Çok bilindik bir ismin adaşı. Kendisi toplum bilimci. Katılıdğı TV kanalında (Beyaz TV) çok fraklı bir bakış açısından yaklaştı o çok eleştirilen mevzuya. 'İmar barışı...'
Hem isteyeni, hem çıkaranı, hem de destekleyenlere verdi veriştirdi, tanıdık ismin adaşı. İsmi de aynı, soy ismide. Hulki Cevizoğlu
'Ceviz Kabuğu' isimli prıgramdan adını ezbmer ettiğimiz gazeteci ile aynı ad ve soyadanı taşıyan Doç Dr. Hulki Cevizoğlu, İmar barışının neticesinde faydalanan rakamdan banseder iken, oldukça fazla oy potansiyeline de dikkat çekiyordu. Dahası, muhalefetin de bu barışa destek sunmasını hatırlatıyordu. Siyaseten akla gelenlere vurgu yapıyordu.
Toplum Bilimci bu ismin dile getirdiklerini, yorum ve değerlendirmelerini, ne yalan söyleyeyim 'can' kulağı ile dinledim.
'Can' kulağı demiş iken, başında 'can' vurgusu olan bir konuya da dikkat çekiyordu sayın Doç. Dr. Cevizoğlu.
Önerisini hayata geçirebilicek tek ismin de sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan olacağını savunuyordu.
90'lardan bahsediyordu. Adı 'Cankurtaran' olan sadece can kurtarmak için trafikte hızla yol alıp, yaralıyı, hastayı, kazazedeyi, depremzedeyi ivedilikle sağlık kuruluşlarına ulaştıran araçtan söz ediyordu.
Ve o aracın, Avrupa Birliği Uyum Yasaları kapsamında aldığı o isme yükleniyordu. 'Ambulans'
Bunun latinceden geldiğini, bu isme yakın 'Ambiyans' ın da dilimizde sık kullanıldığından falan söz eder iken, Ambulansın kelime anlamının ‘gezen, dolaşan’ olduğunu anımsatıyordu.
Yüzyılın faleketi depremin ardından, enkazlarda can la bayla yapılan arama kurtarnma çalışamlarında, tek amacın can kurtarmak oludğunu, o canların da aslında 'Cakuratan' lar ile Sağlık kuruluşlarına sevk edildiğini söyler ikenş 'Çağrımmdır, önerimdir, ivedi Cankurtaran ismi yine verilmeli kulanımalıdır' diyordu.
Deprem faleketi üzerine konuşacak çok şey var. Yıkılan ve can alan o binaların sorumlularından bahsetmek var.. Ne var ki, şimdi şu an bunun yeri değil.
Yüce Devletimiz elbette ki sorumlulara gereken cezayı verecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Depremden sağ kurtulanların, yeniden normalleşmesi gerek önce. Onun için Türkiye 'Tek Yürek' oldu. Bunu layıkıyla başardık. Ne Mutlu..
Yıkıp geçenş can alan, taş üstünde taş bırakmayan her deprem ardından, biz hep aynı şeyleri konuştuk. konuşuyoruz da.. Peki ya; Nereye kadar?!,,
Önce, en yakın tarih 17 Ağustos 1999'u unutmuş oymayıyız. sonrasında, üç kadar sonra Düzce.. Hele hele Elazığ. Yetmledi İzmir.. Saymakla bitmiyor ki, çünkü coğrafyamız Deprem coğrafyası..
Kimse, fayların yerini değiştiremeyeceğine göre, fay iptali yapamayacağına göre, fay' ları hükümsüz kılamayacağına göre, biz bi abdestle çok namaz kılarız..
İlk' kez bu sözü, dönemin Başbakanlarından, rahmetli 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Delirel' den işiktmişti kulaklarım. Bir abdesltle çok namaz dediğinde, ardı ardına kılınan cenaze namazlarına dikat çekiyordu rahmetli 'Baba'
Şöyle düşünmüştüm önce: Cenaze namazı için abdest almaya gerek yok ki..
Vakit namazı sonrası kılınan namazlardan söz edilyordu alınada 'Baba'
Öğle, ikindi ve misal akşam namazı ardından, deprem bölgelerinde kılınan toplu cenaze namazlarıdı bahsettiği.
Kulaklarımız detayları işitti geçende. İnsanın yüreği ister istemez bir tuhaf oldu..
Enkazdan cansız bedeni çıkan vatandaşımızı yakını teslim alıyor. Cenaze toparğa verilecek.. peki ya, bildik türden mi olacak ritüel.. Cenaze yıkanacak, kefenlenecek mi? Hatta, imam cenaze namazı kıldıracak mı? Hangisi için bilinenleri yapabiliriz ki?
Binlerce can, enkaz altında yaşamını yitirdi. Canımızdan can gitti. Dilimde hep aynı dua; Rabbim Cemi Cümlemize İyi Günler görmeyi nasip etsin inşallah...
Bu deprem sonrasında, yine uzmanlar konuşuyor ekranlarda. Çağrıları net.. dedikleri net. Tespitleri net. Altını çizdikleri net.
Bu kadar net içinde, çaresiz sınava giren bizler, hep mi sıfır çekeceğiz?!...
Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz dediği güleri net hatırlıyorum. Allah gani gani rahmet eylesin. Dönemin 'Deprem Dede' ismi ile anılan uzmanı. Merhum Prof. Dr. Ahmet Mete Aşıkara..
Ne de doğru SÖYLEMİŞTİ oysaki 'DEPREM GEDĞİL, BİNALAR' ÖLDÜRER' der iken.,
Yine o korkulan oldu. Deprem ile çöküp giden koca koca binalar, canımızdan can aldı..
Yasımız bir, acımız bir. Bir bir, Tük Yürek olduk yine biz.
Cevizoğlu hocanın dediği gibi;
"Batıyla uyum sağlayalım diye Fransızca ve Latince ‘gezen, dolaşan’ anlamındaki tıbbi kurtarma aracı AMBULANS' ın adı eski haline dönerek tekrar CANKURTARAN olmalı’
Deprem bölgesinde de nice CAN KURTARDI.”