İman ve itikat, inanan insanın meselesidir.
Kutsal kitabımız Kuran’da yazan ayetlere uymak, iman ve itikat sahibinin kişisel sorumluluğundadır.
Sorumluluk ise; aklı başında her insanın dünyevi ve uhrevi olarak vazifelerini yerine getirmesidir.
Dini ve vicdani sorumluluk, kişinin bizzat kendisini ilgilendirir. Dini sorumluluklarını yerine getirme orano Allah’a olan sevginin ve inancın da göstergesidir.
Allah’a inanan insanlar, dünyevi ve uhrevi sorumluluklarını yerine getirmenin, eksik getirmenin veya hiç getirmemenin muhasebesini öncelikle vicdanında yapar ve Mahkeme-i Kübrâ’da başına ne geleceğini de bilir.
İnsanın bilerek veya bilmeyerek işlediği günahlar olabilir. Bunun takdiri Allah’a aittir.
Kimse kimseyi inancından dolayı yargılayamaz. Yargılamamalıdır.
Ama şu bir gerçektir ki;
İster Allah inansın, isterse inanmasın; her halde insan evladının en kötüsü kul hakkı yiyendir, devleti ve milleti soyandır.
Kul hakkına riayet etmeyendir.
İnsan evladının yeryüzündeki en kötüsü de, kendisine emanet edilen devlet ve millet malını koruyup kollamayandır. Çalandır. Çoluk çocuğuna, hısım akrabasına, eşine dostuna yedirendir, peşkeş çekendir, haksız yere zenginlik olandır.
Böyle insanlar, hem kul katında ve hem de Allah katında her halde en kötü ve makbul olmayan insandırlar.
Hesabını vermeyeceği servete kavuşanalar,
Hesabını vermeyeceği mal mülk edinenler,
Hakkı olmadığı halde başkasının hakkını gasp ederek veya ettirerek belli mevkilere ve makamlara gelenler yeryüzündeki en zelil yaratıklardır.
Bir millette kendine emanet edilen devlet mallarını, makam ve mevkilerini şahsına, ailesine ve yandaşlarına peşkeş çekenlerin çokluğu o milleti yokluğa felakete sürükler.
Kendi yöneticisi tarafından soyulan, hakları gasp edilen bir milletin iki yakası asla bir araya gelemez.
Şimdi oturup düşünelim.
Kendimizde dahil bu millete ve devlete zarar verenler var mıdır? Varsa kimlerdir?
Kimler, devleti ve milleti soyarak zengin olmuştur veya olmaktadır?
Unutmamalı ki;
İçinde Allah sevgisi olmayanın, Allah’tan korkması da mümkün değildir.
Çünkü insan oğlu sevdiğine kötülük edemez, ona karşı suç işlemez.
Oysaki insan korktuğundan kendini sakınır.
İnsan, korkularında kurtulmak için korktuğu şeyle mücadeleye girer.
Siz hiç sevdiğinden kurtulmak için mücadele eden birini gördünüz mü?
Siz hiç sevdiğiniz için mücadeleden kaçtınız mı?
Sevgili dostlar;
Siz siz olun, sizi Allah ile korkutanlardan, aldatandan uzak durun ve onlardan korkun.
Onların kalbi fitneye, fesatta çalışır.
En iyi insan Allah’ı sevdirendir.
Onlar, örnek yaşamıyla, tatlı ve samimi lisanlarıyla, hal dilleriyle, hak hukuk bilişiyle Allah’ı size sevdirenlerdir.
Onlar Hoca Ahmet Yesevi, Mevlâna, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre’nin yolunun yolcularıdır.
2023 seçimlerinde inşallah hepimize geleceğe güven ve mutlulukla yürüyeceğimiz yeni yollar açılacak.