Görenleri hayrete düşüren Kirazlar tamamen özel ve hormonsuz. Zaten bu haliyle de şaşırtıyor. Nasıl oluyor da hormonsuz ve bu kadar büyük. Allahtan işte. Hormonsuz diye ille küçük olacak hali yok ya.
Neyse, edebi sınırlar içinde kalalım.
Devam edelim şu Kirazlar ile. Yetiştiği bölge Lapseki. Üreticilerinin yüzünü güldürdüğünden, ilçede yüzü gülen birini görürseniz, bilin ki o kirazların sahiplerindendir.
Bardaklara sığmayan bu muhteşem ürünün alıcısı çok, sıkıntısız her daim rağbet görmesi, üreticisinin yüzünü güldürmeye yetmez mi hiç?
Şeklinden de anlaşıldığı üzere, Bardağa sığmaz bu kiraz için isim aransa, diyorum ya, ‘Bardağa sığmaz’ der geçerim.
Bardak derken, görselden de anlaşıldığı üzere ‘Su’ bardağı değil, bildiğimiz Çay bardağı. Ve de ince belli değil, bildiğiniz ‘Kaptan Bardak’
Bu haliyle de bu hormonsuz ürün, Çay bardağına sığmaz hali ile tam ağızlarımıza layık. Bir değil, birkaç lokmalık. Haliyle, katık ederek yenilebiliyor diyebilirim.
Bu kiraza verilen bir isim var. ‘Ziraat 900’
Bu ne be, Banka reklamı gibi…
Görünüşü dahi insanın iştahını kabartan bu kirazla ilgili, özel fotoğraflar çeken meslektaşım Ercan ağabeye ayrıca teşekkür ederim. Ercan Özçetin, fotoğraf çekiminde çetin ceviz olduğunu bir kez daha gösterdi. Baksanıza konuyu anlatır fotoğrafa. Yine diyorum, eline sağlık.
Gerçi bu hormonsuz lezzetten, birkaç kilo da gönderseydi, bakma keyfe diyecektim de olmadı. Gelmedi…
Lapseki’ nin AK Partili Belediyesi tarafından düzenlenen 32'inci kiraz yarışmasına toplam 26 üretici katılmış. Bilin bakalım kim kazanmış.
Oluşan jüri tarafından yapılan değerlendirmede dereceye girenler belli olurken, bahsettiğim ‘Ziraat 900’ üreticisi Ahmet Aksoy’a birincilik getirmiş.
Bu hassas tatların yarışmasında ikinciliği İsmail Şen elde etmiş, üçüncü ise Mehmet Şen olmuş. Bunlar abi kardeşler olsa gerek.
Şimdi gelelim, bu yarışmanın jürisi olmaya. Kim istemez ki böylesine güzel lezzetler için değerlendirmede bulunmamayı. Gerçi bu hormonsuz harika şeylerden bir avuç değil, birkaç tane yedin mi, tamam… Doydu gitti. Tabi jüri yiyerek puan vermiyor. Bakıyor ve de anlıyor. Üstünü üslük aylardan Ramazan, ağızlar mühürlü.
Bu müthiş lezzet için bilim dünyası ne demiş merak ettiniz mi?
Ettiyseniz anlatacağım. Yoksa ne gerek var…
Şaka yapıyorum şaka. Kiraz yarışması değerlendirme komisyon başkanı olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Lapseki Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Bahçe Tarımı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Gür özet geçmiş aslında. Bu tür için önemli şeyler dile getirmiş.
Demiş ki; “Lapseki kirazda önemli bir bölge ve bölgemizde 6 bin ton civarı kiraz üretiliyor”
Sonrasında da, “Üretilen kirazın çok büyük bir bölümü de ziraat 900 dediğimiz (halk arasında pıs pıs deniyor) biz yarışmayı iki guruba ayırdık bunlardan bir tanesi sambit cinsi kiraz. Bu cins kirazlar diğerlerine göre hem ağır. Yani tane gram olarak daha ağır basıyor. Bölgemizde yetişen bir tek kiraz 18-19 grama ulaşıyor ve bir çay bardağından geçmiyor” diyerek, merak edilen O bardaklara sığmaz ürün için detaylar vermiş.
Banka reklamı gibi olan bu dev taneler için halk arasında pıs pıs deniyormuş.
Öğrendik mi, bu muhteşem görünümlü Kirazın detayını?
Öğrendiysek, alış verişlerde soralım şu soruyu.
‘Pıs pıs var mı?’ diye…
Bakalım gelecek yanıtlar karşısında hangimizin sabrı daha çok dayanıklıymış, o’ nu da görmüş oluruz.
Mikrofonu ele alıp, sokakta gezsek, ‘Pıs pıs ne demek?’ diye, sanırım on binlerce yanıt alırız da, Lapsekili değilsen, kiraz olduğunu bilen bir kişi çıkmaz.
Yemin ederim şaka programı çıkartacak yanıtlar alır, günlerce izler. İzler, izler güleriz.
Bakın her kese kıyağım olsun. Neymiş, ‘Pıs pıs?
Kiraz kiraz… Hem de Bardağa sığmazından. Muhteşem görünümlü, tanesi 18 gram üstü.
Böylece, bu güne özel de bir bilgiyi paylaşmış oldum. Hem de herkesciklerle.
Demiş ya Hazreti Ali; ‘Bani bir harf öğretenin, Kırk yıl kulu kölesi olurum’
Bakın ‘pıs ve pıs’ ta, üçer harften, toplamda 6 harf var.
Tane başı, 40 dan başlarsak, 6 çarpı 40…
Kısa günün kazancı mı ne?
Bu arada, Kiraz için kanı sulandırır derler. Duyduğumu göre birkaç tane Kiraz tüketmenin her türlü faydası varmış.
Ya bu fıs fıs? Kanı ne kadar sulandırır. Sulu sulu gezmeyiz değil mi?
Ya da kaç tane tüketmeliyiz? Fazlası dokan masın?
İlk iş bir bilenine bunu soracağım. Öğrenirsem, mutlaka sizlerle de paylaşırım.
Fazla da sulanmaya gerek yok. Yeteri kadar olsun kafi.
Bu sözüm, yani sulanmaya ilişkin kısmı, Kiraz üreticilerine ve hatta bu Kiraz yarışmasının organizasyonuna yapanlara.
Öyle kasa kasa istemiyoruz. Birkaç kilo olsunda, gazete camiası olarak tadına bakalım.