“Özgür ve tarafsız basın, hepimizin güvencesidir…”
Dün Basın dayanışma günüydü. Her kesimden, tanıdığımız her isimden ayrı ayrı kutlamalar aldık.
Kutlamalar arasında gözlerim bir çıkışa öylesine takıldı ki, ‘He yaşa Başkan….’ Demekten de kendimi alamadım.
Temennisinin gerçekleşmesi ‘Kolay’ mıydı? bu kadar bilmem ama, dedikleri kabullenmesi zor da değildi.
Çıkışa imza atan isim Kolaylı. Ve kendileri diyordu ki; ‘Dördüncü Kuvvet Özgür Olmalı’
Kim mi bu Kolaylı? Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı ve de Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı.
Sayın Başkan Nuri Kolaylı, 24 Temmuz Basın Dayanışma Günü nedeniyle, basın özgürlüğünün önemine dikkat çekiyordu.
İster istemez, Paşanın da sözleri geliyordu aklıma.
Ne demişti büyük kurtarıcı ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk. Yani gazi paşamız;
“Basın hürdür, sansür edilemez…” keşke birileri de Gazi paşanın dediğini hatırlasa.
İsim vermeye korkuyorum. Çünkü yine telefonla arar da tehdit mehtid eder. Maazallah…
Gevezelik yapmayıp, konuyu da sulandırmadan, ‘He yaşa Başkanım…’ dediğim sayın Kolaylı’ nın sözlerine döneyim.
Diyorlardı ki kendileri,Türkiye’ nin içinde bulunduğu sorunların demokratik hukuk sistemi içinde çözüleceğine dikkat çekerek;
“Özgür ve tarafsız basının demokrasimiz için taşıdığı büyük önem, geçtiğimiz yıl 15 Temmuzda yaşadığımız darbe girişiminde açıkça ortaya çıktı. Darbe girişimine tüm gücüyle karşı duran medya kuruluşları, halkın özgür haber alma hakkını sonuna kadar savundu ve darbecilerin müdahalelerine rağmen yayınlarını sürdürerek bu hain çabanın engellenmesinde başrol oynadı”
Bende diyorum ki; Evet başroldeydik. Gerektiği anda yine başrolde oluruz. İsim isim geçmese de rolümüz, gerek mi var? Biliyoruz ki biz hepimiz görevimizi…
Sayın başkanın sözlerinin devamında;
“Demokrasi adına verilen bu önemli sınavdan alnının akıyla çıkan medya mutlaka desteklenmeli ve sektörümüzde yaşanan sorunlar çözülerek daha özgür ortamda yayıncılık yapılması sağlanmalıdır.
Her 24 Temmuz’da vurguladığımız gibi sansür, gazetecilerin 24 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu kalkmış, ancak aradan geçen süreçte yapılan çeşitli yasal düzenleme ve baskılarla yeniden gündeme gelmişti”
Sansüre neyin yol açtığını anlatır bu kısa aktarımdan sonra da sayın başkan Kolaylı şöyle diyordu;
“Bilindiği gibi çağımızda medya sektörü hem ülkemizde hem de birkaç istisna hariç tüm dünya genelinde özgür olma, bağımsız haber yapabilme mücadelesi vermektedir.
Ülkemizde özellikle 12 Eylül döneminde medya kurumları üzerinde büyük baskılar yaşanmıştır. Günümüzde de maalesef ifade özgürlüğünü engelleyen yasal kısıtlamalar vardır.
Gazeteciler yazdıkları yazılar, yorumlar ve haberler nedeniyle yargılanmakta, tutuklanmakta, mahkûm olmaktadır.
Bu durumun sona erdirilmesi, gazetecilerin tutuksuz yargılanması ve ülkemizde basın özgürlüğünün gerçek anlamda sağlanması gerekmektedir”
Bu bir özet aktarım olarak görülse de kağıt üzerinde, diyebiliriz ki yaşayan bilir…
Temenniler vardı dün’e ilişkin. İstekler de Başkandan geliyordu.
Özetleyecek olursam, şöyle sesleniyordu başkan kolaylı;
“Beklentimiz, yasama, yürütme ve yargı ile birlikte dördüncü kuvvet olan medyanın özgürlükle ilgili sorunlarının zaman geçirilmeden çözümlenmesi, bunu sağlayacak düzenlemelerin bir an önce uygulamaya konulmasıdır. Öncelikle, basın/medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Basın özgürlüğünden ve sansürden çalışma koşullarına, mesleki düzenleme zorunluluğundan internet haberciliğine kadar medyaya ilişkin var olan sorunların çözümü için, geniş katılımlı çalıştaylar düzenlenmeli ve alınacak kararlar zaman geçirilmeden uygulamaya konulmalıdır”
Bir de son söz vardı Başkandan gelen. Nasıl mı?
Aynen şöyle; “Çünkü özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir”
X X X
Yine Unutmamış Başkan….
Sağ olasın…
Dün’e özel açıklamalar. Dilek, temenniler arsında, hoş ve bir o kadar da içten yaklaşan isimler hayli moral veriyordu sözleri ile.,
Bunlardan biriydi bahsedeceğim Başkan.
Başkan derken, yanlış anlamayınız. Siyasi kimlikle anılmayan bir Başkanlık makamının temsilcisi.
Baro Başkanı sayın Av. Bülent Şarlan.
Mesaj net ve okkalıydı aslında. “GAZETECİLER VE BASIN BAYRAMI KUTLU OLSUN”
Genel de vereceğim tepki, ‘Deli ye her gün bayram’ olurdu ya neyse.
Öyle ya, gazetecilik zaten bir delilik.
İyi yazarsan senden iyisi yok. Kötü bir şeyleri anımsatan sözleri yazıya dökersen, vay haline. Ne geçmişin kalır ne de geleceğin. Sözler okkalı. Küfürler kıyamet…
Ondan ötürü Bayramlara, bayram demememiz. Deli ye her gün bayram benzetmemiz.
Sayın Baro Başkanı incelik gösterip, kısa ama öz konuşup desteğini vermiş yine.
Sözleri tam olarak şöyle geliyordu;
“Basındaki sansürün kaldırılması ve Basın Bayramı olarak kutlanan 24 Temmuz nedeniyle öncelikle Çanakkale’de görev yapan yerel basınımızın, ajanslarımızın, televizyonlar, radyolar ile internet sitelerimizin değerli çalışanlarının bayramını kutlarım”
Bu da bir hatırlanma ve ruh okşama. Yüreğine sağlık başkan..
Kısa dediysem bu kadar da değil di sözleri sayın Av. Şarlan’ ın.
Diyordu ki; “Basın özgürlüğünün demokrasinin gereği olduğuna duyduğum inançla, olaylar ve her türlü gelişmeler hakkında toplumu bilgilendirme görevini yerine getiren, halkımızın doğru bilgilendirilmesi ve haber alma hakkını karşılayan Çanakkale Medyasına Basın Bayramı sebebiyle iyi dileklerimi sunuyor ve çalışma hayatlarında başarılar diliyorum”
Ne de güzel özetlemişsiniz. Sağ olasınız. Samimiyet işte bu.
Doğru söze şapka çıkarılır. Söyleyene de alkış.
Alkışlar bizden size sayın başkan…