Günümüzde çok tartışılan, çok konuşulan, eskiler – yeniler diye iki grup halinde birbirine zıt düşen veya tezat teşkil edenler gibi gösterilen kavramlar… Olumlu ve olumsuzluk içeren kelimeler…

 Günümüzde çok tartışılan, çok konuşulan, eskileryeniler diye iki grup halinde birbirine zıt düşen veya  tezat teşkil edenler gibi gösterilen kavramlar… Olumlu ve olumsuzluk içeren kelimeler…
 
 Kurallar, kralları, krallar da kuralları sevmez, neden?.. İnsanın yaratılışında var olan kurallara, dünyanın yaratılışındaki kompozisyonu, estetiğin bir yansımasıdır, diye bakmak; insanın kuralları sevmesine, ona tabî olmasına, onu uygulamasına, onunla buluşup yaşamasına yol açar. Dil, bir kurallar biçimidir, din bir kurallar geçimidir. Hayat, kuralların getirdiği bir armoni senfonisi olarak görülür, görülmelidir…
 
Yaşama bir kuralsa, bu kuralı mimaride, bu kuralı yürümede, bu kuralı yemede-içmede, bu kuralı yolu geçmede, bu kuralı eşi seçmede, bu kuralı dersi geçmede (kalmadı,ama) bu kuralı işe girmede ( bu da tartışılır ya…), bu kuralı işi-eşi, kurumu, kuruluşu, devleti-milleti yönetmede etkin kılmak, etkili bulmak, hem  vücudu hem ruhu  zinde tutmada önemli güçtür ve ihtiyaçtır. Kurallar; nezaket, zarafeti gerektirir… Giyim bir kural değil midir, modacılar bunun ürünü olmamışlar mıdır?  Zevklerdeki anlayış, renk uyumları bay ve bayanda etkileyici unsur değil midir ? sorusunu iyi irdelerseniz, cevabını kolay bulabilirsiniz…
 
 Kurumların yönetimindeki kanunlar, yönetmelikler,tüzükler, genelgeler, resmi gazetelerde çıkan kararlar, ticarethanelerin işleyişi, tutulan defterler, kooperatifler, kısacası kamu kurum ve kuruluşlar kurallarla işlevsellik kazanırlar…
 
Kurallar apartmanların, kuralsızlıklar gecekondunun geçerli unsurlarıdır. Gecekondu kültürü içinde yaşayanlar, apartman ve site kültüründe barınamazlar. Kuralsızlıkla yönetilenlerde  rastgele yaşayış hüküm sürerken, yöneticilerinde kural aramazlar… Kurallar onları sıkar, rastgele davranış onların yaşam biçimini oluşturur.
 
 Eğitim tarzının devlet eliyle zorunlu tutulması, zaman içinde kişileri kurallı yaşamaya, hareket etmeye, saygı, sevgi ve nezaket içinde davranış geliştirmeye zorlarken, buna karşı olanlar, kısa yoldan kuralı olmayan yerlerde kendilerini bulurlar, oradakilerle bütünleşirler;  kimlik-kişilik gelişmede zorlananlar, kuralları da zorlarlar.
 
Eğitimi özümseyenlerin ülkesi, demokrasiyi de özümsemiş olurlar… Demokrasi, bir kurallar manzumesi olduğuna göre, özgürlük anlayışı da bu manzumenin bir parçası olarak görülür. Günümüz insanın bilgi ve teknoloji çağında kuralsızlığı kendilerine uygun bulması; bilhassa Y kuşağı diye adlandırılan yaş gruplarının bedavacı (beleşçi) -intihalci ve kapkaççı olmasının başında alınteri dökmeden kazanılmış paranın ve görgüsüzce harcamanın, ezilmişlikten doğan kompleksin olduğunu söylemek yerinde olur; kısacası para şımarıklığı, mirasyedilik vardır. 
 
Dil de din de kurallarla beslenir, bunu kullananların, bundan fayda görmesi kulları bilmesine ve uygulamasına dayanır ki, bu da yine eğitimi gerektirir…
 
 “Altını olan, kuralı koyar!” diye bir söz vardır ki; bu da gücü olanın, karşısındakini ezmeyi hedefleyen kişi veya kişiliksizliklerin işi olarak görülmelidir. Toplumsal anlayışı, kişisel anlayışın altında tutanlar, parasının, gücüyle, meşruiyet çıkmazı içinde kuralını koyabilirler… Bu ne ilk, ne de sondur, ama bu işin meşruiyeti (olabilirliği) yoktur. Korku kültürü içinde yetiştirdiğimiz ve yetişmesine fırsat verdiğimiz kişilerce, bu anlayış benimsenmiş olsa da birgün ters bir zamanda kendini kimlikli-kişilikli bulduğu an ters tepecektir. Kurallar toplumsallık yaratırken, krallar bencilik yaratır. Zaman içinde bunlar da geçer, ama bazı sıkıntılara da yol açar. Dileğimiz, kuralların hâkim olup insanlara insanca hizmet getirmesi olmalıdır.  Farklılık yaratmak adına bazen kırmızı ışıkta geçmekte fayda görülebilir, o anki halet-i ruhiye ile ilgili olduğu için mazur görülebilir, lâkin süreklilik kazandırmak hem toplumsal hem bireysel sıkıntılara da yol açabileceği gözden uzak tutulmamalıdır..
 
Dünyanın yaratılışı, dönüşü, kuralların insanlara bir modelini oluşturmaz mı ?!  Sıkıntımız, eski adıyla adab-ı muhaşeret kaidesini, yeni adıyla görgü kurallarını etkinlikten kaldırmamız, insanlar arasındaki ilişkiyi koparmakta, saygı-sevgi ve selâm kavramlarını gün geçtikçe yozlaştırmaktadır…
 
Kurallarımızın gelenek-görenekler içinde bizleri birbirimize yaklaştırıp, kuralsızlıkların benciliği etkin kılmaması için, yeni yılımızın ülkemize, sizlere huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle, sevgiler…
 
                                                                                         25.12.2016
                                                                                       Yrd. Doç. Dr.
                                                                                  Hayrettin Parlakyıldız
                                                                           E-posta: hparlakyildiz@mynet.com