Bu sözlerle başlayan bir cümlenin sonrasında gelecek anlatım, bence çok da dikkat çekici olmaz.
İlk cümlede verilen mesajın ağırlığı, ayakta alkışlanası; ‘Söz konusu Vatan ise, gerisi teferruattır…!’ öz deyişinde geçtiği gibi hayli anlam taşımıyor mu?
Edilen bir sözün ardından, yine Başbuğum Atatürk’ümü hatırlamak ne de güzel geldi Ağustos sıcağında.
Bir mini telefon görüşmesi ardından verdiği mesajına dikkat kesildiğim MHP İl Başkan yardımcısı Ustaoğlu, aslında bir genel çağrı da yapıyordu.
Anlayacağınız, hal hatır sorulmak için yapılan görüşmemiz, bir anda basın açıklamasına dönüyordu.
Ülkücü harekete gönül vermiş, ülküdaşlarına sesleniyor ve diyordu ki; “Diyeceklerim, MHP’ ye gönül vermiş herkese.”
Telekonferans halindeydik aslında. Öyle ya, Başkan konuşuyor ben de yazacaktım. An itibari ile görüşmemiz dinlenip de yayılacak değil ya. Ben not alacağım, sonra da gazetemizin sayfalarında yer vereceğim.
Son derece sakin ve bir o kadar da kibar üslubu ile başlayan sözlerinde; “MHP’ de, muhterem genel başkanımız sayın Devlet Bahçeli beyefendi başta, en ücra köşedeki üyesine kadar her ferdinin benimsemiş olduğu; ‘önce ülkem ve milletim sonra partim ve ben’ anlayışıyla hareket etmektedir.” diyordu.
Görevi itibariyle, bence hayli önemli olan sözlerinde verdiği mesajını aktaracağım elbet.
Ne var ki; ‘Eniştem beni neden öptü?’ dedirten türden geldi bana göre denilenler.
Neden mi böyle düşündüm?
İl Başkan yardımcısı Erdoğan Ustaoğlu’ nun söylediklerine göz atınca, sanırım aynı düşünceye kapılıp, benzer soruları üreteceğiz birlikte.
Döneyim MHP kurmayı Ustaoğlu’ nun dediklerine;
“Hepsi birbirinden değerli yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımla beraber, MHP yi Çanakkale'de temsil etme sorumluluğunu aldığımız günden bu güne, kutlu davamızı en üst düzeyde temsil etme azmi içindeyiz.
Hiç kimse bizleri ayrımcılıkla suçlayamaz.
Hiç kimse yapıcı olmadığımızı söyleyemez.