Uzun bir süre unutamayacaklarımız olacak. Filyasyon, Entübe Edilme...
Hele hele; BULAŞ tanımı.. Bulaşmak değil, dikkatinizi çekerim.. Doktor deyimiyle; Bulaş...
Maske, Mesafe ve Hijyeni de unutmamak gerek.. Onlara da alıştık haylice..
Maske, özellikle de toz maskesi çok önemli.. Pandemide mikroptan koruyan cerrahi maskelerin önemi tartışılmaz.
Toz maskesi de öyle önemli bir gereç aslına bakarsak..
Hani diyorlar ya uzmanlar sağlımız için.. Olasılığı bile tedirgin edici. Olası bir deprem anında, maazallah enkaz altında kalmak... İşte o zaman, bir de toz maskesi gerek, baş umumuzda olmalı imiş öyle diyor uzmanlar.
Yıkım anında binanın tozu, boğarmış insanı. Nefes alamazmışız..
Kızmayın şimdi bana.. Ben denilenleri dile getirmeye çalışıyorum yeniden..
Nasıl ki, bir ya da iki pet şişe su ile bir düdük mutlaka olmalıymış ya baş ucumuzda.. İşte öyle gerekli bir şeymiş nefes alabilmek için bir toz maskesi.
6 Şubat milat olmalı görüşünde pek çok uzman..
17 Ağustos ardından da konuşmuştu bilim insanları.. Olmazsa olmazları sıralamışlardı.
Biz ne yaptık?!.. Bir süre, denilenleri harfiyen yerine getirdik.
Sonra?.. Sonra, unuttuk.. Pekçok gerçek gibi, olmazsa olmazları.
Genelde böyle yaparız, ciddiye alırız, tatbik ederiz inatla, itinayla.
Sonra bir den tak diye keseriz.. Çıkarıveririz hayatımızdan.. Bir vurdum duymazlık başlar yine..
Uzun günler, aylar ve yıllar boyunca, pandemi süreci yaşadık..
Pandemi ile birlikte, kelime haznemize bazı terimler yükledik. Mıh gibi adeta.. Terimleri ezber ettik, konuşma esnasında kullandık, bir uzman edasıyla.
Şimdi de, deprem üzerine terimler.. Fay, fay zonu, şiddet, büyüklük ve dahası..
Kolon, kiriş üzerine tanımlarla yorumlamalar..
Dahası da var. Alüvyon zemin üzerine pek çok değerlendirmeler yapar olduk. Kaldı ki, çoğumuz (Çanakkale Merkez için söylüyorum) bu zemin üzerine inşa edilmiş evlerde yaşıyoruz.
Alüvyon önemli konu…
Bina dayanıklı olsa da depreme karşı, Alüvyon zemin, ya yan yatırtıyormuş koca apartmanı, ya da içine hüüp diye çekiveriyormuş.
Takın' ın; "hüüp diye içine çek beni" sözleri gelmesin şu an aklınıza.. Bahsettiğim konu, fefkalade önemli bir konu.. Dalgaya gerek yok..
Deprem ardından tıpkı pandemi sürecinde olduğu gibi, ezber ettik umanların kullandığı birçok terimi.
Komşu gezmelerinde annelerimiz, ablalarımız, eşlerimiz..
Konuştukları sohbet fay ve fa zonu ile başlıyor, Depremin şiddeti ve büyüklüğü üzerine edilen sözler ile devam ediyor, en çok yorumlar da Alüvyon zemin üzerine geliyormuş..
Kahvehanelerde de tek gündem deprem ve sonrası..
Kentsel dönüşüme uğrayacağı uzun süre gündem olan, bilindik adreslerden tutun da, şu an başlayan Katot örneği alma meselesi.
Binanın, kolonları dayanıklı mı değil mi?!.. Sorusuna yanıt sunacak katot örneklerinden analiz yapılması konusu, günlerdir kahvehane sohbetlerinin başlıcası.
Bu arada, bir de şu denilenler..
"Hep derlerdi; 'Telefonlarınızı asla yatar iken baş ucunuzda bulundurmayın'
Radyasyon saçarmış ya telefonlar.. Sağlıklı değil imiş.. Dahası, mont, gömlek, ceket gibi giysilerin göğüs cebinde taşımayın telefonlarınızı uyarıları vardı bir de."
Sohbetlerde denilen şu; "O mevzu da tarih oldu. Telefon çok gerekli, yatar iken baş ucunuzda, ulaşabileceğiniz uzaklıkta olsun" vurgusu...
Bir kademeli kıdemli Çanakkaleli; bir söz ediyor, kestirip atıyor. 'Ben hep yanımda şarjda tutarım telefonumu.' diye..
Bir diğerinden tak diye gelen karşı atak..
"Yarından tezi yok her bir aile bireyi için birer düdük, birer de el feneri alacağım.
Hatta baş ucumda sadece telefon değil, powerbank bulunsun, şarjda dursun. "
Gerekli elbet alınması hayli basit bunca önlem..
Pandemi sürecinde ayrı, deprem sonrası ayrı ezber ettiğimiz terimler, aslında tartışmasız gerçeklerimiz.
Bizler tedbirimizi alalım, taktir yüce yaradan dan..