Ne yazık ki Türkiye’de siyaset, idealler ve ideolojik sistemler üzerinden değil de liderler anlayışları ve otoriteleri üzerinden ilerlemektedir.
Ne yazık ki Türkiye’deki partilerin neredeyse tamamı şahıs partisidir.
Partilerinin ömrü de liderlerinin ömrü veya liderinin partiyi finanse ettiği süre kadardır.
Menderes’in Demokrat Partisi, Demirel’in Adalet ve Doğruyol Partisi, Özal’ın ANAP’ı, Ecevit’in DSP'si bu türlerin belli başlı örneğidir.
Türkiye’de siyasetin tepe noktalarında gezinenlerin çoğu paralı insanlardır. Parası olanlar basar parayı parti de kurar, istediği partide yönetici de olur.
Tabi bir de sık sık devletin kanunlarına karşı hareket ettikleri için sıkı sık kapatılan ideolojik ve etnik partiler de vardır. Bu partiler sıklıkla devlet tarafından kapatılsalar da isim değiştirerek yollarına devam ederler.
Dini kendine referans alan Erbakan ekolü partilerle etnik Kürtçülük peşinde koşan i PKK referanslı partiler bu guruba girmektedir.
Lider partileri, genellikle kurucu parti başkanlarını kaybettikten sonra varlıklarını koruyamadığı için çoğunlukla tabela partisi haline gelmektedir.
Türkiye’deki parti enflasyonu içerinde, partiler ve liderleri, seçmenden daha fazla oy alabilmek için kimz zaman maddi veya manevi değerleri suiistimal ederek, kimi zaman ayrılıkçı, bölücü, anti laik dinci grupların veya cemaat ve tarikatların desteğini alabilmek için devletin kurucu değerlerinden tavizleri bile göze alacak kadar cüretkar siyasal adımlar atmaktadır. Bu durum Türk Devleti ve Türk Milleti için çok ciddi seviyede beka sorunu haline gelmektedir.
Türk devletinin kurucu ideolojik değerleri, ne yazık ki çıkarcı siyasal partiler ve liderleri tarafından sürekli olarak taciz edilerek değersizleştirilmeye veya ihmal edilmeye başlamıştır.
Bugün için Türk devletinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruduğu devletin değerlerine ve ideolojisine gönülden bağlı kaç parti sayabilirsiniz?
Türkiye, özellikle ABD ve NATO üyesi olduktan sonra ne yazık ki Atatürk’ün partisi CHP’de dahil bir çok parti yıllar içinde sürekli olarak Atatürk’ün mevzilerini terk ederek adeta Atatürkçülüğü ve Türk Milletini görmezden gelmeye başlamıştır.
Türkiye’nin bugün ekonomik ve sosyal alanda yaşadığı sorunların ana sebebi, siyasi parti liderinin ve yöneticilerinin Atatürk çizgisinden ve Atatürk ilkelerinden uzaklaşmasıdır.
Türk Devleti ve Türk Milleti Atatürk’e sahip çıktığı sürece kendi vatanında her türlü ihmale, suiistimale ve saldırıya uğramaya, hatta yok sayılmaya devam edilecektir.
Türk Milleti kendine ve Atatürk’e sahip çıkmadığı sürece başı beladan kurtulmayacaktır.
Sahip çıkma yolunda; ahlaklı, namuslu, dürüst ve vatanperver insanları yetkili makamlara getirmek, yargısını kanunlar çerçevesinde çalışmasını temin etmektir.
Son söz;
Yargısı yıkılmış devlet içeriden,
Ordusu değersizleştirilmiş devlet dışarıdan yıkılmaya mahkumdur.