Sayın Devlet Bahçeli akademik olarak araştırması gereken siyasi liderdir. Ama aynı şekilde Sayın Recep Tayyip Erdoğan da akademik çalışmalara konu olacak bir liderdir.
AKP ve MHP liderlerinin en büyük özelliği, siyasi manevra yeteneklerinin yüksekliği ve hızlı değişimlerdir. İki liderin standart, belirli bir siyasal duruşundan bahsedilemez. Siyasi şartların kendilerine dayattığı zorlu koşullar neyi gerektiriyorsa o pozisyonun şartlarında göre siyasal dönüşler yapabilmektedirler
Sayın Bahçeli ve Erdoğan ikilisi; 2023 cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği ve sonrasındaki yerel seçimlerde ciddi oy kaybına uğrayacaklarını çok önceden görmüşlerdir. Bahçeli, İYİ Partinin Ağustos 2019’da yapacağı kongreye çağrıda bulunarak;
“ Fiziken orada, fikren aramızda bulunan dava arkadaşlarımın müştereken karar alıp MHP’ne dönüşün tarihi sorumluluğunu yerine getirmeleri halisane ve samimi beklentimdir…Buluşma yerimiz zillet değil millettir. Kucaklaşma zamanı gelmiştir. İYİ Parti'nin Olağanüstü Kurultay'ında MHP'yle bütünleşme ve birleşme hamlesi Türkiye'nin gücüne güç katacak, yarım asırlık davamızı birlik ve dirlik içinde geleceğe taşıyacaktır." demiştir.
MHP Sayın Akşener’e ikinci çağrısını 2020’da yapmıştır. Sayın Bahçeli il başkanlarıyla yaptığı bir toplantıda İYİ Parti’ye “ eve dön” çağrısını yinelemiş;
“Hâlâ zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Dön evine bitsin bu çile” demiştir.
Bu açık çağrıya AKP lideri de destek vermiştir. Sayın Erdoğan;
''Yadırgadığım bir davet değil. O da olabilecek en makul çizgide davettir. Temenni ederim ki birlik beraberliğin tesisine yönelik inşallah bir adım olabilir. Çünkü dağınıklıkta bir şey yok'' demiştir.
Kasım 2022’de bu kez de Sayın Erdoğan İYİ Parti liderine davette bulunmuştur.
“Burada özellikle muhalefetin içinde, CHP'yi bir kenara koyalım, 6'lı masanın hepsini söylememe gerek yok, ama İYİ Parti'nin bunlarla aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Onlar niye bunlarla aynı masaya düşüyor veyahut aynı konuma geliyor? Bu tabii düşündürücüdür. Hele hele böyle bir dönemde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir."
Yine aynı şekilde Tv100 Ankara Temsilcisi Deniz Gürel: “Görüştüğüm üst düzey bir AK Partili, ‘Olası bir birliktelikte belli bakanlıkların İYİ Parti’ye verilmesinin bizler için hiçbir sakıncası yoktur’” dediğini ifade etmektedir.
Yukarıda izaha çalıştığım kronolojik beyanatlara bakarak MHP&AKP’nin İYİ Partiye çağrısını üç şekilde yorumlamak ve analiz etmek mümkündür.
Birincisi neden;
Sayın Türkeş’in vefatından sonra MHP’nin başına geçen Sayın Bahçeli; MHP Genel Başkanı olduktan sonra partisini siyasal iktidarların görünür veya görünmez ortağı olarak konumlandırma becerisi göstermiştir. AKP öncesi son koalisyon hükumetinin yıkılmasını sağlayan Sayın Bahçeli, 2002 sonrasında ustaca yürüttüğü siyasi manevralarla AKP’yi tek başına iktidar olma kabiliyetinden mahrum bırakmayı başarmış ve şartları olgunlaştırdığında da AKP’ye ve Sayın Erdoğan’a yönelttiği ağrı eleştirilerin tam tersi bir politika izleyerek AKP’nin ortağı, Sayın Erdoğan’ın da yılmaz savunucu pozisyonunu almıştır.
Ancak yıllar içinde yukarıda arz ettiğim nedenler gerekçesiyle 2023 seçimlerinde oy kaybına uğrayacağını gören MHP lideri, 2023 sonrası siyasetin içerinde var olabilmek için naif, hoşgörülü ve uzlaşmacı kişiliğe sahip Sayın Meral Akşener’i ısrarla partisine davet etmekte de geri kalmamıştır.
İkinci neden;
Sayın Erdoğan, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP’nin vereceği desteğin kendini seçtirmeye yetmeyeceğini, partisinin ve MHP’nin oy kaybedeceğini bilmektedir. Şimdilerde HDP’ye yönelmesinin MHP’yi küstüreceği endişesiyle ilk çağrısını İYİ Parti liderine yapmaya başlamıştır. Lakin Sayın Erdoğan, yaptığı davetin İYİ Parti nezdinde karşılık bulmayacağını da çok iyi bilmektedir.
Olasılıkla son çare olarak yine MHP’nin desteğini de alarak veya almadan HDP tabanına ve HDP’nin akil insanlarına yeni bir anayasa önerisi üzerinden yeni bir açılım süreciyle ulaşmaya, HDP’nin desteğini kazanmaya çalışacaktır diye düşünmüyor değilim.
Üçüncü neden;
AKP ve MHP şayet İYİ Parti’yi yanlarına çekemez, HDP’den de gerekli desteği alamazlarsa Millet İttifakının dağılmasına yönelik siyasi adımlar atmaları da kaçınılmazdır. Çünkü, MHP’de AKP’de Millet İttifakı bağlamında İYİ Parti’nin, CHP&HDP dayanışma ve yakınlaşmasından ciddi rahatsızlık duyduğunu izlemektedir. Olasılıkla bu nedenden dolayı ısrarla davet eder görünseler de, bekledikleri ve hedefleri ilk siyasi amaç İYİ Partilileri Millet İttifakından koparmaktır. Bağımsız olarak seçime katılmalarını teşvik etmektir. Bunun için kullandıkları argümanda bellidir. AKP ve MHP, Sayın Akşener’i, HDP’yi destekleyen CHP’yle ve dolayısıyla da HDP’yle işbirliği yaptığını ileri sürerek köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadırlar.
İYİ Parti, öncelikle MHP’nin, sonrasında da AKP’nin en büyük rakibidir. İYİ Parti’nin başarısı Sayın Bahçeli’yi MHP liderliğinden, Sayın Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığından edebilir.
AKP tabanına doğrudan musallat olacak partiler de DEVA ve GELECEK Partisidir. Bu ikilinin yanına Sayın Abdullah Gül faktörünü de eklemek yanlış olmayacaktır. AKP’den ayrılan DEVA ve Gelecek Partisi her ne kadar, Erdoğan için ciddi rakip olmasalar da Sayın Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesine engel olacak kadar bir oyu AKP tabanından alacağını ileri sürmek müneccimlik olmayacaktır.
CHP’nin, DP’nin ve Saadet Partisinin MHP ve AKP’ye alternatif rakip olması söz konusu olamaz çünkü aynı tabana sahip değiller. Ama HDP, Kürt seçmeni bağlamında dolaylı olarak AKP’nin de rakibi konumundadır.
Bu olasılıklar sonrası İYİ Parti nasıl bir partidir? İYİ Parti lideri neden parlamenter sisteme geçmekte ısrarcıdır? İYİ Parti lideri ve yönetici kadroları böyle bir ortamda ve siyasi korelasyonda siyaseten neyi hedeflemektedir? İYİ Parti nasıl bir politika izlemelidir veya izleyecektir?
İyi Parti kuruluş itibariyle MHP orjinlilerin kurduğu bir partidir. Ancak MHP de değildir. Sayın Akşener partisini siyasetin merkezine konuşlandırmak üzere politik hamleler yapmaktadır. Hamlelerin gayesi; İYİ Parti üzerine yapıştırılan ve/veya yapıştırılmaya çalışılan “ikinci MHP” kimliğini yırtıp atmak, yok etmektir. Yaratmak istediği imaj; tıpkı Demirel’in Adalet Partisi, Özal’ın ANAP’ı gibi merkez sağ parti hüviyetine kavuşmaktır.
Çünkü Sayın Meral Akşener, cumhurbaşkanlığı başkanlık siteminin zararlarını görmüştür. Bu nedenle ülkeyi tekrar ortak akılla idare etmeye olanak veren, parlamenter sistem geçmeye karar vermiştir. Gerek kongreleri sonrasında ve gerekse 2023 seçimlerinden sonra İYİ Parti’nin tepe yönetim kadrolarında sosyal demokrat, muhafazakâr sol, muhafazakâr sağ, milliyetçi sol ve ülkücü anlayıştan insanların İYİ Parti yönetimlerine geleceğini öngörüyorum.
İYİ Parti; cumhurbaşkanı adayının ve seçim sürecinin belli olmasına paralel olarak CHP içinden çok farklı sesler duyacaklarını da unutmamalıdır. Bu durum CHP’nin doğal yapısının gereği bir davranış biçimidir. CHP’nin siyasal yapısı sağ partilere benzememektedir. CHP’nin iç dinamiklerinin fazlaca aktif olduğunu, CHP içerindeki parti içi aktif fay hatlarının fazlaca ses çıkardığını da bilmelerinde yarar vardır.
İYİ Parti kadroları, CHP ile münasebetlerinde Kılıçdaroğlu ve yakın mesai arkadaşlarının açıklamalarının kıymetli olduğunun her halde farkındadır.
İYİ Partili kadrolar 2023 sonrası ilk seçimlerde kendilerini iktidara taşıyacak oy depolarının AKP tabanı olduğunu unutmamalıdır. Çünkü AKP’de tıpkı Demirel’in DYP’si, Özal’ın ANAP’ı gibi Erdoğan sonrasında süratle erozyona uğrayacaktır.