Mendireğe karşı yol almaya çalışan tekneler var sanki orada..
Lodosmuş, Poyrazmış. Hava eser 9 kuvvet, bata çıka yol alanlar.
Göz gözü görmüyor, mesafe sıfıra düşmüş. Öğrenci okuluna işçi memur işine yetişecek. Denirdiki; Sis' de ne imiş...
TAKALARDAN, FERİBOTLARA...
Motorlar vardı 80' lerin en çok bilinenleri. Öncesinde iki takavarimsi efsane tekne. Biri Kırmızı Kazık, Diğeri Çatlatan motoru..
ÖNCE İKİ, SONRA ÜÇ.. DÖRT OLDU HATTA.. Güverteleri küçük, taşınan araçlar bazen büyük. İki araç alırdı önce takavari tekneler. Güverteleri de büyüdü sonra. Tekneler gibi..
İlknur, İlknur-1, Deniz Gülü, Boğaz Gülü... Hele hele o sabır motoru..
Almancılar yığılırdı boğaz hattına. Ben diyeyim on bin, siz deyin yirmi bin gurbetçi. Gelibolu-Lapseki, olmadı Eceabat-Çanakkale hattı.
Gurbetçi, aylar sonra memleketinin yolunda. kimisi 3, kimisi 5 haftalık tatide.
Ege' ye akacak binlerce araç. Zor elbet o vakitler boğaz hattını aşmak...
TDİ' nin feribotlarına, Kilitbahir motorları omuz veriyor adeta. Binlerce gurbetçi, ana baba ocağının yolunda.
Ne anılar yaşandı o vakitler boğaz hattında. Deniz Uluşımında birer nefer oldu irili ufaklı o tahta motorlar.
Kaptanlarının adları ezber oldu adeta. Yolcular hep aynı, yol da aynı aslında.
Değişen genelde hava durumu. Eser çünkü Çanakkale'nin deli rüzgarı.
Bir gün kalsa rüzgar, on gün gelir sonra. 'nerede kalmıştık?!' dercesine...
Sağlamdır lodosu, poyrazı gibidir kuvvetli..
Bata çıka yol alanlara gelince, her biri bilir görevinin önemini. Sevenleri sevdiğine, derdine çare arayanı hastaneye, okuyup adam olmak isteyeni okuluna ulaştıracaktır çünkü.
Tahta motorlar geldi önce. Bir de onların efsane Kaptanları. Merhum Muzaffer Türker, Necati ve Kadir Aradır kardeşler mesela.
Daha 40' ı çıkmadı. Zafer kaptan misal.. Zafer Türker.. Boğazın kademeli kıdemli kıyı kaptalarındandı..
Tekneler büyüdü sonra., Feribot oldu adeta her biri.. Altı ahşap, üstü saç ilk Altınteri ile başladı herşey.. Sonasıda isimler değişti. ilk koca tekneler; Burak Avcı, Hayri Reis..
Onların da ortak adı oldu 'Alınteri'.. Alınteri 1 iken, 5, hatta 17' ye geldi fionun diğer bireyleri.
Yıllar gibi, yaşamlar da geçti su gibi.
Kolaymı sanki, Çanakkale idi boğazın ismi.
Çanakkale Geçimlmezdi...
İki yakasındaki yaşayanları, bir kıyadan diğerine güvenle taşıyanlar oldu tekneler ve onların mürettebatı..
Şimdilerde tekneler bağlı. Arkalarında kapı gibi duran ise; Kilitbahir Kalesi..
Onlarca personel, onlarca denizci, aileleri ile birlikte mağdur oldu şimdi.
Bir tek onlar mağdur deği ki?!.. Kilitbahirliler mi desem, Berhamlılar mı?!..
Alçıtepe, Seddülbahir mi yoksa?!.. Hele hele Eceebat ve onun diğer köyleri. Anafartalar, Beşyol, Yalova mesela?!..
Bir sorsan, bin ah işitir durum bu yaşanan.
Mağdurler sessiz bir çığlık atıyor. İşitiyor musunuz?
Genellikle, Beş dakika süren bir rotada yolculuk yapmaya alışmış yarımadalılara, kim; 'neden?' diyebilir ki ayrıca!...
Sessiz çığlığın nedeni, belli aslında..Zorunlu sefer men'i yaşayıp, iskelede bağlı kaldılar.
Bir tarih mi silindi ne?!.. Zihinlerde biriken o anılar ne olacak şimdi?!..
Unutmak mı?!.. Niye ki?!..
Hafızama kazınmış bir kare olarak geçti bu durum.
Mendireğe karşı yol almaya çalışan tekneler var sanki orada..
Görüyor musunuz?!..
Ve o teknelere, güç verircesine, arkanızdayım dercesine bir 'kale' !!!