Faiz arttı, muhalif kanattan tepkiler geldi. Konuşan konuşana bir durum yaşandı.

Hep böyle oluyor aslında.. Yapılan HER hamle,  atılan HER adım, derler ya hani, misliyle karşılık buluyor.
Peki ya, uzmanlar mı? Her konuda eleştiri yapanlar?
Haklı oldukları taraflar kadar, muhalefet olmanın verdiği o iç güdü yok mu bu tavırlarda?
Bunlar da sorgulanmalı bence.. Ki, bence var.. Muhalefetin fıtratından bazı şeyler..
Bakan Şimşek, eleştiriler üzerine Şimşek gibi çaktı adeta.. Yaptığı yorum, pek babacandı..
“Türkiye Yüzyılı'nın temel felsefesi üç kavramla somutlaşmıştır:
İstikrar, Güven, Sürdürülebilirlik…
Önümüzdeki dönemde izleyeceğimiz ekonomi politikamız da bu kavramlar ekseninde şekillenecek,
85 milyon vatandaşımızın ve gelecek nesillerimizin huzur ve güven içinde daha müreffeh yaşamasını sağlamayı, bireylerin ve bir bütün olarak toplumun mutluluğa ulaşmasına imkan tanıyacak ekonomik çevreyi inşa etmeyi temel vizyon edinecektir.
Refah ve kalkınma için sürdürülebilir büyüme vazgeçilmez önkoşuldur. Sürdürülebilir büyüme bir yandan yatırımlar ve istihdam artışı diğer yandan da verimlilik artışı ile sağlanır. Yatırım ve istihdam kararları için en önemli belirleyici etken öngörülebilirliktir.” diyordu Bakan Mehmet Şimşek…
Ekonomiden durum özeti aktarır haberlerde, verilen satır arası mesajlarda, dikkat çeken ayrıntılar çok geliyor günlerdir.
Oysa ki; Merkez Bankası merakla beklenen kararını açıklayınca, netlik kazanmıştı, belki de beklenen olmuştu.
Peki ya, neden bunca eleştiri, bunca muhalefet hali?
İlgilenenler dahi iyi bilir. Deniliyor ki; 27 ay sonra bir ilke imza atıldı.
İmza sahibi, Merkez Bankası Başkanı. Sayın Başkan, haziran ayı faizini yüzde 15 seviyesine yükseltti.
Merkez'in kararına ilişkin değerlendirme ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten geldi.
Bakan Şimşek, her ifadesi ayrıca yorumlanması gereken, okkalı sözler etti denilebilir.
Tekrar edecek olursak, ki tekrar edeceğim ben.. Sayın Bakan, anlayana anlamlı çıkışa imza atıyordu , attığı o tweet’ inde..
"Türkiye Yüzyılı'nın temel felsefesi üç kavramla somutlaşmıştır:
İstikrar, Güven, Sürdürülebilirlik Önümüzdeki dönemde izleyeceğimiz ekonomi politikamız da bu kavramlar ekseninde şekillenecek, 85 milyon vatandaşımızın ve gelecek nesillerimizin huzur ve güven içinde daha müreffeh yaşamasını sağlamayı, bireylerin ve bir bütün olarak toplumun mutluluğa ulaşmasına imkan tanıyacak ekonomik çevreyi inşa etmeyi temel vizyon edinecektir."
“GÜVEN KURALA GÖRE POLİTİKALAR UYGULANARAK TEMİN EDİLEBİLİR” şeklindeki vurgu dikkat çekiyordu.
"Refah ve kalkınma için sürdürülebilir büyüme vazgeçilmez önkoşuldur. “ çıkışına imza atan Bakan Şimşek, sonra da ekliyordu:
‘Sürdürülebilir büyüme bir yandan yatırımlar ve istihdam artışı diğer yandan da verimlilik artışı ile sağlanır.” diye..
Ekonomi dersi verircesine geliyordu bir sonraki vurgusu.. Tam da şöyle;
“Yatırım ve istihdam kararları için en önemli belirleyici etken öngörülebilirliktir.
Finansman koşulları çok elverişli de olsa, karlılık çok cazip de görünse öngörülebilirlik olmadan kalıcı yatırım ve istihdam artışı sağlamak mümkün değildir.
Öngörülebilirliği sağlayacak olan ise güvendir.
Güven, ancak kurala göre politikalar uygulanarak temin edilebilir." İfadesi eşliğindeki hatırlatması da dikkat çekici idi denilebilir.
Bir başlık açıyor ve şöyle diyordu sayın Bakan; “PİYASA EKONOMİSİ, SERBEST KAMBİYO REJİMİ..”
Bu konudaki sözleri, şöyle idi tam olarak;
"Fiyat istikrarına odaklanan ve finansal istikrarı gözeten kurala dayalı para politikası, kamu kesimi mali dengesinde istikrarlı bir yapıyı ve sürdürülebilir bütçe finansmanını hedefleyen kurala dayalı öngörülebilir maliye politikası, piyasa ekonomisi, serbest kambiyo rejimi, dışa açık ekonomi ilkelerine dayalı politika çerçevesi Türkiye'ye çok ciddi miktarda sermaye akımı sağlayacaktır.
Bu ise yatırımların ve üretimin finansmanını çok daha kolay hale getirecek, Türk lirasının yeniden istikrar kazanmasını, güvenilir bir para birimi haline gelmesini sağlayacaktır."
Ve, muhalefetin muhalefetine, yanıt gibi sözleri vardı sonra.. 
"Paramızın istikrarlı ve güvenli olması, dolarizasyon belasından kurtulmak için en etkili çözümdür.
2002 yılından beri iktidarda olan hükümetlerimizin hükümet programlarındaki ekonomi politikalarında yer aldığı ve en son seçim beyannamemizde de ifade edildiği üzere ekonomi felsefemizin temeli; teşebbüs hürriyeti, piyasa ekonomisi, dışa açık serbest kambiyo rejimi, dalgalı kur sistemi ve enflasyon hedeflemesi modeli ilkeleri tarafından belirlenen çerçeveye dayanmaktadır.
Bugün Merkez Bankası'nın aldığı kararı bu çerçevede değerlendirmek gerek" diyerek, NOKTA diyordu adeta..