Depremde Çocuk olmak; tüm depremlerde yaşandı,
Depremde Çocuk olmak; tüm depremlerde yaşandı,
1939’dan beri, bizim bildiğimiz 1969 Simav-Gediz, 1999 Sakarya, İstanbul-Gölcük, 2011 Van vs. depremlerinde hepimiz acı çektik, ama en büyük acılar yine ÇOCUKLAR tarafından yaşandı…
Depremde çocuk, çocukta deprem, aynı kelimelerle görülse de bir de ona sor, onu gör !.. Çocuğun depremde bağırdığı ilk kelime ANNE, sonra baba ve kardeşler…
Masumiyetin –yaramazlığın tek yüzü olan çocuk, tüm dünyada olduğu gibi yaratılışın süt unsuruyla yapıştığı, onun kokusuyla buluştuğu tek asıl ve asil yaratık, ANNE !?..
Depremin bile zor ayırdığı ÇOCUĞU nasıl oldur da ANNEDEN ayırırsınız… Çocuğun depremde aldığı yarayı, hastalığını iyileştiren kucak hastahane değil, ANNE !... Beni annem iyileştirir, güvenini o çocuğa zor verirsiniz zor…
Zorda kalan, depremden yalnızlaşan çocuklara DEVLETİN yapıcı koruyu eli, ne vakıflarla ne dini ne milli ne cinsi gruplarla ölçülmez, onların mağduriyeti bunlarla giderilmez… Tek unsur İNSAN olursa, bitecek…
“Bugün Kemeraltı'nda Tarihî Hükûmet Konağı'nın yanında dilendirilen bu minik masum yavruyu görünce içim parçalandı. Nasıl utanıp da başını tuttuğu balonun arkasına saklamağa çalışıyordu, bu manzarayı yetkililer neden görmez, neden önlem almazlar anlaşılır gibi değil.”; diyen bir arkadaşımıza katılmamak mümkün mü? Aynı manzara zaman zaman
Çocukların sırtından para kazandırmak için dilendirmeye bırakan şerefsiz yiyiciler, büyük şehirlerde Ankara Kızılay’da (yere yatarak ders çalışan-yanındaki kutuya atılacak parayı bekleyen kız-erkek çocuklar), İzmir Kemeraltı’nda , İstanbul Taksim’de EL açanlar, EL açtırılanlar, kimin çocukları; bu ülkenin değil mi ? Çocuklarımızı korumanın-koruyanın dini-imanından önce insanlığı ve devletimin sosyal güvencesi önemlidir.
Bunu hep yetkililerden mi-etkililerden mi bekleyeceğiz, yoksa gerektiğinde bizlerin oluşturduğu mahalle baskısını mı işletmemiz gerekirdi… Buna cevabı yalnız duyarlılar değil, çok konuşmayı seven, iş üretmeyen duyarsızların da görevi olduğunu hatırlatmak gerekir…
İnşaat mühendisleri, sitatikçiler, makinacılar, elektrikçiler; deprem bilimi dersi alıyorlar mı, jeofizik, yapı jeofiziği dersi alıyorlar mı, bu dersi aldıkları hocanın tecrübesi, araştırması, bilimsel durumu içinde tanınırlığı, güvenirliği var mı ?!..
“Çocuk hakları açısından, her türlü etik değerle açısından, tabii varsa ?! Vicdani açıdan amacı ve gerekçesi ne olursa, olsun çocukların görselleri televizyonlarda yer almamalıdır.
Hele deprem yaşamış çocukları, konu NESNESİ yapmak, yukarıda belirtilen değerlere, ters düşmek demektir. Çocukların kendi ACILARINI yaşamalarına izin verin, çünkü onların tedavi-kendine gelme süreci uzun sürecektir…
Çocuğu anlama beceriniz yoksa, lütfen ona yaklaşmayınız… Becerebiliyorsanız kaybettiklerini geri veriniz, OYUNCAK yerine ?! “ diyor, Necdet Neydim.
Bu alıntıyı uygun bulduğum için hem hikâyemde paylaştım hem burada paylaşıyorum…
Bu arada Çocuk Vakfı’nın biz danışmanlarına gönderdiği;
“Deprem Afetinden Etkilenen ve Tedavisi Sürmekte Olan Çocuklarımız için Acil Eylem Bilgi Notları” başlıklı duyarlılığını, çocuklarımız için anlamlı çalışmalara imza koyduklarını, sizlerle, çocuk gelişim-değişimi içinde Çocuk Edebiyatı’yla uğraşan eğitimcisi olarak paylaşmak ve haberdar etmek istedik…
Azerbaycanlı bir görevlinin minik depremzedeyle yaşadığı diyalog; sosyal medyaya düşünce gündem oldu… İşte, sözleri:
“Görevli –
Sakın korkma, oldu mu, sözüne minik depremzede;
--Zaten korkmuyorum ki,
Bu yaramaz deprem sallanıyor,
Sallınıyor bir türlü bitmiyor…
Görevli-
Bitecek, oldu mu ?
OlduJ…”
Duygu ve düşüncelerimizi, günümüzde büyümüş-büyümemiş çocukların ANNELERİNE seslenişini ve yaşadıklarını anımsayan dizeleriyle bitiriyorum:
Bilmiyorum varlık mı iyi yokluk mu?
Biz neyi kaçırıyoruz bu hayatta be anne?
Neyi beceremiyoruz yada bilmiyoruz?
Sen nasıl becerdin anne bizi o kadar mutlu etmeyi?
Değişen ne?
Benim çocuklarım da özleyecek mi çocukluklarını benim özlediğim kadar?
Ha anne? _ Alıntı _
Müteahhite, gerçek yapı-denetim, yapı-denetime tecrübeli, yeme-siz teknik ekip, kararlı-tutarlı belediye, uygulanan kanun ve yönetmelik dileğimiz olsun; SAĞLIKLA kalınız…
26.02.2023
Dr. Hayrettin Parlakyıldız,
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com