Oluşan bir görüntü üzerine, Lapseki' de gündem olmuş, CHP çelenginiin, bebek arabası vari bir gereçle taınması..

Soru işareti oluşturan bir görnütü diyorlar, tanık oldukları manzara karşısında.
Lapseki ziyaretinde idim geçende. Eleştirmek için basetmeyeceğim bu konudan, 'Sadrece; Benden söylemesi...' diyeceğim.. Küçük yer, tez duyuluyor bazı yaşanılanlar..
Kasım7da tören çoktu Atatürk anıtlarımızın ublunudğu meydanlarda. Bunlardan hangisinde yaşandı tam anlayamadım da, CHP çelengi, partiye dönüş yoluna bir tür el arabası ile çıkmış..
Denilebilir ki :' ne var bunda?!' Sahi ne olabilir?!...
Getirdiğin gibi  götürmek,  zor mu  da böyle bir yöntem uygulanmıştır?
Sorular sıralanabilir. bazen de, sunulan çelenkler unutuluyor meydanlarda. tören bitiyor, çelenk alanda günlerce kalıyor. 'Bunda da ne var?!' dinelebilir.. Sahi, ne var?!..
Saygı göstermek kadar, gösterilen saygının sembolüne de saygı şart desem mesela?..
Ya da, zorlayıp daha da sözler edebilsem?!.. De, şimdi sahiden de yeri değil.
İyimser olmak gerekiyor bazen de, belki çelengi meydandan alıp, partiye getirmekle görevli isimler, o an yolda yürür iken ayağı burkuldu, rahatsızlandı.. Olabalir mi?!.. Neden olmasın!...
Böyle bir vaka yaşanmış da olabilir, bu kez bu taşıma yöntemi geliştirilmiş de olabilir. Oalibilir mi?!.. Neden olmasın?!..
Olasılıklar da öyle çoğaltılabilir ki, eleştiriler kadar çoğalabilir yani..
ÇANAKKALE ÜŞÜDÜ...
Kasım ayı, kimilerine göre hakikaten dert ayı.. Bir yandan beklenip gelmeyen yağmur, bir yandan poyraza dönüp mevsim normallerine dönen havu durumu. Üyümüş bir Çanakkale..
Eskiden odun kömür derdi vardı, şimdilerde doğalgaz zammı.. Gaz zamlandı, ya da yakında zsamlanacak diye, merkezi sistemler tam randımanlı çalışmıyor apartmanlarda.
Geçende işittim. Ailenin, yaklaşık 5 yıldır yaşam oratğı Mahabbet Kuşu, yanmayan kaloriferden kanaklı olacak, iki gün aralıksıız hep tüylerini kabartmış.. sorasında, yaşamını yitirmiş Boncuk..
Henüz, etkisini pek hissettirmese de, eksilere düşmese de hava sıcaklığı, üşüyen üşüyor işte..   
Laf olsun torbsa dolsun konular bir yana, bir de üç harfli marketlerin fiyat oyunu.. Umlasal TV kanallarında bir kaç gnüdür konu edilen patates Soğan fiyatları için dile gelen o ifade: "Birileri, 'Tencere darbesi, mutfak darbesi'  peşinde' denirelerek yapılan bir tuhaf yakıştırma..
Bu duruma sebep olanlar için denilen söz; "Devlet Yarına bırakır, Yanınıza bırakmaz"
Vallahi altına imza atılacak bir sözdür bu.. Yüce Devletim gereğini yapar, er ya da geç...
ÜRKMEDİM DEĞİL, BU BELİRTİLER ÇEVREMDE HERKESDE VAR..
Bir isimden bahsedeceğim. Pandemi’ nin başından günümüze, sık sık kamuoyunu bilgilendiren açıklamaları ile adını ezber ettiğimiz Bilim kurulu üyesi Prof. Dr. Alper Şener.
Şöyle bir başlık açtı geçende. Dün de gazetemizin manşetinde idi o sözleri.
Dedi ki Alper hoca; “Long/ Post Covid”
Yani; “Korona sonrası sendrom…”
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şener, gözlenen şikayetlerden söz etti. Sonrada risk’ e dikkat çekti.
Şener; “O şikayetler, çağın hastalığı KRONİK İNFLAMASYON ile ilişkilendirilmeye başlandı ve ilerleyen dönemlerde şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp- akciğer hastalığı, erken bunama, bazı barsak hastalıkları görülmesi riski yüksek…” dedi.
Bu sözleri de çok dikkat çekici idi: “Korona enfeksiyonu sonrası devam eden ve başka bir sebeple açıklanamayan, Halsizlik, yorgunluk, ateş hissi, terleme.
Bununla birlikte Öksürük, nefes darlığı, çarpıntı.  Konsantrasyon güçlüğü, uyku problemi, sersemlik, baş ağrısı, yanma/ batma hissi, depresyon, anksiyete, tat/ koku değişimi, ishal, mide şikayetleri, kas eklem ağrısı, döküntü, adet değişimi”     
Ve de risk elbet.. belki de hepimizi bekleyen risk.. Ne miydi o risk..
Aslında riskler; Şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp- akciğer hastalığı, erken bunama…