Bir masal belki, Bir efsane. Lakin, güncellendiğinde bir anlam sunuyor sanki günümüze...
Bir paylaşıma rastladım Sosyal medyada.. Ekinde bir de görsel?!...
Eller tutarcasına göğe yükselmiş.. Kim bilir, belki de olacakları, olduğunda yaşanılanı anlatıyordu yüzyıllarca yıl önce yaşanmış o geçmişte..
Anlatımın başlığı şöyle idi; "Bu topraklara ait bir efsane... Defne'nin gözyaşları...."
Bir Heykel' di bahsedilen.. Adı da; 'Bernini'
Anlatılan, Antakya-Defne Masalı... Hazır mısınız, buyurun okuyalım o vakit şu satırları..
Çok geçmişten bahsediliyordu.. Ve deniliyordu ki; "Antik Yunanlılar doğayı betimlemek için mitolojilerinden faydalanmışlar"
Hakikaten, Mitoloji bir alem.. Bence de, ayrı bir alem..
Konu antik olacak fakat, doğa hep bizler ile var sonuçta..
Yunan mitolojisinde bulunan birçok hikayeden sadece biri; Apollon ile Daphne(Defne)‘nin hikayesi..
Bu hikaye Antakya’nın Harbiye ilçesinde geçiyor..
Ve anlatıldığına göre; Apollon mitoloji de güneşin, ışığın, şiirin, müziğin, okun, kehanetin tanrısı. Ve dahası, Zeus’un oğlu Artemis’in kardeşi Apollon...
Buraya bir nebze takılıyorum, Artemis Zeus' un oğlu olarak tanımlanıyor, Apollon ise onun kardeşi.. Bence anlatımda bu hali ile bir eksik var..
Neyse, ben döneyim hikayeye.. Daphne de, nehir tanrısı Peneus’un kızı imiş..
Su perisine aşık olan birçok erkek olmuş haliyle.. Fakat, Defne hayatı boyunca evlenmemeye kararlı.. Gelen evlenme teklifi çok, ne var ki kabul edilen yok..
Masal gibi işte.. Msallarda da denir ya; "Günlerden bir gün Apollon dört tanrısal atın çektiği arabasıyla gökyüzünü gezerken, kendisi gibi bir okçu olan aşk tanrısı Eros ile karşılaşmış.
Eros tam o sırada insanları aşık etmek için kullandığı ok ve yayı ile ilgilenmekle meşgul tabii. İşi bu..
Bu arada, yakın zamanda bir ejderha öldürmüş, haliyle zaferinden dolayı kibirli Apollon Eros’a sesleniyor"
Hikaye bu ya.. Şöyle diyor; "- Ey aşkın tanrısı! Bu savaş araçları senin eline hiç yakışmıyor. Onları bana verirsen, uygun olan yerde, yani savaş meydanlarında kullanırım.
Bilirsin benim attığım ok yerini bulur, bu konuda benim eyime su dökecek yok"
Eros ise Apollon’un bu küçümseyici tavrına sinirlenmiş tabi..
Tepki vremiş, Apollon'a seslenmiş;
"- Ey Güneşin, müziğin, okun tanrısı güçlü ve akıllı Apollon.
Söylediklerinde elbette ki doğruluk payı var. Senin okların her şeyi vurur mutlaka.
Ama unuttuğun bir şey var ki o da benim oklarım seni bile vurabilir.
Benim işimi neden böyle küçümsüyorsun?!.."
Haklı Eros, küçümsenir mi hiç, herkesi vurabilen ok'ları atan kişi..
Eros, bu soru ekli cümleyi bitirir bitirmek, hikayeye göre, Apollon'un yanından hızla uzaklaşmış...
Apollon’a zamanı geldiğinde ders vermeye yemin etmiş bir de..
Yemin önemli, yerine getirilmeli.. Öyle başından tuz, ekmek bilmem başka bir şey çevirip, dul ve yetime verme adeti yok o zamanlar.. Olsa, belki yapar dı ya neyse..
Masalın devamı var.. Masalca ifadeyle devam edelim bizde..
Apollon günlerden bir gün yeşillikler içindeki ülkesinde oturmuş Lirini çalarken, ormanda yalnız başına dolaşmakta olan güzeller güzeli su perisi Daphne'yi görüyor..
An itibari ile vuruluyor.. sevda işte.. Görür görmez aşk başlıyor.. Masala göre, bütün vücudunu bir titreme alıyor.. Adrenalin tavan yapmış..
Mitolojide geçen tanrıçaları bile kıskandıran bir güzelliğe sahip olan su perisini izlemeye başlıyor..
Sadece o değil, izleyen.. Birisi daha var.. O anı izleyen, aşk tanrısı Eros.
Eros, Apollon'un kendisini küçümsemesinin intikamını almanın vaktinin geldiğini görüyor bu anda..
Ve, biri altın, biri de kurşun olan iki ok hazırlıyor..
Altın oku Apollan’a fırlatıp, onu tam kalbinden vuruyor.. Daphne’ye aşık olmasını sağlıyor bu atışla..
Kurşun okise Daphne’ye gidiyor.. Onun da Apollan’dan ölesiye nefret etmesini sağlıyor bu isabetli atışıyla..
Apollon artık hergün bu güzeller güzeli su perisini görebilmek için gökyüzündeki krallığından inip, Daphne’yi gizli gizli izliyor...
Aşk bu, ne savaşlardaki başarısı, ne avdaki keskin nişancılığı, ne de ustaca çaldığı Lirin tanrısal ezgileri tatmin etmiyor güneşin ve okun tanrısı Apollon'u...
Masalın devamı var elbet.. Lakin, hepsini aktarıır isem araştırma ruhu yüklü bedenlirimize kötülük etmiş olurum.. O nedenle, araştırmacı ruhumuzu zedelemeyeyim, zarar vermeyeyim..
Güncel vakalar çok bu arada.. Ok' lar kimi hedef alır, kim etkilenir bilinmez..
Kamuüoyunun gündemine bir anda giriveren, dağıldığı da söylenilen bir Altılı Masa.. Altılı Masanın önemli tarafı Altı Ok diye de anılan bir isim..
Ne diyecektim, nerelere geldim..Antakya'dan başladım, Masaya geldim.. Kafa kalmadı ki bende.. Jet hızıyla değişen siyasetin gündemi, pekçok dikkat çeken detayı da kamufle etti sanki..Gündem bir anda değişiverdi gitti..
Yorum çok, edilecek söz de çok.. Gündem hele bir sakinlesin, ederiz yine bir iki kelam, kaçmıyoruz ya bir yere..
Bu günlük de bu kadar. Kalın sağlacakla.. Hoşça kalın...