Ciddi anlamda şart arkadaş. Hatırlamak ve Hatırlatmak...

Emir açık ve hayli net; “Her nefis ölümü tadacaktır!”
 Güncel konular önemli. En güncel konumuz yaşam. Ve gün gelecek, bitecek o yaşam.
Ardımızdan illaki iyi olduğu kadar,  kötü sözler de edilecek. Nereden nereye işte, hayat böyle…
 Bir süredir yazıları ile sayfalarımıza konuk olan değerli ağabeyim, mesleki büyüğüm adamın dibi Ali Kayadibi, yine döktürdüğü bir yazısını paylaştı dün benimle.
 Adına makale denir, köşe denir, yazı denir. Adı önemli değil mesaj önemli..
 Ve bence bu mesaj çok önemli.  Diyordu ki adamın dibi Ali Kayadibi;
“İnsan, kendi kıyametini elleriyle hazırlıyor”
 Dahası dedikleri de vardı. Netti sözleri, hayli açıktı ifadeleri..
 Dilerseniz aktarayım tam olarak denilenleri. Bir solukta okunacak bir yazı. Mesaj açık, hayli önemli..
 İşte bahsettiğim o önemli konu ve o yazı: Şöyle diyordu Ali ağabey;
 İnsan, kendi kıyametini elleriyle hazırlıyor
Bu dünyada daha fazla kalmayı her insan ister. Aynı insan, bütün nimetlerden öncelikle faydalanmayı arzular. Bunun için de bütün engelleri aşmaya çaba gösterir.
Sonuç; malum, herkes ölecek.
 
Kur’an-ı Kerim’in nihai hakikati gösteren “Her nefis ölümü tadacaktır!” emr-i ilahisinden ötesi yok.
 Ancak bu gerçek, dünya hırsına kapılmışları daha fazla zalim yapıyor. Sanki dünyadan intikam alırcasına.
 Vicdansız, ahlâksız ve fütursuzca…
 Kendisinin dışındaki canlıları yok ediyor.
 Sonuç; kendisiyle birlikte diğerlerini de kötü sonlara sürüklüyor. 
İnanç, insana çevresine ve değerlere karşı sorumluluk da yükler. Dindarlık sübjektiftir. Kutsal bildiklerini içinde yaşayan bireyin ilahi emirlerle bağı, başkalarıyla ilişkisinde ötekini ilgilendirir.
 Aslında karmaşık gibi görünen inanç, iman gibi dinî kavramların en net amacı / hedefi insanın tanrıya kafa tutmaması…
Allah’ın insandan istediği en temel davranış şaşmaz bir düzen içinde yarattığı evrenin sistemine dokunmaması
 
Can almamak, çalmamak, aldatmamak, yalan söylememek, başkasının hakkını yememek gibi asgari yasaklar.
 Bir de cana can katmak, ihtiyaç sahibine yardım etmek, zor da olsa gerçeği söylemek, gerekirse başkasını aldatan ötekine engel olmak gibi iyi / erdemli davranış önerileri var.
 Yasaklar dünyayı ve içindekileri korumak, iyi davranışlar da aynı dünyayı daha yaşanır kılmak içindir.
 Aslında bilineni hatırlatmaktan öte gitmeyen bu satırları yazmamın sebebi aşağıda…
 KİBİRLİ İNSAN, KİRLİ HAYAT
 Dinle bilimin ilişkiye girebileceği kesin sınırları çizilmiş bir alan yoktur. Dini, hayatın merkezine koyanların, “din bilimdir” dayatması yüzünden teolojik bağlamda bile bilimsel yöntemler yıllarca yaygın olarak kullanılamadı. 
 Bilimin en az girdiği hayatlar, en çok çürüyen hayatlara dönüştü. Din de, kendi gerçeğini bu insanların hayatında sürdüremedi.
 Çünkü Allah’ın nihai emri, aklın kullanılmasıdır. Aklın aşağılandığı, neye inandığı belli olmayan insanların kör inancı kutsadığı bir dünyada ne insan ne de diğer canlılar kurtulabilir.
 Bu dünyanın maddi kıyametini hızlandıran “içimizdeki beyinsizler” kendinden sonra tufan havasında…
 
Basit bir örnekle açıklayalım:
Kör inanç sahipleri bazı hayvanları kutsarken, bazılarını uğursuz mahlûk olarak nitelendirdi.
Oysa hakiki inanç sahipleri, tanrının yarattığı her şeye hürmet etmeyi bilir.
 
Sırtlanlar, böcekler ve akbabaları antik çağlardan beri “leş yiyici, uğursuz hayvanat” sınıfında değerlendiren az gelişmiş insan türü hala var.
 Bilim dünya için çok acı bir gerçeği ortaya çıkardı.
Salgın hastalıklar, önü alınamayan ölümlerin haberi bu bilimsel çalışma…
Leşçiller, yaşadıkları ekosistemin korunmasında hayati görev üstleniyor. Sağlık ve ekonomik faydaları var.
 Leşleri yiyerek hastalık yapan patojenlerin insan ve yaban hayatına yayılmasını engelleyen bu hayvanlar, kirleticileri de doğadan uzaklaştırıyor.
 Öncelikle sırtlanlar ve akbabalar seri halde katledildi.  
Güney Asya ve Afrika’da leşleri temizleyerek insan ve doğayı kurtaran akbabaların sayısının yüzde 97 oranında azaldığı ortaya çıktı.
 Bilim insanlarının araştırmasında leşlerle beslenen iri kuşların büyükbaş hayvanların tedavisinde kullanılan ilaçlardan zehirlendiğini tespit etti.
 
Leşlerin artması, bunu yiyen köpeklerin de kuduz olması nedeniyle ısırdıkları insan ölümlerinde de artış görüldü. 
 Güney Afrika’da akbabaların dini inançlar yüzünden öldürüldüğü de ortaya çıkarılan gerçekler arasında…
 Akbabalar gibi leşleri kemiklerine kadar temizleyen başka kuş yok. Leş yiyen diğer canlıların insanla temasının fazla olması nedeniyle salgın hastalıklar hızla yayılıyor.
İklim krizi de bunlara bağlı olarak büyüyor.
 Araştırmada bilim insanlarının ortaya koyduğu şu gerçeği de belirterek yazımızı bitirelim:
 “Akbabaların insanlara ve doğaya sağladığı ekosistem hizmeti, insanlar dâhil diğer türler tarafından asla ikame edilemez.”
 Hayvanlara şuursuzca yapılan haksız muamele yüzünden insanlar, kendi sonlarını hazırlıyor.
İnsan, kendi eliyle kendi sonunu ve şaşmaz düzenin kıyametini hazırlıyor.
 “Allah akıl fikir versin” temennisi anlamsız ve boş…
 Çünkü Allah’ın insana ihsan ettiği en büyük nimet akıl…
Kullanmak da insanın temel görevi. (Ali Kayadibi)