Belki de, bu hikayeden doğdu o şarkı sözleri, kim bilir!?..
Bilirmisiniz Homeros'u?.. Ve de onun ölmüsüz eseri İlyada' yı?!..
Bizim coğrafyamız anlatır. İnanmasak da, mantıklı bulmasak da, dilden diledir İlyada..
Bir dünya şehridir Troya.. Bilmeyeni olmadığı gibi, gelip grömek isteyeni de çok.. SBayşlayalım anlatmaya.. M.Ö. 1200'lü yıllarda geçtiği varsayılan Troya Savaşı'nı konu alan o eser.. İlyada Destanı yani.. hani, gözleri ağma Homeros tarafından M.Ö. 750'li yıllarda yazıldığın bilenen eser.
Destanda adı birçok kez geçen İmroz'dan, yani Gökçeadamızdan hep kayalık olarak bahsedilir.
Adayı gidip gördüm kaç kez.. Onlarca haber takibinde bulundum, Ege' nin en sulak adası..
Birden fazla, devasa barajlara sahip.. Hele ki, Hava Radar' ın üzerinde kurulduğu o yüksek tepe..
İmroz diye eski adıyla da bilinen Gökçeada, Yunan Mitolojiine göre Gökçeada(İmroz) ve Semadirek adaları arasında, Akhilleus’un annesi Thetis’in sarayı,
Gökçeada ile Bozcaada (Tenedos) adaları arasında ise Poseidon’un kanatlı atlarının ahırları bulunuyormuş.
Kanatlı At' lar .. Ve onların ahırları.. Komik gibi düşünülse de, bu da bir inanış, yapacak bir şey yok.
Homeros’a göre İmrozlular Troya savaşı sırasında, Troyalıların yanında yer almışlar.
Ben de diyorum ki şu durumda; "Aferin onlara.."
Yunanlı savaşçı Achilles tarafından esir edilen ve Limni’ye köle olarak satılan Troya Prensi Lycaon, İmroz Kralı Etion tarafından büyük miktarda para ödenerek kurtarılmış. Helal olsun valla hi.. Budur işte komşuluk ilişkisi.
Antik tarihçi Thoukydides, İmrozluların Atinalı göçmenler soyundan olduklarını ve Hellen dilini de, Atinalılar gibi İon lehçesiyle konuştuklarını idida etmiş..
Geçenlerde bahsetmiştim.. bir de varlıkları bilinenler var. Luwi'ler..
Luwi dilinde “Yüce AnaTanrıça” anlamına gelen “İmaura” sözcüğünün Hellenağzında önce İmuros, daha sonra da İmbros’a dönüştüğü söylenmekte imiş..
İmbros, çorak topraklardaki bereket tanrısı anlamına gelmekte imiş..
Bakın bu doğru olabilir.. Gökçeada eşle su kaynaklarını barındırıyor ki bağrında, tohum ne ki; insan diksen, insan çıkar , o kadar yani..
Ve şu ifadeler; "Denizin diplerinde ,uçurumlarda, Tenedos'la kayalık İmroz arasında, Bir mağara vardır; geniş,kocaman.
Dinlendirirdi orada atlarını POSEİDON;yeri sarsan. Çözdü arabadan,tanrısal yemlerini koydu önlerine.
Bağladı ayaklarına altın zincirler. Bunlar kırılmaz, çözülmez zincirlerdi.
Efendileri gelene dek ayrılamazlardı oradan. Kendi de Akhalar’ın ordusuna doğru yürüdü gitti."
İmza; İLYADA - HOMEROS
O altın zincirleri kim aklına getirmez ki şimdi.. Ne para eder onlar.. 7 sülalesini ihya eder bir insannı, değli mi..
Ne büyük bir hazine yatıyor o halde, bahsedilen derinliklerde..
Bir ziyaretçi, bu hkayenin nasıl aklına düşütğünü, şu ifade ile özetliyordu geçende;
"Çanakkale İntepeden (Yeni ismi Erenköy) güneşin batışını izlerken ve ufukta İmroz (Yani Gökçeada) adasını gördüğümde, bu hikaye geldi aklıma."
Benim de şu an aklıma, şu bilindikler geldi yalan yok..
"Çanakkale'nin ziyaretçileri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Önsözü' nün yazıldığı Şehitler coğrafyası Gelibolu' da, buram buram şüheda kokan yurt toprağının kokusunu çeker önce içine, sonrasında da, 253 bin Çanakkale aslanının şehit düşüp ve kefensiz emanet olduğu Çanakkale topraklarında, o günleri düşler ve ağız dolusu dualar eder ecdada.."
Kalın sağlıcakla.. Herkes için güzel bir hafta olsun bu yeni hafta..