Hain darbe girişimi üzerine pek çok söz edildi, bir çok açıklama ardı ardına basın kuruluşlarının haber merkezlerine düştü.
Bu açıklamaların hemen hepsinde, hain girişime yön veren terör örgütü liderine ve onun emrindeki kansızlara ilişkin sert sözler tereddütsüz ki dikkat çekiyordu.
Çok dikkat çeken sözlerle veryansınlar vardı da, bir isimden gelen sözlerde dikkatimi en çok çekenini CHP’ li Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek ediyordu.
Sanırım, okuyucularımız anladı. Başlıkta geçtiğim o sözden bahsediyorum.
Diyordu ki sayın vekil Av. Erkek; “Geçtiğimiz yıl, Türkiye Cumhuriyeti’nde devletin her biriminde konuşlanmasına göz yumulmuş bir örgütün, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki yapılarının harekete geçmesiyle hain bir darbe girişimi gerçekleşmiş; halkımızın direnme hakkını kullanması, siyasi partilerin dik duruşu, ordu ve emniyet güçleri içindeki vatansever güvenlik güçlerinin sağduyusu, medyanın gücüyle bu darbe girişimi önlenmiştir”
Dikkatimi çeken o söz, ilk okuduğumda dona kaldığım, Yüce önder Atatürk’ ün, Bursa nutkunu anımsattı bir an.
Sayın vekil Av. Erkek, bu noktadan hareketle mi etmiş o sözü? Yani; ‘Halkımızın direnme hakkını kullanması’ şeklindeki net anlatımı.
Bu ilk aklıma gelen soru oldu, açıklamada dikkat kesildiğim o cümleyi okuyunca.
Gelelim açıklamasının devamına. TBMM Anayasa Komisyonu üyesi de olan Çanakkaleli CHP’ li Milletvekili Av. Muharrem Erkek;
“Geride 249 şehit ve 3 binin üzerinde gazi kalmıştır ki, onlar sayesinde bugün Parlamento çatısı altında çalışma yapabilmekteyiz” şeklindeki sözleri ile bu günü özgürce yaşıyorsak, o kahramanlar ve onların gösterdiği dik duruş sayesinde demeye getiriyordu.
Sayın vekil Av. Erkek’ in, “Şehitlerimizi rahmetle anarken, gazilerimize de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” şeklinde en öz’ den cümlesi ardından;
“Hukukçu bir Milletvekili olarak en büyük arzum, gelecekte de benzer durumda kalmamak için darbenin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasıdır” temenni ve talebini de açıkça ediyordu.
Hukukçu, siyasetçi sayın vekil Av. Erkek, “15 Temmuz gecesi bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmışsak ve bu acıları yaşamışsak, bir cemaatin, bir yapının, bir örgütün bu imkân ve kabiliyete kavuşması sağlanmışsa, devleti yönetenlerin de vicdani, siyasi ve hukuki sorumlukları olduklarını es geçmemeliyiz” şeklindeki tespiti ile Muhalefet vekili olmasının hakkını verdiği de apaçık ortadaydı.
Bu hain darbe teşebbüsü dahil, gerek örgütlenme, gerekse siyasi ayağının aydınlatılmadığı sürece adaletin tecelli etmeyeceğini düşündüğünü de vurgulu sözlerle dile getiren sayın vekil, Hukukçu kimliği ile de bence önemli bir noktaya temas ediyordu.
Diyordu ki; “Bu nedenle yargılamalarda çok hassas davranılmalı, adil yargılanma olmalı ve alınabilecek en ağır cezalar verilmeli”
Açıklamasında geçen bu cümle de hayli okkalı edilmiş sözlerle geliyordu. Sayın vekil Av. Erkek;
“FETÖ ile mücadeleyi sulandıran KHK’lara bir yenisi eklenmemeli ve daha önceden çıkarılanlar da düzeltilmeli, mağduriyetler artık can yakar boyuta ulaştığından bir an önce giderilmeli ve darbe girişimi gecesi masum erlerimize saldırarak onları yaralayan ve hatta ölümüne yol açanlar da darbeciler gibi yargılanmalıdır” da diyordu.
Açıklamasında, muhalefet vekilliğinin gerektirdiği türden üslubu gibi, güncel tespitleri de hayli dikkat çekiciydi sayın vekil Av. Erkek’ in.
Buna bir örnek verecek olursam, sanırım şu sözü tam da yerinde olacak.
Diyordu ki sayın vekil; “Bugüne kadar FETÖ ile aynı menzile yürüyenlerin hesap vermesinin zorunluluğu gibi, gelecekte de benzer durumlarla karşılaşılmaması için kamuda görev alacaklarda aranacak tek ilke “liyakat” olmalıdır.
“Bize yakın, şu cemaatin adamı, bize sıkıntı çıkarmayacak bir yargı olsun” gibi yaklaşımlar, sadece yeni 15 Temmuzları doğuracaktır.
Milletimiz birlik ve beraberlik içinde her türlü sıkıntıyı aşma gücüne sahiptir. Ülkemizi yönetenlerin bunu unutmadan hareket etmesi, gelecek kuşağa iyi bir miras bırakılmasını sağlayacaktır”
Bence; bu yaklaşım doğrudur, yanlıştır dan çok, kamuoyunda da sıkça konuşulan bir konu olarak gözlemlediğim bu sözleri hafife almamakta fayda var.
Son sözünde; “Darbe girişiminin bastırılmasını kutladığımız gibi, şehitlerimizi de rahmetle anıyor, gazilerimize geçmiş olsun diyoruz. Bir daha 15 Temmuzlar yaşanmaması dileğimizdir” demiş.
Bu arada ister istemez aklıma geldi. 15 Temmuz gecesi ve sonrası günlerce tutulan demokrasi nöbetlerinde göremediğimiz bazı isimler, Darbe girişiminin bastırılmasını kutlayacak etkinliklerde olmayacaklarmış. Neden mi? Sanırım izinlilermiş…