Görmeyen yok, Bilmeyen de. Manzara, neredeyse pekçok adreste aynı..

Görmeyen yok, Bilmeyen de. Manzara, neredeyse pekçok adreste aynı..
Bu arada, kızmayın bana amma... Kuraklık falan yok... Kaz Çanakkale'yi, vur kazmayı zemine, çok zarlanmazssın, bir metre derine in, sonra su çıkar.. Hem de nebi derya..
Zemini oldukça yumuşaktır şehrin.. Ne de olsa, herkesin bildiği türden.. Alüvyon..
Bu aralar çok sık işittiimiiz bir tanım.. Bidik mi?!..
Ençok dikkat çekilen, bizleri de endişeye sürükleyen zemin.. Üzerindeyiz hep beraber.. Aynı gemideyiz yani..
Bilimsel olarak konuya yaklaşıp, gerçekleri söylemekten bıkmayan usanmayan bir isim.. Perinçek..
Hocam senin işin de zor yahu.. O kadar açık net konuşuyorsun, anlayan biri gele..
Bu anlatımı öğrencilerin anlamasa, bırakırsın sınıfta, olur biter.. Öğrencin olmayıp, hepimiz  için  anlaması gerekenler anlamayınca, senin işin daha da çok zor be hocam..
Bazen dilimin ucuna geliyor, tövbe çekiyorum.. Sanırım siz de öyle yapıyorsunuz...
Dilinizde tüy bitti.. Biliyorum.. Hadi bilmesem de, anlayabiliyorum.. Sonuçta bilim insanı değilim, fakat bir bilenini sözünü anlar ve dinlerim.. Ben ' den lahsediyorum.. Ben öyle biriyim..
Dediklerinizi işiitiyor, her seferinde yalan yok, bir iç çekiyorum.. Yandık dercesine..
Bir şarkı sözü de gelmiyor değil aklıma: "Yakılmadrım, ayaktayım..."  Bunun devamı da var da, konumuz şu an bu değil.. Rakı, balık Ayvalyık, hiç değil.
Bir kulaktan girip bir kulaktan çıkan sözler üzerine, bir küçük yorum yaptı bir dost.. Diyordu ki;
"Birileri için şu an hayat, halen aynrı hayat.. Rakı Balık Ayvalık misali...
Buraya kadar tamam.. Lakin, koca koca binaların çöküntüsü altında, Ayvalık tostu misali olmak ta var.."
Bi diğer deyişle; 'Ölüm de var' demekti bunun tercümesi ya, neyse..
Perinçek hoca dalında uzman.. Uyarıları bizler için.. Kimsenin burnu kanamasın için..
Yeni değil yaptğı çağrıları. uzunca süredir  var. Belki yüzlerce haberde konu ettim kendisini.. Haliyle ezber ettim dediklerini.
Dikkat çektiklerini gömeyenimiz yok.. Gözümüzün hep önündekiler aslında dedikleri..
Sel basmış misali bodrum katları..  Ya da, çıplak göz ile bile fark edilen, üç beş deece bir tarafına yatmış binalar.. zemine oturmuş koca bina, poz vermiş  üstelik.. Bunlardan çok var, sıralanabilecek örnekler o yüzden bi hayli çok..
Kader mi diyeceğiz beklenilen olduğunda?  Afet doğal, olacak bir gün.. Belki yarın, belki yarından da yakın..
Afet bizler için bir anda olacak bir felaket.. Gveaçende bir sayisi de benzer söz etmişti.. Aklımda kalmış olacak ki bir benzerini de ben ettim şimdi.
Siyaseti yapılır mı hiç afetin.. Ya da feaketin?!.. Bence yapılmamalı...
Denilenler bazen bir siyaset söylemi gibi gelebiliyor.. Buna verilebilecek örnek de çok. 
Parinçek hocanın,yböyle anlaşılmasın diye, üzerine basa basa, altını çize çize dediği bir ifadesi var, bayıldım.. Yalan yok..
O ifadesini hiç yorumlamadan, içinden herhangi bir kelimeyi cımbızlamadan aktarmak gerek sanki. Gerçi,ş bu günki manşeteimizde de haber knusu sayın hocanın söyledikleri.. Altını önmele çizdileri.
Ben en son bölüme dikkat kesildim. Söyledikleri içindeki son bölüm aynen şöyle idi;
PERİNÇEK HOCA'DAN..
"HerkesİN bildiği bir şeyi tekrarlamaktan usandım ama hala anlamayanlar var.
ÇANAKKALE'DE İNŞA İÇİN TEMEL KAZDIĞINIZDA BİRÇOK YERDE TEMELE DOLAN SUYU BOŞALTMAK İÇİN ÇOK ÇABA HARCARIZ.
O su; deprem olduğunda ve sizin temeliniz alüvyon zemine göre yapılmamışsa zemin sıvılaşmasından dolayı binanız yıkılacak demektir.
Şimdi birçok kimsenin, özellikle yöneticilerin bana çok kızdığından eminim.
Umurumda değil. Bilim insanı olarak; bu uyarıları yapmak zorundayım.
Yapmazsam yöneticilerimiz uyumaya, müteahhitler, bizlerin için mezar yapmaya devam edecekler. "