Barı ben sorayım. Seçim tarihi ne zaman?

Şaka şaka…
 
‘Hadi canım. Sahi mi?’ Demek geliyor içimden. Çünkü iddiaları doğruluyorlar. Biliyoruz zaten doğru olduğunu.
 
Çanakkale’ de yaşıyor ve 30 yıla yakın süredir de gazetecilik yapıyorum.
 
Biliyoruz denilenleri. Sonuç da bu kentte yaşıyoruz bilmem farkın damısınız.
 
Bu nu da bir soru diye algılayıp umarım yanıt vermezsiniz.
 
Verilecek ise de bir yanıt, Çanakkale STK’ ları yanıt bekliyor. Seçim tarihi ne zaman diye.
Bence o tarihi sunun.
 
Biliyorum denilenleri diyorum, çünkü ben Çanakkale’ de yaşıyorum.
 
Adım da Erdem Sürek. On harften oluşuyor.
 
Öyle anlatmak için uzun uzun, laf salatasına gerek yok yani.
 
Sözü iddiayı,ortaya atan ben miyim de bana yanıt veriyorsunuz.  Gerçi imalı sözlerle bahsettiğiniz kişinin ben olduğunu anladığım için yazıyorum okuduklarınızı.
 
Sözde bana gönderilen yanıttan bahsedeceğim bu gün. Fakat önce, en sondan başlayıp kısa bir değerlendirmem olacak.
 
Bu arada, rumuz kullanmaktan da nefret ettiğimi de araya tıkıştırayım bari…
 
Çok da sevmediğim bir konu olsa da polemiğe girmek, adımı tekrar edeyim bir kez daha. Beyler benim adım Erdem Sürek.
 
Erdem’e ek bir de ‘Arif’ im var ki, bütünüyle tam adımı, 1990’ lar da başladığım meslek hayatım boyunca, imza çok uzuyor diye hiç kullanmadığımdan,  aslında bu gün de dile getirmek istemezdim.
 
Sözde bir konu üzerine okkalı gönderme yapılacak ya, tam adımı kullanmadan, imalarla anlatmak istemişler ya birileri.
 
Oysa ki, çok uzun değil on harf adım. Yani  Erdem Sürek.
 
İmzasız geldi açıklama elime.  Oysaki benim yazımda bir imza var. Neyse konu bu da değil.
Konuşan tek kişi, çoğul bir görüşle geliyor açıklama metni. Olsun sorun yok.  Köşem okunmuş anlaşılan.
 
Benim ile ilgili yanıtınızı, e-postama gönderseniz elbet de görür ve yayınlardım.
Tüm Çanakkale basınına ne ki, bana yapacağınız açıklamadan.
 
Meslektaşlarımın daha önemli işleri var sanıyorum, ondan dolayı böyle bir ifade kullanıyorum. ‘Çanakkale basınına ne ki’ diye…
 
Bir gün, bir gazete sayfasında uzunca şekliyle adımı görene dek, ikinci adımı kimliğim dışımda ilk kez yazılı bir şekilde görmüştüm.
 
Kendimi tanıtırken bile, hiç de kullanmadığım ikinci adımı, Hani ‘illet’ diye de dile getirebileceğimiz, hain girişimin, Şerefsiz FETÖ’ nün borazanı bir gazete sayfasında kullanmışlardı. Üstelik de Balyozcu diye… Çok gülmüştüm o gün.
 
Bu gün de gülmediğim ayrıntılar yok değil günümüzde.
 
Dün bir basın açıklamasının içinde, imayla anlatıyorlardı adımı. Neyse ki aynı anlama gelen ‘Arif’ siz…
 
Şimdi o açıklamanın sonunda geçen bir bölümle başlıyorum bu güne.
 
‘Çanakkale Kent Konseyi yürütme Kurulu’ imzalı yazının sonunda, ‘Gazetelerden ve gazetecilerden daha duyarlı, daha objektif bir yaklaşım ve tek yanlı olmayan; araştırılmadan yazılan haber ve yorumlardan kaçınmalarını önerir, saygılarımızı sunarız” deniliyor.
 
Hadi bulun bir tane mahkemelik bir yazımı diyorum bende.
 
Yok kardeşim yok. Öyle yalan haber kaleme almak yok. Ne yazdım, ne de yazana sahip çıktım.
 
Küçük bir örnek vereyim önce. Geçende de baskı muhabbeti vardı, Ve ben bilmiyor ken  sözde üzerimizde olanı, onlar biliyorlardı. Ne garip…
 
Neyse, ne… Konumuz bu değil elbet. Fakat o vakit gelen açıklamanın muhatabı kuruma ait bir faturanın 2 yıldır ödenmediği bilgisini alınca, içimizde art niyet olmadığından olsa gerek, bir de araştırma ruhunu taşıyor olmaktan kaynaklanmış bir durum gereği, gereğini o kurumun yetkilisi bir ismi arayarak konunun çözümüne katkı sunuverdim..
 
Az para değil, bir esnaf için önemli miktar Bin küsür lira…
 
Esnaf ağabey çözememiş konuyu ve yardım istiyordu. ‘Yazıverin bu durumu mağdurum’ diyerek…
 
Ben de elimden geleni yaptım. Bir yetkiliyi arayarak, durumu aktarabildim.
 
Sağ olsunlar, bilgiyi paylaştım yetkili de gereğini yapıyor.
 
İçimizde art niyet olsa, ya da bir algı için uğraş veriyor olsak, neden arardım ki o yetkiliyi. Tekrar ediyorum, sağ olsun o yetkili isim de,  30 Aralık yani bu gün o konunun çözüleceğini müjdeledi.
 
Birilerine göre halen haber olacak ayrıntının üzerinden, yine birilerinin iddia ettiği gibi,  güya algıya hizmet etmediğimizi sanırım göstermiş olduk. Beni tanıyanlar bilir. Algıya da yapana da, dilimde kemik olmaz vesselam.  
 
“İddia değil gerçek, gerçek!’ çıkışı ile gelen ve adıma yazılmış olmasına karşın, bir türlü ismimi zikredemeyen sayın YÜRÜTME KURULU
 
Bu iddiayı haber yapalı çok oldu. Sanırım basını çok da iyi takip etmiyorsunuz ve de buna karşın, gazetecilere öğütler veriyorsunuz.
 
O iddia bir kaç Çanakkale gazetesinde yer buldu. Bilmem farkında mısınız?
 
Diyorsunuz ki; “Daha önce sosyal medyadan servise sokulmuş bir“arşiv belgesine” daha sonra da erdemi bol ve sürekli olan bir gazeteci, köşesinde yer vermiş”
 
Aynen katılıyorum. Sürekli olduğumdan.
Tarih ararsanız, bir tık yakınınızda. Yazın adımı google amcaya, tarih tarih versin Haber arşivimi.
 
Bir de tarih bekleyenler var. O konuyu tekrarlayıp da Temcit pilavı duruma yol açmayayım.
Çok şükür ki, sürekliyim meslekte.
 
Sonrasında denmiş ki açıklamada; “ O belgede; (“HDP'Yİ TANIMAK İSTER MİSİNİZ? Çanakkale Kent Konseyi Mahalle Meclisleri'nde tanıtım toplantıları yapıyoruz. Gelin, partimiz HDP'yi tanıtalım, tanışalım. ESENLER MAH.I4 Mayıs Prş. Saat: 19:00 HDP”) diye yazıyor. Bu “belge” adı belli birileri tarafından dolaşıma sokularak, Kent Konseyi’ne “saldırılıyor.”
 
Bu detayı ben değil, sayfamda yer bulan o el ilanı veriyordu. O el ilanı da sosyal medya turundaydı.
 
Yanıtınız biri lerine  mi? bana mı? Bana değilse, bana ne bunlardan. Sosyal medyadan paylaşın dediklerinizi.
 
Şimdi bana olan bölüme gelelim.
 “Bir erdemli gazeteci köşesinde ne yazıyor? Kent Konseyi Başkan Adaylarından Engin Kandemir in “Kent Konseyi ofislerinin, bir siyasi partinin seçim ofisi gibi kullanıldığı şekliyle gelen o iddiayı hatırladınız mı” diye soruyor ve ekliyor:
 
“Sanırım, bunun bir iddia olmadığını yakın dönem Arşivinden çıkan bu broşür ortaya seriyor.”
 
Evet aynen öyleydi. Başkan adayının iddiasının doğruluğunu gösterir bir broşür paylaşılıyordu sosyal medyadan.
 
Bunun neresinde bir ‘art’ neresinde bir ‘niyet…’ Doğru yazmıyorsunuz diyenler vardı evvelinde, onlara da yanıt olarak köşemde bahsettim konudan özetle. Yani o görselle.
 
Her seçim döneminde yapılıyor  bu durum öyle mi?
 
Demek ki, uzun yıllar ulusal bir haber Ajansı’ nın büro şefi olduğumdan, çok yerel gelmiş bir haber detayı olduğundan fark etmemişiz konseyin bu hizmetini.
 
Sahi seçim ne zaman? Çanakkale kamuoyu bunu merak ediyor. Yüzlerce STK da tarih bekliyor. Hatırlatayım istedim…
 
Genel seçime, siyasi parti  tanıtımı yapan ofisler, kendi seçimi için de açılacak mı diye de meraklanmıyorum değil. Gerçi tarihi belli olmayan seçime yönelik ne tanıtımı olur o da ayrı bir muamma ya…
 
Biraz kendimden çok ça bahsedilmiş açıklamanın içinde, bir dikkat çeken bölüm daha vardı.
Kusura bakmayın saygıdeğer Çanakkaleli okurlarım. O anlatımdan da bahsetmeden geçemeyeceğim.
 
 “İşte bu!. Arşimet hafif kalır bu keşif karşısında!” deniliyordu. Sosyal medyadan paylaşıldığını duyurduğum ve kent konseyi Başkan adayı Kandemir’ in iddiasının gerçek olduğunu gösterir diye de eklediğim broşür detayının geçtiği yazıma ilişkin.
 
Arşimet, hamam tasını kaldıran su ile, kaldırma kuvvetini bulmuş tu değil mi?
 
Hamam kültürüne oldukça yabancı olduğumdan, biraz da Fransız’ ım bu meseleye.
 
Bu arada, Tarihi bulan kim acaba?
 
Biri de ondan bahsetse…