AKP’li Hulusi AKAR siyasetçi midir yoksa emekli de olsa hala TSK’nın komuta kademesindeki bir general midir?

Dün Çanakkale gelen ve iktidar partisi lehine politik çalışmalar yapan Sayın Hulusi Akar’ın ziyaretinin  bende yarattığı çağrışımlar şunlardı;
Marina Nuciari’ nin anlatımıyla “ampirik bir bilim olan sosyoloji ve özellikle askeri sosyoloji çalışma konusunu gerçeklikten alır ve olay ile olgulara makul açıklamalar bulmak için çalışma konusunu gerçeklik üzerine kurgular.” demektedir.
Ömrünü kıta’larda geçirmiş  emekli piyade subayı olarak, sosyoloji lisans ve askeri sosyoloji master eğitimi almış uzman askeri sosyolog olarak Hulusi Akar’ı askeri sosyoloji bilimi bakımından gözlemlemeye çalışıyorum.
Basından izlediğim kadarı ile Hulusi Akar TSK’nın içine fazlasıyla nüfuz etmektedir.
Hulusi Akar, askeri sosyolojinin muhteşem bir araştırma konusu haline gelmişe benzemektedir.
Askeri Sosyoloji biliminin temel konusu olan sivil-asker ilişkileri, asker-asker ilişkileri ve asker-askeri kurum ilişkileri bağlamında bakıldığında Akar’ı hangi pozisyonda konuşlandırmalıyız?
Milli Savunma Bakanı olarak mı?
Emekli general olarak mı?
Yoksa göreve geri dönmüş adeta muvazzaf bir general olarak mı incelemek gerektiğine karar veremedim.
Hangi şapkayı giydiğine karar vermek gerçekten güç bir konudur.
Hulusi Akar’ın TSK üzerindeki etkisi adeta bir mareşal gibidir.
Siyasi kimlik olarak Hulusi AKAR adeta TSK komuta heyetine komuta ederek TSK’yı sevk ve idare etmektedir.
Tamamen bağımsız ve partiler üstü olması gereken TSK komuta heyeti ve subayların, koyu bir siyasetçi kimliğine bürünmüş bir emekli generalle karşı karşıya bırakılması ne derece sağlıklıdır?
Diyelim ki; yarın bir başka MSB bakanı, mesela yurt dışında okumuş ve yaşamış veya Türkiye’de sıradan işlerle uğraşmışken bir anda Milli Savunma Bakanı olmuş sivil bir şahsiyetin aynı Sayın Hulusi Akar’ın yaptığı gibi  TSK’ni sevk ve idare etmeye kalkarsa, Türkiye’nin ve Türkiye’deki politikacıların ve hatta TSK komuta heyetinin hoş görüsü yine aynı mı olacaktır?
Kaldı ki daha yakın zaman önce ve hatta önceki yıllarda siyasete bulaşan generallerin ve subayların orduya siyaseti bulaştırmalarının en büyük cezasını yine TSK mensubu subay ve astsubaylar çektiği bilinmektedir.
FETÖ belasının ordumuzun içine sızmasının neden olduğu sorunlar hala tüm ağırlığıyla ordumuzun ve devletimizin üzerinde koca bir yükken, Sayın Hulusi Akar’ın bir AKP’li olarak umarım ve dilerim ki TSK’ya siyaseti fazlasıyla sirayet ettirmez. Aynı şekilde Jandarma genel komutanlığımız içinde geçerlidir.
Dünyada da bir çok örneğine rastlamak mümkündür. Siyasete bulaştığı orduda, liyakat ve hiyerarşi düzen yıkılıp yerle bir edilirken, komuta kademesinin komuta etme heves ve arzusu da yok edilir.
Siyaset kışlalardan uzak durmalıdır.
Yaşadığımız tecrübeler ve aldığım sosyoloji ve askeri Sosyoloji bilimi bana bunları söyletmektedir.