Soyal medyada paylaşımları arasında bazıları var ki,insan ayrı bir keyif alıyor okur iken kaleme alınanlar.
Bir çok paylaşım ise; 'Alıntı' ifadesi eşliğinde yapılıyor. Sizler de gözlemişsinizdir..
Bir örnek sunacağım sizlere, Yaşı, yarım yüzyıll bulmuş olanlar ve geçenler için kaleme alınanları okuyunca, içim bir tuhaf oldu.. "Ben' geldim aklıma.. Öyle ya, yarım yüzyılı devirelerdenim bendeniz. Yaş: 52...
Dikkatle okuduğum ve sizlered e aktarmaya çalışacağım,'alıntı' denilerek yapılan paşlaşımdaki o başlık; "YAŞI 50/75 ARASI OLANLAR MUTLAKA OKUYUN" çağrısı yapıyordu.
İnsanın adeta ruhunu okşayan güzel bir ifade geliyordu.. "Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…" deniliyordu, yaşı yarım asra ulaşmış ve geçenlere, yani bizlere..
"PEKİ KİM BUNLAR?" diye de bir soru geliyordu.. Yanıtı da veriliyordu aynı zamanda..
"1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..?" denilerek, bizlerden söz ediliyordu özetle..
Şöyle de bir nlatıml geiyordu ki, hakikaten de doğru.. Bizler için;"Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamıştır…" denilmekte idi..
Konu, detaylandırılıyordu ayrıca.. Şöyle ki; "Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş… Okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…" denilerek..
"Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…" doiye de bir gönderme vardı, gecikmiş teknolojiye..
"Hatta hiç bebeklik çocukluk fotoğrafı olmamış…" deniliyordu lakin, benim öyle çok ki çocukluk ve bebeklik fotoğraflarım.. Rametli babam, Lüpiter marka 6X6' lık fotoraf makinesi ile ben dahi, tüm aile bireylerimin onlarca fotoğraını çekmişti o yıllarda.
Bu bahsettiğmi hpayşlaşımad; "Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…" deniliyordu birde.. Mahalle büyüklerimiz, kreş öğremeni gibiydi, ne gerek vardı ki zaten kreşe.
Ve de en önemli vurgu bizleri çin; "Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…" diye geliyordu..
Evet öyleyiz söylemesi ayıp.. Bilmeden konuşmayanlarırız vesselam..
"Harp görmüş, darp görmüş…" deniliyordu bir de.. Öyle vallahi..
Dahası, şöyle de bir anlatım; "Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş
Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evinde isyanla tanışmış.
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil.."
Hele hele; "Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış." ifadesi, ruhlarımızı güzelce okşuyordu NOKTA..
Paylaşımda; "1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…" denilerek, önemle altı çizilen bir gerçekten daha söz ediliyordu.. Ne güzel sözlerdi bu sözler böyle..
Her ne kadar, dikkate alınırmı bilemem de, bir de şöyle bir konuya dikkat çekiliyordu; "Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…" denilerek..
Hayatın gerçeği işte.. O gerçeklerden de söz ediiyordu elbet..
Şöyle ki; "Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…"
Ben, Kilitbahirliyim.. Park çay bahçesi vardır.. Bilir misiniz? O bahçede, asırlık bir çeşme.. O çeşmenin, Palazbaba diye isimlendirilen tepe yönüne bakan kısmında, aylarca ekmek satmışılğım vardır, hem de kasa kasa..
'Ben' geldim aklıma der iken, aklıma daha neher neler getiren bu yazı, hakikaten geçmişte yolculuk ettirdi..
Paşlaşıma konu bu yazıda, bir de şöyle bir vurgu: "Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…" da deniliyordu ki, aynen de öyle..
Daha çok vardı altı çizilenler.. Çoktu, özenle vurgulananlar.. Mesela; "Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış. Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…" deniliyorndu bizler için.. Hey Maşallah bize.. Nazar deymesin inşaallah..
Özetle altı çizilen bir konu da, şu ifade ile geiyordu.. "Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan dinazorlar…" denilerek, yüzleri de ayrı bir gülümsetiyordu vesselam..
Ülkeye çağrı yapar gibi kurulan bir cümle de vardı, aktardığım bu paylaşımda.
"İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.… Bunlara iyi bakın,Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere… Bunların üretimi sonlandı… Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyor…
Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?
Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi…" denilerek..
Çok yaşayalım biz.. Söylemesi ayıp; Özel insanlarız sonuçta!!!..
Paylaşımda da vurgulandığı gibi, "Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir… Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…
Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…
Yani bu 1950 ve 1970 yılları arasında doğan dinazorlar tam bir müzelik antika nesildir…"
Hoşça kalın.. Sağlıkla kalın.. (İmza; Özel Nesilden Biri..)