Küçük sayılsa da dile gelen ölçeği, tedirgin olduk yalan yok.
Kısacası, hep birlikte; "ÜRKTÜK MÜ, ÜRKTÜK... KORKTUK MU, KORKTUK..."
Uzmanı konuştu, o değerlendirdi. Kendi deyişiyle Şeytan Üçgeni içindeki o depremi.
Hepimizin bildiği bir isim, 'Deprem dede' diye anıyoruz kendisini. Prof. Dr. Doğan Perinçek, Şeytan Üçgeni vurgusuyla dikkat çektiği bölgedeki o deprem için yaptığı değerlendirmesinde;
"7 Mart Salı günü saat 11.36 da 3.8 büyüklükte olan deprem ile Şeytan Üçgeni bizi tekrar uyardı. Saatler sonra 22.56 da 1.8 büyüklükte bir artçı oldu. Artçını saatler sonra olması ve daha küçük olmasını; tehlikenin şimdilik geçtiğine işaret olarak görüyorum." diyerek yorumladı.
Bu aralar hayli uzakta 'Deprem dede'. Avustralya' da.. Oğlunun yanında, bir dizi ziyarette diyebilirim.
Uzakta ancak, Çanakkale gönüllüsü olduğundan şehri ve bulunduğu coğrafyayı ilgilendiren konulara uzak kalmıyor.
Anbean takipte.. Özellikle uzmanlık konusu depremlere odaklı kendisi..
Şeytan Üçgeni olarak tanımladığı bölgede meydana gelen depremle ilgili yaptığı paylaşımında;
"5 Martta sayfamda bir paylaşım yapmış ve o tarih itibarıyla son 30 günde Şeytan Üçgeninde olan depremlerin bizi uyardığını söylemiştim. " hatırlamasında da bulunuyordu Depqrem dede.. Ve devam ediyordu sözleri.
Tam olarak şöyle diyordu; "Benzer uyarımı tekrarlıyorum. Deprem ne zaman gelir bilemeyiz ama yaklaştığını söyleyebiliriz.
Depremler oldu halkımız jeolojiyi öğrendi, tehlikenin bize ne kadar yakın olduğunu biliyor. Ey canlarım iş başa düştü yöneticilerimiz ve bazı bilim adamlarımız uyuyor.
Şimdi inşaatın nerede yapılması gerektiğine ve nasıl yapılması gerektiğine siz karar vereceksiniz.
Jeoloji öğrendikten sonra deprem öğrendikten sonra sıra inşaat mühendisi ve mimar olma zamanı.
Zeminin alüvyon olduğu yerlerde, o zemin koşullarına göre inşaat yapılmamışsa, oradan ev almayacaksınız, oradan ev kiralamayacaksınız. Genelde alüvyon (yumuşak) zeminden uzak duracaksınız. Binada kullanılan demir ve çimento ve benzeri malzemenin doğru kullanıldığından emin olacaksınız."
Bu uyarılar hepimize idi. Hepimizin güven içinde, kaliteli yaşamına dairdi de diyebilirim..
Deprem dede ayrıca; "Deprem ülkesiyiz, yaşadığımız felaket gibi felaketleri yaşamamız kaçınılmaz. Eğer oturduğunuz bina sağlamsa depremin ne zaman geleceği önemli değil. 8 büyüklükte bir deprem olsa dahi binanız sağlam zemin üzerinde ise ve kurallara uygun olarak yapılmışsa korkmanıza gerek yok. Evinizden çıkmanıza bile gerek yok.
Bakın Japonya'ya bizim yaşadığımız depremlerden daha büyük depremler yaşıyor ama can kayıpları yok denecek kadar az. Tsunami hariç çok can kaybı yaşamıyorlar. Tsunami önleme duvarını (setini) yapan mühendis hatasını kabul edip intiharı seçti. Biz kimsenin intihar etmesini istemiyoruz, istifa etsinler yeter. Suçlu müteahhitleri iki sene içeride tutup bırakıyoruz ve onlar müteahhitliğe devam ediyor. Müteahhitlik işi konuyu bilenlerin kontrolünde olmalı. Mühendis mimar olmayan bir kimse bu mesleği yapmamalı. Bu konuda çok geç kalsak ta hemen önlem alınmalı her önüne gelen müteahhitlik yapamamalı. Burada hiç bir kimseyi teke tek hedef almıyorum. Hepimizin eksiği hatası var. Kurduğumuz sitem, hatalarını artırarak bugünlere getirdiğimiz sitem kökünden değişmeli.
Japonların yöneticileri gibi sorumluluk sahibi yöneticilerimiz maalesef bizde parmakla gösterilecek kadar az. O nedenle iş başa düştü. Ey canlarım, sevgili hemşehrilerim; Jeolog oldunuz şimdide inşaat mühendisi ve mimar olacaksınız. Başımızdaki yöneticileri siz seçtiniz. Sorumluluk sahibi yöneticileri; siz kendiniz seçip başımıza getirene kadar; iş başa düştü.
Bu satırları yazdığım için üzgünüm ve utanıyorum. Bilimin değil de Siyasilerin kanataları altına girmeyi tercih eden idare-i maslahatçı bilim insanlarımızı da kınıyorum^" diyordu.
Bir de not düşüyordu paylaşımına; "Son bir not" diyerek, şöyle diyordu:
"Deprem konusu özel bir beceri istiyor.
Ben deprem bilimci değilim, fakat işim gereği ülkemizin birçok yerinde fay haritaladım, depremleri yakından takip ediyorum, faylarla ilgili birçok makalem var. Çanakkale' nin mahallesi Güzelyalı'da 1875 yılında olan depremi makale ile bilim camiasına duyurdum. Aklımın erdiği kadarıyla uyarılarımı yapıyorum. Fakat bakıyorum konuyla ilgisi olan olmayan bir takım bilim adamları deprem uzmanı kesilmiş. Konuyla ilgili söylenenleri anlamadan yorum yapan, siyasilerin etrafına çöreklenip koltuk sevdasına düşen; siyaseti bilim ile karıştıran bilim insanlarımız var. Bilimi halk için değil koltuk için yapan insanlarımız var."
Bilgi yüklü isimden, hepimize bilgi paylaşımı geliyordu özetle..
Diyorum ki; Ağzına., yüreğine ve kalemine sağlık deprem dede..