Adamın dibi, Ali Kayadibi… Ali ağabeyim, bir yazı gönderdi. Şöyle dedi sonrada; ‘Beğenirsen, Çanakkaleli okurlar ile paylaşalım’
‘Beğenmek mi?!.. Senin kalemine bayılıyorum ağabeyim’ dedim bende.
Yeni yılın ilk haftası, yılın ikinci günü..
Ali ağabey, bir dönemin Amiral Gemisi Hürriyet Gazetesi’ nin, ünü ve değeri tartışılmaz (hha) yanı, Hürriyet Haber Ajansı’nda, birlikte mesai verdiğim biri.
Bence, sizlerde bayılacaksınız bu ifadelere..
Sizleri baş başa bırakayım, Gazetemizin konuk yazarı adamın dibi Ali Kayadibi’ nin yazdıkları ile..
Ali ağabeyimin dediği gibi; İyilik, mutluluğun kapısını açan yedeksiz tek anahtardır.
***** ***** *****
İyi, kötü, çirkin!
Bu yazı mutluluğun kapısını açan yedeksiz tek anahtarın yerini tarif etmektedir.
İçimizde taşıdığımız her “kötü” ve “çirkin” duyguyu hoşlanmadıklarımıza, “iyi”sini de sevdiklerimize yakıştırırız.
En çok da kendimizi iyiyi layık görürüz.
İçimizdeki kötü ve çirkine rağmen…
Hal böyle olunca insanın, insanla çatışması bitmez.
Dünyanın haline bakın. Hep çatışma, korku, kaygı, kötülük ve çirkinlikle dönüyor gibi bir görüntü var.
Bugünün insanları, kötü ve çirkin yorumlamasını kendisinden öncekilerden öğrendi.
İtalyan yönetmen Sergio Leone, 1966 yapımı Spagetti Western türü kült filminde “İyi, Kötü, Çirkin”de bu kavramları kişiler üzerinden çalışmış.
Görüntüyle anlatımı güçlendirmeyi hedeflemiş ki; yakışıklı Clint Easwood iyiyi, Lee Van Cleef kötüyü, Eli Wallach da çirkin karakteri oynamış.
Bu örneği vermemin nedeni, insanın ruhi derinliğinin önemine vurgu yapılıp dillerde pelesenk olsa da, görünür güzellik seçilir.
Konu derin, gerisini siz getirin.
Asıl değinmek istediğim, yaşadığımız alanlarımızda derdimiz çoğunlukla insanlarla değil mi?
İnsan varsa hep sorun da var.
PSİKOLOGLARIN ÇAĞI
Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz.
Hangi duygu siz de derinleştiyse olayları nitelendirme biçimimiz de öyle gelişiyor.
Pandemiyle birlikte sosyal medya platformlarını psikologlar bastı.
Her konuya psikolojik bakış açısıyla yorum getirilerek duygular işgal edildi. Duygu ve düşünce yönetimi psikologların insafına terkedildi.
Her bilimsel disiplin olayları kendi açısından değerlendirir. Burası tamam.
Ancak buradaki itirazım; hitap edilen kitle, bu alanın konusuyla diğer bilimsel disiplinlerin konusunu ayırabilecek yetkinlikte olmadığı için hayatın olağan akışını yanlış yorumlama ihtimali ortaya çıkıyor.
Ekonomi, politika, spor, sanat, kişisel farklılıklar… Bu alanlardaki davranış biçimlerini psikolojinin gösterdiği yoldan şekillendirmek yanlış bir sonuca götürebilir.
Psikoloji, ruh bilimidir. Basit olarak bireyi, topluluğu belirleyen, yönlendiren düşünme, duygulanma ve davranış biçimlerine verilen ad…
Psikolog genel geçer bilgileri aktarır. Bu bilgilerin temeli de hemen hemen aynı kaynaklara dayandırılır.
Başarılı bir psikolog, kişinin günlük hayatın içindeki bunalımları aşmasına yardımcı olur, yol yordam gösterip ruhunda dinginlik sağlayabilir.
Bunun için bireyi yakından tanıması gerekir. Uzaktan olmaz. Genel geçer psikoloji kuralları, özelde bireye çare olamaz.
Bireylerin kendisinin dışındaki olaylara ve kişilere bakış açının bir söz veya kuramla değişmesi değil.
Değişmesini istediği konularda içtenlikle istekli olması gerekir. O ana kadar
kendisini memnun etmeyen, yararı olmayan duygu, düşünce ve davranışları bırakmaya kararlı olmalı ki, şu geçici dünyada değiştiremeyeceği şeyler için hayatını heba etmesin.
İYİLİĞE YÖNELME
Konuyu şöyle bağlayalım. İyi dediğimiz şeyler bazen kötü çıkıyor. Tersi de olabiliyor.
“Kime göre, neye göre iyi…” sözü yaygındır. O halde “beylik sözler” yerine kadim kültürlerde insanlığı bugüne kadar ayakta tutan “iyilik” fikrine bir de
Fârâbî’nin düşüncesiyle bakalım.
Fârâbî, İslam düşüncesi tarihinde felsefenin sistemleşmişini sağlayan, Aristoteles’ten sonraki “ikinci öğretmen” diye anılır.
İyiyi mutlulukla ilişkilendiren Fârâbî’nin görüşleriyle yazımızı noktalayalım.
İyi, bir yetkinlik ve amaçtır.
Fârâbî’ye göre insanın arzuladığı her yetkinlik ve her amaç ancak iyi olduğu için arzulanır. Pek çok iyi vardır. Ancak mutlak iyi (hayr) son yetkinlik olan en üst mutluluktur.
Mutluluk da insanın her zaman başka bir şey için değil de, sadece kendisi için tercih ettiği ve istediği bir hedeftir.
Oysa istenilen diğer her şey ancak mutluluğa ulaşmadaki yararı için tercih edilir.
Mutluluğun elde edilmesinde yararlı olan her şey iyi ve her ne şekilde olursa olsun ona engel olan her şey kötüdür.
Şimdi mutluluğa ve mutlak iyilik fikrine bir de böyle bakalım.
Bakış açınızı bir de şöyle değiştirin: Son 10 bu âlemden göçüp giden yakınlarınızı, tanıdıklarınızı düşünün.
Onlar ne için, nasıl mücadele ettiler?
Sonucu ne oldu?
Bu sözümden “bir şey yapmaya değmez bu dünyada…” gibi anlamsız bir sonuç çıkarmayın.
Mutlak mutluluk için önce “iyi”yi rehber edinme, kötü ve çirkinin bunun en büyük engel olduğunu bilerek hayatın içinde varlık göstermek en isabetli rehber olabilir.
İyilik, mutluluğun kapısını açan yedeksiz tek anahtardır.