Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bin bir rica ile yeniden maliye ve hazinenin başına getirdiği Mehmet Şimşek, tıpkı rahmetli Bülent Ecevit’in ABD’den ithal ettiği Kemal Derviş gibi bir işlev mi görecek?
Mehmet Şimşek’in Türk milletine içireceği acı reçetenin ilaçları yenilir yutulur cinsten mi olacak?
Kemal Derviş, İMF ve Dünya Bankasının elemanıydı. Yani Amerika’nın has adamıydı.
Kemal Derviş, çaresiz durumdaki Ecevitli koalisyon hükumetine ve millete “Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” hazırlayıp dayatmıştır.
ABD’den bulunup getirilen veya Ecevit’e tavsiye edilen Kemal Derviş’in ilgilendiği sektörler Finans, bankacılık, Merkez Bankası gibi ekonomiyle ilgili kurumlardı.
Hükumete öyle bir dayatmada bulundu ki (olasılıkla ABD’den Kemal Dervişin eline tutuşturulan) çıkarılmasını istediği on beş yasa iki hafta gibi kısa bir sürede meclisten geçirilip kanun haline getirildi.
Neler yoktu ki bu on beş yasa içerinde?
Bu konudaki en güzel bilgileri Tek gıda iş sendikasının https://www.tekgida.org.tr/kemal-dervisin-15-kanunu-neydi-26988/ sayfasından aldım.
Derviş yasalarının içeriğini açıklayan bu bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum.
1-Uluslararası Tahkim Yasası:” Yabancılık unsurunun bulunduğu kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların” uluslararası mahkemelerde taşınabilmesini sağlıyor.
2-Telekom Yasası: Telgraf ve Telefon Kanunu değiştirildi. Telekom yabancılara satıldı. GSM şirketleri yabancıların eline geçti.
3-Şeker Yasası: Şeker pancarında taban fiyatı kaldırıldı, fiyat belirleme fabrikaların keyfine bırakıldı. Pancar üretimine kota dönemi başladı. Köylü pancar ekemez hale getirildi. Fabrikaların bir kısmı satıldı, diğerlerinin satılması gündemde. Şeker ithalatının önü açıldı. Türkiye, Cargill’in ve kaçak şekerin işgaline uğradı.
4-Tütün Yasası: Tütün üretimine kota başladı. İthal tütünün önü açıldı. Sigara fabrikalarının tamamı satıldı. Biri hariç diğerleri kapatıldı. Tütün depolan ve işleme merkezleri kapatıldı. Tütün piyasası yüzde 95 oranında yabancıların eline geçti.
5-Tuz Yasası: Tuz işletmelerinde devlet tekeli kaldırıldı, İşletmelerin tamamı satıldı.
6-Doğalgaz Piyasası Yasası: Doğalgazda devlet tekeli kaldırıldı.
7-Merkez Bankası Yasası: Merkez Bankasının görev ve yetkileri kısıtlandı.
8-Bankacılık Yasası: Bankacılıkta devletin tasfiyesi başladı. Satılmalar ve yabancılaşma hızlandı. Bankacılık piyasası yüzde 60 oranında yabancıların eline geçti.
9-Sivil Havacılık Kanunu: Havayollarının yer hizmetleri olan HAVAS ve USAŞ’ın satılmasından sonra THY’nin hisseleri satılmaya, özel havayolu şirketleri kamunun aleyhine teşvik edilmeye başlandı.
10- Kamulaştırma Yasası: Yasa ile kamulaştırma işleminin yeni esaslara bağlanması ve ödeneksiz kamulaştırma yapılamayacağı hükmünü getirildi.
11-Bütçe Değişikliği Yasası: Batırılan ve içi boşaltılarak yağmalanan bankaların sorumluluktan üstlenildi.
12-Görev zararları ve bazı fonların tasfiyesini öngören yasa: 15’i bütçe içi, 2’si bütçe dışı fonun kapatılması sağlandı. Bunlar arasında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF), Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF), Savunma Sanayiini Destekleme Fonu (SSDF), Tanıtma Fonu, işçilerin parasıyla oluşturulan Tasarrufu Teşvik Fonu da vardı.
13-Ek Bütçe Yasası: Krizden sonra çıkarılan ek bütçenin 130 trilyon lirasının otoyol yatanlarına gitmesine karar verildi.
14-İhale Yasası: Yasa ile kamu ihalelerine yabancılar için konulan sınırlamalar kaldırıldı. Ardından defalarca değiştirilen ihale yasalarıyla devlet delik deşik edildi. İhaleye verilmeyen devlet işi bırakılmadı.
15-Ekonomik ve Sosyal Konsey Yasası: Kamunun, işçi, işveren örgütlerinin buluştuğu örgüte, Ekonomik ve Sosyal Konsey adı verildi.
ABD’nin adamı olarak Türk Milletine ve devletine on beş maddelik acı reçete dayatan Kemal Derviş, 2001 yılın Mart ayında başladığı görevini 2002 yılı Ağustos ayı içerinde bırakmıştı. Ancak Kemal Derviş, mali konular yanında solu parçalamak gibi bir misyonu da yerine getirdikten sonra, AKP’nin iktidar yolunu açmaya da vesile olmuştur.
Tabi ki bu süreçte, Bahçeli’nin üyesi olduğu koalisyon hükumeti bozan “erken genel seçim çağrıları” sonrasında AKP ve Erdoğan Türkiye’nin kaderine el koymuştu.
Kemal Derviş yasalarının acı reçetesinin bedelini halk ödüyordu.
İşte bu bilgiler ışığında Mehmet Şimşek AKP’nin Kemal Derviş’i işlevini mi görecek?
Türk Milletine ve Türk devletine ne türden zorunlu acı reçeteleri dayatacak?
Türkiye’nin büyük bir krizin içinde olduğunu bilen Avrupa ve Amerika acaba alacaklarını tahsil etmek için çareler mi arıyor?
Mehmet Şimşek, hangi misyonları yerine getirdikten sonra bakanlıktan ayrılacak ve Bahçeli nasıl bir kararla AKP’yi mecliste güçsüz bırakacak?
Peki neden Bahçeli dedim?
Çünkü Devlet Bahçeli, MHP’nin başına geçtiği 1997 yılından bu yana, Türk devletinin ve milletinin kaderinden daima birinci derecede müdahale yetkisini sürekli elinde tutmuştur ve sıklıkla da kullanmıştır.
Bahçeli aldığı siyasi kararlarla, Türk Milletine ve Türk Devletine daima Atatürk ilke ve inkılaplarından taviz vermek zorunda bırakılmıştır.
Mehmet Şimşek 1923 yılında kurulan cumhuriyetimizin, yani devletimizin başını belaya mı sokacak? Yoksa devleti bataklıktan mı kurtaracak?
AKP, yani Erdoğan ve Bahçeli ikilisi, zaten aşırı streste ve ekonomik krizde olan milleti, Mehmet Şimşek’in ekonomik tedbirleri ile iyice bunalıma sürükletip, ardından yoğun bir propaganda ve suni ekonomik bir rahatlama ile yeni bir anayasayı referanduma götürerek?
Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yolunu mu açacaklar?
Ya da Yeni Türkiye’yi kuracaklar?
Bahçeli ne demişti?
“İnşallah Türkiye değişmez” demişti.
Deva, Gelecek, Saadet, Demokrat partiye 37 milletvekili ikram eden Kılıçdaroğlu’nun bu akıl oyunlarında bir yeri var mı?
Bence var.
Haksızsam haksızsın deyin…