuda eğitim almamış ki…
Varsa merakın, ya da zorda kaldıysan elin mahkum öğreniyorsun nasıl takılacağını.
Başıma gelen bir diğer konu var ki, demeyin gitsin türünden…
Muayenede firen ve debriyaj pedallarının lastiği yok diye kusurlu görüldüm. Hem de ağır kusur.
Kardeşim, araba fabrikadan öyle çıkmış. Üzerine göstermelik yapıştıracağım bir lastik parçası neyi halledecek. Japon. Hem de yüzde % Japon markası. Bu Japanlar bu kadar mı japan….
Hatta debriyaj ve firen üzerindeki lastiğe ne gerek var.
Benim kullandığım ayakkabılarım ve botlarım, ne kar’ da , ne de buz’ da kayması mümkün değil türden.
Lastiksiz pedal ne ki?
Zemini yüzde % buzla kaplı yollarımızda, yürürken yol tutuşum mükemmel. Taban kaymıyor,.
Üstelik, güverteleri buzla kaplı gemiciler de aynı malzemeyi kullanıyor. Pedal da nasıl kaysın bu bot?
Yüzde % Outdoor ürün ve taban…
Boşuna mı verdim onca parayı. Hem de yaz kış giyiyorum, hem bot hem yarım bot…
Yalanım yok, beni tanıyanlar bilir. Üniforma gibi her daim aynı giydiklerim.
Kim dinleyecek ki bu dediklerimi? ‘Yazı-yorum’ işte…
Hazır, ‘Kim DİNLEYECEK?’ Demişken, bir de bakıyorum ki, başka parti yapınca kıyamet koparanlar, bir parti yapınca sessiz kalıyor….!
Bunu Bir Parti yaptı diye, mangalda kül bırakmazlar dı. Ki iyi hatırlıyorum örnekleri çok.
Şimdi bir Malum Parti yaptı ve tık yok….
Tık demesem diyorum, çünkü bir ses geldi Başkentten.
Bu gün, şöyle başladım güne; “Hani ‘Sevdamız’ dı…?’ diye…
Hani Ne oldu şimdi? sessizliğin nedeni ne?
Bu ‘yapıldı diye’, mangalda kül bırakmazlardı. Ki iyi hatırlıyorum örnekleri çok.
Şimdi dedim ya, bir Malum isim yaptı ve tık yok….
Tık geldi aslında. Hem de sosyalden.
AK Parti Grup başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan, Twitter’ den vermiş tepkisini.
“Sn @ BSK” diye seslenip;
“dün HDP' ye tahsis ettiğiniz salonda Atatürk' ün fotoğrafının kapatıldığını biliyor musunuz?
HDP diye mi sessiz kaldınız!” diyordu.
Soruya yanıt ne gelir bilinmez de, bir zamanlar benzer bir haberi kaleme almıştım, o yıllar mesleğimi sürdürdüğüm Doğan Grubunda.
Haberim ses getirmişti. Hürriyet gazetesi yarım sayfa kapak etmişti tepkiyi.
Hatırlarsınız, ‘Cumhuriyet’ te İrticai Kına Gecesi’ haberimi…
Yer; Cumhuriyet İlkokulu. Yaşanan kına gecesi. Cumhuriyet ilkokulunun temsillerin yapıldığı sahnesinde, bir yanda Allah, bir yanda Besmele yazılıydı Arapça şekliyle
‘Başka bir okul yok mu?’ Denilmiş ti, ‘Cumhuriyet’ olunca mekan…
Başka bir okul; Cumhuriyetimin okulu değil miydi sanki…(?)
Haremlik,Selamlık bir kına gecesi yapılıyordu Okulda.
Tepkinin bir başka kaynağı da bu oluveriyordu.
Şimdi, Sevdamın, Atatürk’ümün en beğenilen bir anını anlatır, bir Vals halinin üzeri kapatılıyor.
Bu ne ya şimdi?
Hem de bir çok tepkinin odağı, siyasi oluşumca yapılıyor bu .
Bakalım gün geçtikçe daha neler göreceğiz?
Bazı derneklere, bahanesi bulunup o günlük tahsis edilmeyen mekanlar için, başka ne tepkiler gelecek?
Kimbilir?