Hayatta başarılı olmanın birçok yolu vardır.
Başarının anlamı ve ne olduğu kişiden kişiye göre de değişir.
Mesela birisi için, çok para kazanmak başarı iken, bir başkası için mutlu olmak ve gönülleri kazanmak veya bir diğerine göre de ünlü olmak başarıdır vs.
“Başarı” en basit anlatımla, insanın hedeflediği, arzuladığı şeyi elde etmesidir.
Tabi ki başarının elde ediliş biçimi de önemlidir.
Hileyle, kanunsuzlukla elde edilen başarı, hak gaspına dönüşerek gerçekleşiyorsa ahlaksız bir başarıdır ve makbul da değildir.
Başarının emekle, ahlaklı elde edilmesi gerekir.
Eğer başarılıyı belirlemede insanlar arasında bir yarış olacaksa, yapılacak yarışın mutlaka ahlaki kuralarının olması gerekir. Eğer kural, nizam yoksa, güçlü olanın güçsüzün hakkını gaspa dönüşür.
Konu bir toplumun veya bir ekibin, takımın başarısı ise işler daha da karmaşıklaşır.
Toplumsal başarı arzulanıyorsa bireyler kendi isteklerini ve kişisel hırslarını bir kenara koymak zorundadır.
Çünkü ekip veya takım demek “görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu” demektir.
Takım için en anlaşılır örnek, futbol takımı veya askerlikteki takımdır.
Takım olmak, takım gibi davranmak için; takım içinde yer alan insanların birbirini tanıması,
takım ruhu ile hareket etmesi, bir bütün olarak birlikte çalışması, birlikte zaman geçirmesi ve koordineli çalışması gerekir.
Mesela bir futbol takımını ele alalım.
Eğer teknik direktör, oyuncularının yetenek ve kişisel özelliklerini biliyorsa ve eğer her futbolcular birbirini tanıyor ve teknik direktörlerinin futbol bilgisine ve liderlik özelliklerine inanıyorsa, o takımın başarılı olması için bütün koşullar sağlanmış demektir.
Aynı şekilde harbe hazırlanan bir askeri takımda görev yapan askerlerin birbirini ve komutanlarını tanıması da önemlidir.
Kural olarak harbe girerken komutan değiştirilmez. Çünkü komutan hangi askerinin hangi özelliklere sahip olduğunu, korkaklığını, cesaretini, atılganlığını, atıştaki başarısını vs. vs. hepsini bilir.
Askerler de komutanını tanımanın güveni içerinde harbe girer.
Bu durum siyasetten de farklı değildir.
Bir parti düşünün.
Bu parti kongre sürecindeyken seçimlere üç beş ay kalmış olsun.
Bu şartlar altında kongreye giden partinin delegeleri, mevut genel başkanı seçmek yerine bir başkasını genel başkanım seçmiş olsa o parti seçimleri kazanabilir mi?
Elbette kazanmaz. Çünkü ne seçmen ne de partililer yeni başkanı tanımadığından tereddütte düşer ve kararsızlık sergiler, dolayısı ile olasılıkla seçim kaybedilecektir.
Ama değişim süreci seçimlere seneler varken yapılmış olsa, böyle bir değişimin ne partiye, ne de seçim sonuçlarına bir etkisi olmayacaktır.
Çünkü dere geçerken at değiştirmemişlerdir.
Peki siz dere geçerken at değiştirir misiniz?