Seçimlere sayılı günler kaldı.
Uzak diyarlardan, uçan kuşlardan haberler alıyorum.
Propagandanın ne kadar çok işe yaradığına da şahit oluyorum.
Televizyon propagandaları sayesinde doğruyu eğriye ayırt edemeyen insan yığınlarının evlerinden aynı sesler yükseliyor.
Hepsi muhalefet partilerinden şikayetçi ve onları PKK/HDP ve FETÖ destekçisi görüyorlar.
İşsizlik, yoksulluk, çaresizlik içinde olsalar da,
Tencerelerinde kaynatacakları bir lokma aşları olmasa da,
Sanki dış ticaret uzmanlarıymışçasına Afrika ülkelerindeki ticaretimizi anlatmaya çalışıyor, kârlı silah satışlarımızdan bahsediyorlar.
Ama aynı çocuksu tutarsız masumiyet içerinde, AKP’nin düşük gelirli emeklilere 7500 lira zam yapmasına sinirleniyor, “biz onca sene prim ödedik ama onlar yapılan zamla neredeyse bizim kadar maaş alıyor” diye homurdanıyorlar.
Ama kendisini yoksulluğa mahkûm eden AKP hükumetine kızmayı akıllarında geçirmiyorlar.
Onlar için umut hâlâ AKP.
Enteresandır bir gelişme ise, birçok eski AKP’li artık AKP’liyim demek yerine “biz MHP’liyiz” diyor.
AKP ve MHP’ye karşı gelenleri PKK ve FETÖ destekçisi ilan ediveriyorlar.
Her şeye rağmen yine de onlara kızmıyorum.
Esasında onlar bu ülkenin çilekeş halk yığınlardır.
Cumhuriyetin henüz ulaşamadığı, aydınlatamadığı insanlardır.
Unutulmamalıdır ki;
2002 yılından bu yana süre giden AKP iktidarları esasında Atatürk Türkiye’sinin bir röntgenini de çekerek önümüze koymaktadır.
Eğer ders almayı bilirsek, devletimizin ikinci yüzyılını kurtarmanın yanı sıra halkımızı da daha fazla zenginleştirebiliriz.
Her şeye rağmen geleceğe dair umutlarımı muhafaza ediyorum.
Bir oy Meral’e, bir oy Kemal’e verilince Türkiye çok daha fazla güzelleşecektir.