Düşününce, ne de çok şey ifade eden bir söz.. Allah rahmet eylesin.. Siyasi zekası tartışılmazdı 'Baba' nın..
Düşününce, ne de çok şey ifade eden bir söz.. Allah rahmet eylesin.. Siyasi zekası tartışılmazdı 'Baba' nın..
Halen dahi, onun sözleri hatırda ve cuk oturuyor hayli sarsıcı siyaset gündemine..
Bir masa.. Kimine göre dağılan bir masa.. Peki ya, perde arkası?!..
"Bir talimat mı alındı da?" sorusu gelmiyor değil akla..
Vardır bir nedeni, çıkar yakında kokusu.. Gerçeklerin huyudur bir gün, gün yüzüne çıkma..
Biraz günler öncesine dönelim. Bir süre önce edilen bir söz:
"Masa başarılı olur ise dışarda görüşürüz, olmaz sa içerde" ifadesi.
Kimin söylediğinden çok, neden söylendiği bence de önemli elbet..
Sonuçta; YÜCE Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşıyım. Seçmenim aynı zamanda. Düşünen, durup durum sorgulayan, bazen de öküz altında buzağı arayan bir beynim var..
Bu arada, hafta sonuna girer iken söylenmiş söz benim için geçerli değil.. Ben partili bar gazeteci değilim.. Gönlümde yatan ir parti var mı, var elbet.. Sandıktan sandığa oy atar iken aklıma gelir sadece o parti..
Bir söz deyip geçmemek gerek, sorgulayan bir ifadedir; "Bayram değil, seyran değil, Eniştem beni neden öptü?"
Türk siyaset tarihine geçen bir açıklama ve uzun sürecek yankılar.. Gündem, Pazartesi itibari ile değişir mi? bence değişir..
Richter ölçeği dahi, sanırım masadaki sarsıntının şiddetini, çıkan enerjinin gücünü ölçmede yetersiz kalacak.. Artçıları da olur mu? neden olmasın!..
Hele ki; Siyasi zeka bu noktada devreye girer ise, 'yandı gülüm Keten helva..'
Sandık bekliyoruz bir yandan, bir yandan da sandığa girip oy isteyecek, ikinci hatta olası üçüncü bir isim.. Cumhur ittifakının adayı belli.. Peki ya, Millet?!..
Bu soruya da yanıt arayan aramızda hayli çok... Lakin, aşağıya tükürsen sakal, yukarıya tükürsen bıyık şeklindeki deyim de gelmiyor değil akla.
Aramak önemli.. Arayıp bulmak kadar hem de.. Aranan var iken, bulamamak neyin nesi sahi?!..
Çok mu gizlenmiş de bulunamıyor o aranan isim..
Hatırımı bir dönem Türkiye’ si geldi.. Tam olarak sayısı da var, geçen günlerin, yapılan oturumların..
Kısaca söz edeyim o vakit.
80 öncesi.. Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk görev süresi dolunca Çankaya’ya çıktığı gibi aynı sessizlikle ayrılıyor.
Türkiye’ de sonrası günler..,
Cumhurbaşkanlığı seçimi giderek düğüm haline gelmiş, Rahmetlik Demirel ve Ecevit bir türlü uzlaşamıyor.
11 Eylül 1980 günü Meclis, 115’inci tur için toplanıyor.. Ancak çoğunluk yok..
Parlamenterler, “Yarın devam ederiz” diyerek Meclisten ayrılıyor.
Ne var ki; Meclis’in tam karşısındaki Genelkurmay’ın ışıkları açık o anlarda..
Ertesi sabah saat 04.00’te memleket tank seslerine uyanıyor..
Tarih belli, yaşanılanlar arşivlere geçmiş.. Bir maksatla bahsetmedim bu yaşanılanlardan.
O tarihlerde, yani Cumhurbaşkanı seçebilmek için verilen uğraş günlerinde, yüz gülümseten ilginç bir vaka..
Rahmetli Demirel, aylar günler süren uğraşa karşın yorgun.. Bulunduğu adresten çıkar iken, biri bağırıyor karşıdan.
Yürürken dengesi kayboluyor bazen..
Belli ki hayli alkollü, gür bir ses ile; “Cumhurbaşkanı olacağım” demekte.
O an hazır cevap yorum geliyor ‘Baba’dan;
“Neredeydin sen, Aylardır seni arıyoruz?!..”