Müziği başladığı anda, tüylerim ürperir. Hele ki dizeleri okumaya başlayınca, ayrı bir Bağımsız hissederim kendimi..
Müziği başladığı anda, tüylerim ürperir. Hele ki dizeleri okumaya başlayınca, ayrı bir Bağımsız hissederim kendimi.. İstiklal marşımız, böylesi motive kalynığımdır vesselam. Onun yazarı. Çocukuk yıllarını Çanakkale’de yaşamış olan Memet Akif Ersoy..Her daim Rahmetle andığımız eşsiz insan.. Öyle çok ki ondan övgü ile söz etmeye değer anıları.. Her biri ayrı bir değer.. Onun adına hazırlanan belgeselden söz etmeyeceğim.. Onu izlemek gerek.. İzleyip, anlamak ayrıca. İstiklal Mraşımızın yazarının, Mehmet Akif Ersoy’un ölüm yıl dönümü idi geçen 27 Aralık günü. 1936 yılının, 27 Aralığında yaşama veda etmişti Mehmet Akif.. . Hayatından söz etmek istiyorum Mehmet Akif’ in..1873 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Akif Ersoy, Ziraat ve Baytarlık Mektebini birinci olarak bitirmiş, sonra Fransızcasını geliştirip, altı ay içinde kur’anı ezberleyip “hafız” olmuş bir zekaya sahip bir insan. Tarım ve Ziraat vekaletinde baytar (veteriner) olarak memur olmuş o dönemler. Yazarlık ruhunda var.. Bazı dergilerde yazı ve şiir yazmış, Ziraat mektebinde öğretmenlik yapmış... Tarihe bakıyorsunuz. İkinci meşrutiyetten sonra, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olmuş. Vatan için, elini tayın altına koymuş. O BİR İSTİHBARATÇI… Yıl, 1914.. Mehmet Akif, Teşkilat-ı Mahsusa’ya katılmış, İlk görev olarak Almanya’ya gitmiş… Sonrası var, 1916 ‘da Arabistan ‘a gönderilmiş, İngilizlerin Osmanlı aleyhine arapları kışkırtıcı istihbarat faaliyetleri ile mücadele etmek için. Buradan dönüşte birkaç ay Lübnan’ da kalmış. Bitmedi, 1920’ de milli mücadele için Anadolu’ da hatip olmuş, konuşmalar yapmış, vaazlar vermiş… Dini bütün bir insan.. Ve gelelim o davete.. Atatürk’ ün davetiyle 24 Nisan 1920’de Ankara’ya gelmiş Mehmet Akif. Sonrası var.. Atatürk’ün önerisiyle Burdur mebusu seçilmiş.. Türkiye Byüük Millet Meclisi’nde Mehmet Akif.. 1921 yılında İSTİKLAL MARŞI’nı yazmış, verilen 500 lira ödülü, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ nin (Kızılay) , cepheye kıyafet dikimine bağışlamış… Oysa ki, ihtiyacı var paraya.. Mehmet Akif, Birinci Mecliste bir dönem mebusluk yaptığı bu dönemde, 1921’ den itibaren ikamet ettiği ve İstiklal marşını yazdığı Taceddin dergahına ait olan o evin, bugün müze olarak düzenlendiğinden de söz edilir, hayatından söz edilir iken.. 1926-1936 arasında Mısır’da yaşamış, orada üniversite de dersler vermiş Mehmet Akif. On parmağnıda on marifet, hey maşallah. Ve o bir insan, oda hasta olmuş.. Hastalanınca 1936 yazında İstanbul’a dönmüş, Tarih; 27 Aralık 1936, Mehmet Akif vefat etmiştir. İLK ADIM, SAĞ AYAK İLE… Tarihsel süreci anlatır bir anlatım.. Şaşırmadım dersem, yalan söylemiş olurum. SAĞ AYAKLA BAŞLAYIN İNANCI, bakın nerelerde de varmış.. ... ROMALILAR..Yanlış okumadınız.. Roma’ lılar.. “ Sağ ayakla başlayın” söylemi, kimine göre batıl bir inanç. O kadar çok batıl var iken, bu davranış alışkanlığı için batıl demek pek yakışık olmasa da, deniliyor işte, yapacak bir şey yok. Demek ki Roma döneminde de batıl varmış denilebilir bu anlatım karşısında. Sağ ayak ile başlayın adım atmaya inancının, kökeni birçok batıl inanca sahip antik Romalılardan kaynaklandığı savunuluyordu bahsedeceğim bu anlatımda. Dahası şöyle bir cümle; “Döneminde, bilinen dünyanın çoğunu fetheden ve bu kadar iyi organize olmuş bir medeniyetin eski ve tuhaf inançlardan bu kadar etkilenmesi size ilginç gelebilir..” Neye göre, kime göre batıl ve hali ile ilginç?!.. Batıl da olsa, kime ne zararı olabilir ki, önemli olan güne pozitif başlayabilmenin yolun bulmak değil mi?.. Romalılar sağ ayağın iyi, sol ayağın uğursuz olduğuna inanırlar imiş.. Bu da bir inanç sonuçta.. Neden yargılayalım ki?!.. Dahası da var anlatımda yer sulan ifadelerin.. Mesela; “Bu sebepten günlük işlerine başlarken her zaman önce şanslı olan sağ ayakla adım atarlardı.” Vurgusu. Bu Romalılar da ben gibi.. Sabah kalkar kalkmaz yere değen ilk ayak doğru olmalı.. Ben de öylesiyim.. Önce sağ.. Belki de sağcı olmamın bir dışa vuruş şekli.. Siyasete nasıl getirdi konuyuamma?!.. Romalılar, aksi takdirde yatağa geri dönüp doğru şekilde yataktan kalkarlar imiş.. Bun o kadarını yapmıyorum, unutmuyorum çünkü.. Önce sağ ayak.. Romalılar, evlerine girerken de aynı kuralla girer, partiler ve davetlerde, giriş kapısının yanında duran ve misafirlere sağ ayakla girmelerini hatırlatan ‘atriensis’ adlı bir köleile karşılanırlarmış.. İte bu detay ilgiiç.. Bu bahsedeceğim de ilginç.. “ Petronius’ un Satyricon’ dan yaptığı bu kısa alıntıda bize söylediği gibi davette ; ‘Yemek odasına girmeden önce, bu görevle görevlendirilen gençlerden biri, ‘Sağ ayakla!’ diye bağırırdı...’ Ordu da dahi aynı kurala uygunluk sağlanırmış..” Bu anlatım karşısında; Yok artık.. Kökten batıl imiş bu Romalılar diyesim geldi şu an.. Antik Roma tuhaf bir dönem.. Llejyonerler her zaman sağ ayak ile yürümeye başlamak zorundalarmış mesela. Sol, sol sol.. Demek yok muş