İcat edildiğinden bu güne, geçmişi hatırlatıyor bize bahsettiğim o fotoğraflar.
Her birinde, ya yitirdiklerimiz var, ya da çocukluğumuzun mutluluğu..
Sokağımızı, evimizi, bahçemizi.. Belki de, ilk can dostumuz ile çekilmiş bir kare..Siyah beyaz fotoğrafları oldukça çok alanlardanım. Yüzler fotoğrafım var dersem , yalan söz etmiş olmam.
Rahmetli babam, o vakitlerin popüler fotoraf makinelerinden birine sahiti. Halen, yepyeni duruyor. Lüpiter.. Hani, vizörü olmayan, üzerinden bakılıp, kareye sığdırmak için fotoğrafı çekileceği, ileri geri fotoğrafçının yürümek zorunda kaldığı, şimdilerin antika modeli.
6×6 FİLMLER...
Bahsettiğim o dönemlerde, 36 kare nerede.. 6×6' lık flimler.. Ve o film ile çekilne fotoğrafı istedğin kadar büyütebilme olasılığın. Pikser mi dedi biri?!.. Pikser de ne? O filme dünyayı sığdır..
Siyah bayaz fotoğralerın yerini hiç bir şey tutmaz bir fotoğrafçı için.. zeldir o renkler.. Siyah beyaz olsa da kartlardaki yüzler, manzaralar, öyle çok anlam ifade eder ki.. Sen yeter ki hayal et yeter..
Sonradan renklendirilen siyah beyazlardan ön çok, Sarı Saçlı, Mavi Gözlümün fotoğrafları beni etkiler... Pek çoğumuz da öyledri aslında.. Değil mi>?
Eski Çankakale fotoğarflarına göz atanlardanım sık sık. Çoçukluğumuz, gençlik yıllarımın anıları her birinde tekrar tekrar canlanıyor. İster iztemez, iç çekiyor insan, 'Hey gidi hey' diye..
Geçenlerde bir eski Çanakkale fotoğrafı için, bir cüamle kurup o cümle içinde çok şey anlatan yoruma rastladım.
Cümleyi kuran, çok sevdiğim biri Halil ağebeydi. Kendisi aynı zamanda, tam bir can dost severdir..
Hukukçudur; lakin mesleğini hiç icra etmemiştir.. Halil Turhanlı'dan söz ediyorum.. Bir değerli hafıza kendisi.. Çanakkale sever ayrıca.
Şöyle yazmıştı, fotofraf altına;
"Her fotograf sana bir hikaye anlatır, ama söz konusu olan Çanakkale fotoğrafları ise onların her bir karesi onlarca hikaye anlatır ve sakın unutma anlatılan her hikaye senin hikayendir."
Her karede, bizim hikayemiz..
Nasıl dı o şarkı, Siyah beyaz film gibi biraz..
Hayranı olduğum, rahmetli Kayahan.. Ne sözleri vardır eserlerinde edilmiş.. Her biri deve dişi gibi; tonla anlam yüklüdür.
Her fotoğarın bir hikayesi var elbet. En mutlu güne ait olanlar içinde, bizi en mutlu edenlerimiz belki de günümüzde yoklar artık.
Rahmate kavuşan anne babalarımız, dedeleriliz, ninelerimiz,komşu teyze komşu amcalarımız.
Bir de çoktan yerle bir olmuş, o güzelim yapılar.. Mahellemizin asırlık binaları. Yada, bizzat kendi evimizin anlatır siyah beyaz o fotoğraflar..
Nasıl da özlüyorum eski Çanakkale' yi.. Klotük iskelesine yanaşmış., Tekel' in takası mı desem mesela..
Ya da bakla gemileri mi.. Eyüp, Camalettin Erem' i ya da.. Kuruçeşme, Kasampaşa arabavurları ya da..
Hele hele, Bozcaada feribotu. Gökçeadaya sefer alan, namı değer Takunya!...
Akeyele acente motoru, Dnezgülü, Bogazgülü İlknur-1, ilknur -2.. Hatta Sabır motoru..
Ki bir aralar Kırmızıkazık ve Çatlatan..
Onları hayal mayel hatırlasamda, Çatlatan' ın son hali halen gözlerimin önünde. Karşı kıyılarda, Namazgah tabyasının hemen arkasındaki çekek yerinde, çürüyüp giden o motor. Tıp kı Sabır gibi.
Fotoğraf karelerinde anılar.. Bizi, musmutlu geçmişe bir anda taşıyan kareler.. Bazen siyah beyaz, bazen toz pembe, renkliler yani..
Güzel şeydir fotoğrüf..Unutmaya yüz tutmuş değerleri bir anda hatırlatır insana.. Şehrini, köyünü, mahalleni.. Kordonunu ve dahasını.. Ben en çok da ilk evcil dostumuzu çok özlyrum. Adı Re×' de.. Minicik sarı bir fino.. Bir de Nazlı tabi.. 90 sonları yaşam ortağımız olan şirin köpişim.
Pati bey vvar şimdi, evimizin neşesi..Birde Nar simitteki can domtum Tekir, kafedeki Minnak ve sokakta var olan, tüm can dostlar..
Havalar soğudu bu arada. Yemek artıklarımızı çöpe değil de,y öçp kenarına koyacağımız bir karton üzerine serip, onları musmutlu edebiliriz ey Çanakkale..
Unutmayalım ki, karnı aç Kedilerin ve Köpeklerin soğuğa dayanma süresi belli.. Donup gitmesin bu canlar..