Bu söylemi etmeyenimiz yoktur.. Özellikle, bir türlü inanamadığımız ölüme sebep nedenlere ilişkin ederiz bu sözü..

"Ecel işte!?.. " ise, ansızın ölümler üzerine hep dediğimizdir..
Yüzyıllar öncesinde yaşanmış  bir hikayeyi okudum dün.. Aklıma, hemen şu geldi;
"Bir kaşık su'da boğma".. Bu terim, belki de bu hikayeden örnek alınarak kullanılmıştır.. Kim bilir?..
Adama koca İmparator.. Savaş için yola Revan olmuş, yarım metre su' da boğulmuş, mefta olmuş..
'Yok artık..' dediğnizi işitir gbiyim şuan.. Lakin bu dediim gerçek..  
Kim mi o?.. I. Friedirich Barbarossa.
Yani, Kutsal Roma Cermen İmparatoru. Ve onun , hazin sonu..
Tarihe geçmiş bir vaka.. Yer Silifke.. Resmi kaprnamlarda, tarih de veriliyor.. Şöyle ki; (1122 - Fransa. 1190 Kalikandos (Göksu Nehri) Silifke.
Peki ya, ne işi varmış Kutsbal Roma imparatoru'nun orada..
Künu şu efendim; Selehaddin Eyyübi ile savaşmaya giderken mefta oluyor koca imparator.
Üstelik denildiği gbii, yarım metre su da..  Tarihi kaynaklarda, bu vakadan şöyle bahsediliyor:
"Silifke yakınlarında Göksu Nehrinde yarım metre suda boğuldu."
Bilinen bu gerçeği bizlere sık sık hatırlatan  ise, imparatorun öldüğü yerde halen dikili bulunan heykeli oluyor..
Hikayeyi okudum diye girdim söze de, hikayeden özet de olsa  bahsetmedim değil mi?..
Şöyle kaleme alınıyordu hikaye; "Tarihin yaprakları 10 Haziran 1190 tarihini gösterirken 3. Haçlı Seferine katılmak için yola çıkan büyük ordu Silifke ovasına inerek Kalykandos (Göksu) ırmağını geçip şehre girmek için hazırlıklara başladı.
İmparator muhafız birliğiyle önden giderek suyun kenarına varmıştı."
NE OLDUYSA, O ANDA OLDU...
Burada ne olup bittiği kesinlikle bilinmiyormuş asılnda. ÖJyle deniliyor tarihe geçen anlatılarda.
Denilen şu;  Friedirich,  ya serin suda biraz refahlamak için atından atlamış ve suyun akıntı gücü onun tahmininden fazla çıkmıştır, ya ihtiyarlamış olan vücudu âni soğuğun şokuna tahammül edememiş, ya da atı sürçerek onu suya düşürmüş ve ağır zırhları onu dibe sürüklemış olabilir..
Hipoterme, bana daha mantıklı geliyor desem, Zırh n olacak diye bi soru alabilrim.. İyisi mi, 'hikaye bu ya..^" diyeyim..
Ecel gelmiş sonuçta, nedeni baş ağrısı da olabilirdi..
Ordunun haline düşünelim bir de. Koca ordu ırmak kenarına vardığında imparatorun cesedi ile karşılaşıyor.. Moral bozukluğunu düşünün hele..
Bu arada, imparatorun cesedi bozulmasın diye, sirke içine yatrılmış.. Sirke ne alaka diye soramadan edemiyorum şuan?..
Neyse, ben hikayeye döneyim yeniden..
Bozulmasın denilen ceset, ordu Antakya'ya ulaştığında darmadağın olmuş..
Kısacası, bozulmayı önleyeceği sanılan Sirke etkisiz kalmış..
 İmparatorun bozulan cesedi, Antakya katedraline gömülmüşş. tarih böyle diyor.
Bu arada, tarihie düşülen bir not var, kemiklerinden bir kısmı Kudüs'e gömülmek üzere götürülmüşş. Gömüldü mü, gömülmedi mi, onu bilen var mı, yok mu, onu da ben analamadım doğrusu.
Tüm bu bilgileri, Steven Runcıman' ın. Haçlı Seferleri Tarihi. Cilt 3' da bulmak mümkün..
Beni daha çok, bir kaşık suda boğma konusu ilgilendiriyor.. Bazen kızınca insan, hani der ya: "Bir kaşık suda boğasım var!?.."
Vallahi bu mümkün.. Kişi bir yudum su içer iken bile, öteki dünyaya yola çıkabilir..
Tarihe geçmiş, bunun önekleri var mdır? Vardır elbet, hem da tonla.. Ben iyisi mi,  iç açıcı konulara döneyim..
Yaz ha geldi, ha gelecek gi.i.. Baharı görmeden, yaz'ı göreceğiz sanki..