Sanıyorum ki, genel ve yerel seçimler bir olacak düşüncesi, ahaliyi sardı. Söylemler, kesinlikle bu yöndeydi. Kusura bakmasın sayın Alan başkanımız.
Hayırdır? Ufukta bir Bütün Kent Başkanlık adaylığı mı var?
Bu yorumlar, Hamidiye katılanlarından gelenler di ve sadece dinlediklerimden aklımda kalanlar.
Boğaz savunmasının bir odak noktasıydı Hamidiye. 102 yıl sonra, bir büyük zaferin yıl dönümünde, coşkulu kutlama ve anlamlı anmanın Şahaser gurubuna ev sahibi olan mekan aynı zamanda.
Bir yanda, Troia festivali etkinlikleri kapsamında sahne alan yerel Grup ‘Ezgi’, bir yanda 450 katılımcısı ile devasa bir gösteri gurubu ve canlandırılan;
‘1915 Bir Hilal Uğruna’ isimli müzikal tiyatro…
Çanakkale’ de dün, ‘Benim haberim yoktu…’ söylenişleri hayli hakim di biline…
Müzikal tiyatronun görsel şölene imza attığı anlara tanık olanların, neredeyse tamamının otobüslerle bölgeye getirildiği söylemleri de, dün en çok duyduklarımdandı.
Aynı günün, yani 10 Ağustos’ un akşamı; birine otobüslerle taşınan binler, diğerine Çanakkale’ nin hemen hemen aynı rakamdaki karşılığı sayılacak, hayli ‘Yerel’ ilgisi, yerel grup ‘Ezgi’ ye.
Böylesine renkli ve çok uluslu katılım, yani 450 kişilik kadrosu ile müzikal tiyatroyu izlemeye gelen sayısı on binler olabilirmiş diyeceğim konuya neden bu etkinliğin pek de tanıtımının yapılmamasından kaynaklı sanırım.
İlgili bakanlık, benzer bir etkinliği yeniden sahnelemeye kalkışsa, bu kadar insanı yeniden mi davet edecek şeklindeki bir soruyu da aklıma getiren, bu çok renkli ve uluslu gurubun ülkelere göre dağılımını duyduğum detaylar oldu.
Bu konuda, çok laf edilebilir. Ederim de, oldu bitti. Ne desek boş…
Fakat yine de o anlara tüm Çanakkale’ nin tanık olması gerekirdi noktasında olduğum için tekrarlayayım ki, böylesine güzel bir prodiksiyona sahip, coşkulu ve hayli işini bilen isimlerin bir araya geldiği bu görsel şöleni oluşturan isimleri kutlamamak olmaz.
‘Çaba verilmiş, çok zaman harcanmış belli.’ dedirten bir güzel gurup. İşte bu noktada Kesinlikle eleştirim yok.
A’ dan, Z’ ye tanımı dahi az gelecek bir çalışmanın ürünü.
O nedenle, her Çanakkaleli keşke tanık olabilsey di bu gösteriye diyorum. Ve de ekliyorum;
Ne var ki laf etmeden geçemeyeceğim bir konuda tam olarak şuydu.
AK Partili sayın vekil Ayhan Gider’ in, finalde sahnede olmayışı mesela. Ve yine mesela diyerek, ikinci bir örnek sunacağım. O’ da sayın vekilin, bir hitap sırasında atlanması.
Yani; ‘Görüp de, görmeme meselesi. Bence bu kesinlikle olmadı…’
Otobüsler ile Hamidiye’ ye taşınan vatandaşlarımızın tamamı, dağılım sırasında cadde boyunda adım atamadan, geldikleri gibi otobüslerle dönmüşler. Sona yetişemediğimden, o anlara tanık olamadım. Az sayıda olduklarını söyler bir Çanakkale’ li katılımcıdan biri olan ismin verdiği ayrıntıydı bu dediğim.
Şimdi, biraz başa dönüp, sayın Tarihi Alan Başkanı eski milletvekili Kaşdemir’ in söylediklerine geleyim. Dedim ya, sanki sayın Başkan, Bütün Kent başkan adayı olacağı sinyalini verdi. Ya da ben yanlış anladım.
Anladığım yanlışsa bile, duyduklarımdandır… Art niyetsiz bir konuşma olsa da dedikleri, tüm çabanın tüm Çanakkale’ ye hizmet için olduğunu dile getirmek, bence gelecek için güzel bir sinyal vermekti.
Gecenin sunumunda dile getirilen, önce ‘Sayın valim’, sonra da ‘sayın milletvekilleri’ şeklindeki cümlede geçen iki vekili arasa da gözlerim protokolde, biri eski, diğeri yeni isimleri görmek mümkündü. Acaba atladığım bir yer var mı diye bakarken etrafa, bir başka konuşmada sayın vekil ya da sayın vekillerim sözünün geçmeyişi, ‘vekiller buharlaştı mı kardeşim?’ diye sormama nedendi vesselam.
Çanakkale için hakikaten devasa bir etkinlik oluyordu Hamidiye’ de. Muhtemelen bütçesi de büyüktü bu görsel şölenin.
Hamidiye’ nin içinde 102 yıl öncesinin Çanakkale ruhunu bir kez daha yaşatan ve hissettiren, tüyleri diken diken eden sahnelerinde müzikal tiyatro, üç hadi beş bin katılımcıyı adeta büyülüyordu.
Bir yanda da, Esenler mevkiinde Özürlük parkında, yerel bir gurubu izleyenler vardı ki, hadi o sayıya da üç, beş bin diyelim geçelim. Peki ya fark ne?
Aynı Çanakkale, aynı akşam. Biri festival etkinliği, diğeri bir Anlı, Şanlı zaferin, kutlama ve anması.
Sayılarla ölçü vermek, kıyas getirmek değil amacım.
Amacım, böylesine bir geceyi tüm Çanakkale’ nin hissedememiş oluşu. O onlarda, tüylerinin diken diken olamayışı. Tekrarı bir daha zor Ambiyansa kapılamayışı.
Kime sorsam, ‘faceden gördüm. Sanırım protokole’ diyordu. Kimileri de adeta bir üçlü benzetme misali;
‘bilmiyorum… duymadım, haberim yoktu…’
Derdim; Çanakkaleli, Deniz Zaferi’ nin 100. Yılını da böyle sönük hissetti.
Anafartalar zaferi’ nin 102. Yılı da bir daha geri gelmeyecek. Yaşandı ve bitti.
Bu kentin çocukları, gelecekte torunlarına anlatabilecekleri bir unutulmaz günü, geceyi asla anlatamayacak. Kaldı ki ben dahil, ne yaşandığını pek bilmiyor ve anlayamıyorum. Bilmem anlatabildim mi?
Anlayamadığım, 10 Ağustos için yerel iktidar ile bir fikir alış verişi yapılıp da, aynı geceyi kapsayan iki etkinlik için, aynı tarihten vaz geçilemez miydi? Elbette ki 10 Ağustos, 10 adım önde gelir. Sonuçta, Mustafa Kemal Paşa’ nın, Atatürk’ümüzün tarih sayfasına, askeri deha olarak çıkıtğı, Anfartalarz kahramanı olarak tarihe geçtiği günün yıl dönümü.
Bu güne ilişkin bir organizasyon söz birliği edilip de, tarihe geçecek bir kutlama ve de anma yaşanamaz mıydı?