2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin sıradan cumhurbaşkanlığı seçimi olmadığının herhalde hepimiz farkındayız.
Ülkemizde yaşanan deprem felaketleri ve sonuçlarına, ekonomik krize rağmen AKP ve MHP yönetici kadroları nasıl oluyor da seçimi kazanacağını düşünüyor? İktidar ve ortağının seçim kazanma azim ve kararlılığının altında yatan sosyolojik ve psikolojik nedenleri bulmak ve analize etmek pekte öyle uzmanlık işi olmasa gerek.
Erdoğan ve Bahçeli’nin kurmay heyeti için önemli olan, Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesidir. MHP’nin yönetici milletvekili kadroları ile Erdoğan’ın danışman kadroları elde ettikleri devlet gücünü ve makamlarını kaybetme niyetinde değildir. Erdoğan’ın yakın danışmanları ve Bahçeli’nin yönetici milletvekilleri için AKP’nin ve MHP’nin ne kadar milletvekili çıkaracağının pek de önemi olduğunu değerlendirmiyorum.
Erdoğan seçildiğinde; Erdoğan’ın danışmanları ve MHP’nin yönetici milletvekilleri koalisyon ortaklığı nedeniyle kendi siyasi ve makamsal pozisyonlarını bir dönem daha korumuş olacaklardır. Onlar içinde zaten seçim demek kendilerinin etkili ve yetkili konumda kalması demektir.
Erdoğan’ın karşısına çıkacak adaylar şayet ilk turda seçilemezse, seçim ikinci tura kalırsa ve hele de Erdoğan’ın oy oranı diğer cumhurbaşkanı adaylarına göre üç beş puan öndeyse, ikinci turda olası siyasi pazarlıklarla seçilme şansını daha da yükseltmeye çalışacaktır.
İkinci turda seçim yarışı, HDP ve HDP tabanı üzerinden sürecektir.
Olası ikinci tur seçim, HDP, dolayısı ile PKK ve ABD’nin YPG’ si ile pazarlıklara kalacaktır.
Ama kanaatimce cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsak; AKP tabanı, en çok milletvekili çıkaran parti veya partilerin cumhurbaşkanı adayına yönelecektir.
İktidar için durum böyleyken muhalefet içinde de durum pek öyle süt liman değildir.
Bugüne kadar cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda İYİ Parti ile CHP arasında da üstü örtülü mücadeleler sürse de artık bu mücadele basın üzerinden de aleniyet kazanmışa benzemektedir. CHP’nin altılı masayı etkileme adına hızlı hareket ettiği de açıkça bellidir.
CHP adayı olasılıkla Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu’nu adaylık için motive edenler, HDP’nin ikinci turda CHP adayını destekleyeceğini öngörmektedir. Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde İYİ Partinin hedeflediği siyasi başarıyı elde etmesi sekteye uğrayabilir.
İYİ Parti’nin iknaya çalıştığı hedef seçmen kitlesinden büyük bir kısım, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması durumunda İYİ Partiden uzaklaşacağı ,Akşener ve yönetici kadrolarının en önemli çekincesidir.
İYİ Parti böyle bir durumda hedeflediği büyük seçmen sıçramasını yapamayacak ve olasılıkla hedeflediği milletvekilliği sayısına da ulaşamayacaktır.
İYİ Parti lideri ve yönetici kadroları şunun kararını vermekle karşı karşıyadır;
Kılıçdaroğlu’nun oldu bitti ile cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesini kabul ederek az sayıda milletvekilliğine razı gelmek veya tüm baskılara rağmen Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını kabul etmeyerek milletvekili sayısını artırmak.
Bu seçimlerde ANAP ve Doğruyol gibi erime sürecine girmesi yüksek olasılık olan AKP karşında yükselmesi gereken parti İYİ Partidir.
İYİ Parti Merkez parti konumuna gelmek istiyorsa kamuoyunu kendi adına iyi ikna etmesi gerekir. Hele de Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olacaksa.
Bunlar siyasi fikir jimnastikleridir. Her ne olursa olsun, kim olursa olsun amasız fakatsız desteklenmesi şarttır.
İYİ Partinin başkan ve yöneticileri, hiçbir siyasi çıkar düşünmeden ve hiçbir siyasi kaygıya kapılmadan Türk Milletinin ve devletinin yararına olacak her kararın altına imza atacak, üzerlerine düşecek tüm fedakarlıkları kabul edecektir.
Aynı şeyin CHP içinde geçerli olduğunu söylemek her halde abeste iştigal olmayacaktır.
İYİ Parti ve CHP, Türkiye’nin ve Türk Milletinin selametini arzulayan aklı başında seçmen kitlesine sahiptir. Sonuçta kazanan Türk Milleti ve Türkiye olacaktır.