Hatta, böyle durumda kalanlara denilebilir, 'Paranoya yapma....'
Pekiya, paranoya yapmak mıdır şüpheci olmak, hep böyle davranmak..
İnanmayınca, inanmaz insan. İnandıramaçsınıtz, inanma inatı olana, nasıl anlatırsın hakikati..
Vardır böyleleri çevrenizde. hani deriz ya: Nuh diyor, peygamber demiyor..
Sanrıım bu sözün eveliyatı, okuduğum bu hikayeden kaynaklı..
Belki de; dünyanın en şüpheci adamıydı ve o'nun bu tavrını resmeden de oldu yıllar içinde..
Bir tablo, milyon dolar değerinde olan bir tablo..
Hikayesi şu; ŞUPHECI THOMAS -Caravaggio-
Sıkı takipçisi olduğum o sayfada rastladım bu paylaşıma.. Bir tablo ve hikayesinden söz ediliyordu anlatımında.
"Tabloda İncil'deki (Evangelist Yahya İncili)'deki konunun bir anı 1602 de resmedilmiştir." bilgisi eşliğnide geiyorda o anlatım..
Ve hikaye başlıyordu;
-İsa, çarmıha gerilip mezarına konulduktan üç gün sonra dirilerek havarilerine görünür.
Ancak Thomas İsa'yı görmez. Bu sebeple diğer azizlerin İsa'nın dirildiğine dair anlattıklarına inanmaz..
Ben olsam bende inanmazdım.. Şüphe kalırdı içimde..
Şüphecilikte nam salmış Thomas şöyle der:
"Ellerinde çivi izlerini görmedikçe, çivilerin yerine parmağım değmedikçe ve böğrüne elim dokunmadıkça size inanmayacağım."
Günler gçeer, Tam sekiz gün geçer.. Sekiz gün sonra toplanan 12 havari, İsa'yı beklemeye koyulur ve İsa, kapı kapalı olmasına rağmen aniden içeri girer...
Thomas'a döner. Der ki; "Ver elini, koy böğrüme, şüpheci olma, inançlı ol"
Bu tabloda, bu inanılar resmedilmiş.. Yaşandı, yaşanmadı, kesinlik var mı, yok mu, bilmiyorum.. Oabilir de.. Olabilir diyerek, şüpheci halimi bir kenara bırakıverdim anlayacağnızı.
Bahsettiğim tabloda; İsa'nın bu sözünden bir an sonra yaşanan olayl tasvir edilmiş..
Bu aralar, inatla doğruluğundan söz edilen, öyle çok paylaşıma rast geliyorum ki sosyal medyada, şaşmamak elde değil.
Ayrıca bu yalan dolana inanan bir zümre var ki, ne anlatsan boş..
İnanmış bir kere: Facebook'ta gördüm diyor başka da söz etmiyor.
Bahsettiğim tabloyu örnek gösterip, bir konuda inatla inanmaya devam edene hikayeyi anlattım..
"Hadi canım, öyle şey mi olur?!.." diye verdi tepkisini.
Ben demiyordum ki facebook paylaşımı diyordu..
Bunu izah etmeye çalışsam da nafile..
Şüphe var bir kere.. Ne anlatsan boş, görüyor, anlatılanı okuyor, inanmıyor..
Ya da tam tersi, görüyor,okuyor inatla inanıyor..
Hadi buyur buradan yak.. Kime, neyi, nasıl izah edelim?!..
Mantık ilkini kabul etmiş bir kere.. Sonrasını anlatmaya, milyon kişi biraraya glese, kesinlikle nafile..
Dönelim yeniden o hikayaye.. Thomas, utanç ve şaşkınlıkla İsa'nın çarmıha gerildikten sonra Romalı askerin öldü mü diye kontrol amaçlı mızrağı ile böğründe açtığı deliğe parmağını sokar ve bu sayede İsa'nın dirildiğine inanır.
Görmek var, dokunmak var.. Dahası karşılıklı konuşmak.. Nasıl şüphesi sonlanmasın ki...
Bu arada, sanat severler için, greçi onlar bilir de; tablonun teknik özelliklerinden da azıcık söz edelim..
Bir uzman şöyle diyor; (bahsettiğim anlatımda o denilerler)
-Caravaggio'nun aydınlık-karanlık (chiaroscuro) tarzı, bu resimde kendini göstermektedir.
Sol taraftan İsa'nın üzerine vuran ışık, tablonun en can alıcı anını, yani Thomas'ın İsa'nın böğründaki yaraya parmağını koyduğu anı iliklere kadar hissetirmektedir.-
Belli ki, Olayın gerçekliğine inanın o anı restmetmiş.. Başka ca inananlar olsun derdinde bilki de, kim bilir?!..
Aklıma geldi, demedn edemeyeceğim.. Atalarımız ne de güzel söz etmiş:
"Anlayana Sivrisinek Saz, Anlamayana, Davul Zurha Az..."