Aşağıdaki yazık iki bölümdür. Ve 2009 yılında tam, 15 sene önce kaleme alınmıştır.

Bizim askerlik hatıralarımız televizyonda seyrettiğiniz  Türk filmi dizilerine benzemez. Askerlik anılarımız bir gencin askerlik anılarına da benzemez çünkü biz askerlik yapmadık. On üç yaşımda üniforma giydim kırk iki yaşında çıkardım. Bu nedenle bir asteğmenin ya da eratın askerlik hatıraları gibi hatıralarım yoktur. Oğlum şimdi askerde. Kekom haber göndermiş annesine  babamı şimdi daha iyi anlıyorum diye. Hani şeş kaza  24 ay askerlik yapsa genelkurmay başkanını anlayacak nerdeyse. Hoş onca sene subaylık yaptım ama ben bile komutanları anlamadım ya .  Askerlik hatıralarımın  ardından milletvekilliği adaylığı hatıralarından da bahsedeceğim. (Maazallah birde milletvekili olsaydım  kim bilir ne hatıralarım olurdu. Neyse en iyisi ben baştan anlatayım... Neden Emekli Oldum?
 
          Esti  yine deli rüzgar, yine deli damarım tuttu kızdım ayrıldım. Neye kızdım. Hadi onu da anlatayım. Ben kıta tipi denen türden subaydım. Yani anlayacağınız dangır dungur. Mahiyetimizin hepsi erkek asker olunca, konuşmalarımızda ona göre oluyor tabi. Asker yemez. Asker uyumaz. Asker yorulmaz. Asker ter kokar. Toz pudrasıdır vs. Gözünü seveyim Mehmetçiğin. Ölürüm onlar için ölür...Teğmen çıktım  piyade bölük komutanı oldum. bir sene teğmenlikten bir sene yüzbaşılıktan düş tam 13 sene yaptım bölük komutanlığını, Hele piyadeyseniz hepten koptunuz. Bir ara saymıştık tam 32 konuda uzman olmak zorundaymışız. Allah derki her kulum kendinden sorumludur. Askerlik derki bölük komutanı bölüğünün yaptığı ve yapamadığı her şeyden sorumludur. Başka bir şeye gerek var mı? Hele piyadeyseniz. İşler daha da başkadır. Dünyaya bir daha gelsem yine asker olurum, üstüne üstlük  yine piyade olurum. Çünkü askerin okumuşunu, topçusu tankçısı  vs alır. Askerin zanaatkarını komutanlıklar, orduevleri vs alır, yani anlayacağınız süzüle süzüle askerin hası bize kalır. Gerçekten de öyledir.  Akıllı asker askere gelirken kendini saklarda sana düşerse yaşadın. Ama tez zamanda komutanlar öğrenir ve elinden alır. Şimdilerde öylemi bilmem BENİM ZAMANIMDA  öyleydi. İşiniz insan olunca her türlü psikolojiyi bilmek zorundasındır.   
         Ha bu arada biz, karargah bölük komutanlarını  Belediye başkanlarına benzetirdik. Şimdi seçim var ya ondan çağrıştırdı. Kışlanın elektriği, suyu, telefonu, yolu, yemeği, hamamı vs aklınıza ne kadar iş gelirse Karargah bölük komutanına aittir. Derdi çok belası çok iştir. İşte bunca sene bölük komutanı olunca subayın halk tipi olursun. Hele mesleğe zordur ama karargah bölük komutanı olarak başlarsan ooof ki ne of ..Bal, şerbet gibi işi öğrenirsin. Feleğin çemberinden geçersin.   
      Aslında biz subaylar öyle şaşalı anketler araştırmalar yapmadan memleketin gelişmişlik durumunu hemen anlardık. Hele piyadeysen hemen anlarsın. Her sabah “Günaydın bölük” dediğimizde  milletin bir kesitini karşımızda bulurduk. Birkaç üniversite mezunu asteğmen  birkaç lise mezunu genç gerisi orta okul ve  ilk okul mezunu. Gelen memleket paralarından ülkenin ekonomisini, okuduğumuz erat mektubundan dertlerini anlardık. Erat mektubunun çoğu “ YÜCE TÜRK GENCİNE TAKTİMİMDİR  veya “BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM” diye başlardı. İlk habercim Bismilliydi. Yoksa Bitlisli miydi? Aradan geçmiş 28-29 sene. İnsanın unuttuğu oluyor. Alay ahcısı   yaptığımız Siirtli Mahmi’yi iki çocuk konusunda  ikna edemediğim gibi bir kızla daha evlenmeye kalktı. Bak ne anlatıyordum neye geçtim. Emekliyim ya, konuşmasam dilim şişer. Anlayacağınız ayağından postal çıkmayanlardandık. Üstelik piyadeydik. Piyadeler saf ve iyi niyetli olur. Verici olur. Düşünsenize ATATÜRK bile piyadeydi. Eğer benim gibi 5-10 piyade daha bulursam  dünyada var mı bilmiyorum ama DÜNYA PİYADELERİ DERNEĞİ kuracağım. Sloganımızda “Dünya piyadeleri  birleşin. Dünyada savaşı ancak siz durdurursunuz” olacak. Çünkü piyadenin postalı hedefe değmedikçe harp kazanılmış olmaz. Harbin ne menem  bir illet olduğunu en iyi piyadeler anlar. Onun için biz kıta’da bölük komutanlığını çok yapmış komutanlarımızı çok severdik. Çünkü o bizi ,bölük komutanlarını iyi anlardı. Hani derler ya “ekmek yoksa  pasta ye”. Uzun yıllar bölük komutanlığı yapmış komutanların emirleri son derece mantıklıdır. Ekmek yoksa  adama ekmek bulup getirir.Yoksa peksimet ye demez.   
      Aslında bu dediğimi  şöyle anlatayım, farz edin ki başınıza işten anlamaz bir hanzo geldi. Müdür oldu .Uygulamaları nasıl olur? Ne moral olur ne motivasyon. İşte öyle . Sıralı, hazmede hazmede yükselişte istikrar ve kural vardır. En  kaliteliler yüzeyde kalır.Ama sen dangadanak tepeden inme gelirsen,yapacağın tek şey mahiyetini ezmek ve seni oraya atayana kul köle olmaktır.Şimdiki tabirle partizanca atama diyelim.Adam atandığı kurumun menfaatlerinden ziyade atayana şirin görünmeye çalışıyor olur.Gerçi bizim Silahlı Kuvvetlerimizde böyle bir şey olmaz.Kıdemlinin tepesine kıdemsiz atanmaz.     
     Ne anlatıyorduk.Hatırladım.Nasıl ve neden emekli olduğumu.Senelerin subayıyım kantinci yaptılar.Türk subayı her şeyden anlar.Harbiye’de iktisat okumuşuz.Gerçi bir İktisatçı diplomasını bile çok gördüler ya neyse.Verseler sanki profesör olacaktık.Ne diyordum sağ olsun dünya iyisi bir komutanım vardı Hayri GÜNER paşam iyi insandı.Onun desteği ile yani bizi serbest bırakması sayesinde  yirmi milyar ciro yapan bir yeri bir yıl sonra yüz yirmi milyar ciroya çıkardık.Bu sayede hem hizmetin kalitesi arttı, hem hizmet süresi arttı.Nasıl mı oldu?Gayet basit.Cesurca davrandık.İç dinamikleri çalıştırdık.Teknolojiyi kullandık ve en önemlisi de karma ekonomik sisteme geçtik.Katı devletçi anlayışın yerine araya özel firmaları ekledik.Kasamızla depomuza sahip çıktık.Sonuç bu.Bu uygulamayı arzu edene gelip anlatırım.Ne aptalca devletçilik ne de aptalca liberallik.Karma ekonomik sistem.Ama güç ve kontrol devlette olmak kaydıyla.  
       İşte bu kantinde değiştirilmeyen bir müşteri sosisi yüzenden başlayan tartışma ile mahkemelik olduk.Hem de Sultanahmet adliyesine şikayet edilmişiz.Oradan Askeri mahkemeye.Bir sosis yüzünden adliyelere mahkemelere düştük.Sana ne be adam cebinden mi çıkıyor ver gitsin.Olmaz verilmez.Çünkü üzerinden yirmi gün geçmiş bir malı hiçbir ticari işletme değiştirmez.Neticede o zamanki parayla iki milyonluk hadi de beş milyonluk sosisi değiştirmedim diye iki milyardan fazla para harcadım.Mesele sosisi değiştirmek değil de tehdit ve hakarete dönmüş tabi.Ona buna anlatıysak da derdimizi ,işçisin sen işçi kal dizelerindeki gibi olunca beyin sigortamız  fazla yükü çekemedi.Aldığım 20 milyar emekli ikramiyesinin neredeyse yüzde onu bu davaya git gele harcandı..Eğer avukatım Ahmet ŞAHİN, iyi bir ağabeyim ve dostum olmasaydı dünyanın avukat parasını da verecektim. Davam tam  30 ay sürdü diye bilirim.Biz meslek hayatımız boyunca yüksek sicile ve taktir alıştığımızdan bir sosis davası yüzünden yargılanmak isteyişim ağrıma gitti.Birde başka bir  tırıvırı mesele yüzünden bir başka komutan beni sürülmekle korkutmaya kalkınca bir Türk Subayına yakışanı yaptım.Daha fazla maskara olmamın gereği yoktu…Verdim dilekçemi emekliliğimi istedim.Emekli olurken ne bir tören yaptılar bana nede bir şey.Biz askerimizi davul zurna ile uğurladık halbuki.Onca yıldan sonra ağrıma gitmedi de değil ya neyse.Hatta birkaç kere Genelkurmaya Kara Kuvvetlerine yazayım dedim.Sonra ne olacak ki dedim.Ben dağa küstüm ama dağın hala haberi yok.Ama bu yaşadıklarım benim ömrümü verdiğim kurumun hatası değildir.Türk ordusunun hatası değildir.Olur böyle şeyler diyelim. Tabi evdeki hesap çarşıya uymaz .Öyle ben emekli oluyorum deyince emekli olunmaz.Birde hanım ne diyecek çocuklar ne diyecek kısmı var. Gözümü kararttım.Karşı çıkan eşime ,aha tabancam,aha maaş,aha bu  aha şu  bunlar senin ceketimi alır çıkarım eğer kabulünse birlikte yaşarız değilse bana eyvallah dedim. Farz et ki ben öldüm, Farz et ki şehit oldum dedim. (Şehitliği maalesef Allah herkese nasip etmiyor.)İşte böylece emekli oldum.Emekli olunca rahat durmam ki.Huyumu biliyorum.Ben hiperaktif biriyim herhalde.Mutlaka bir şeyler yaparım.Öylede oldu.Siyasetin S'sinden anlamayan ben siyasete girdim.      
   Gerçi siyasi hayatım hepi topu 9-10 ay sürse de bana yetti.Anyayı konyayı anladım.Bir anda bir partinin teşkilat başkan yardımcısı oldum.Birde baktım milletvekili adayıyım.Birinci sıra hem de.Aslında bundan önce başka şeyleri anlatmak lazım siyasetle ilgili olarak.Ama kısaca bahsedeyim.Partilerin hiyararşik yapısı biz askerlerden beter.Parası olanın borusu ötüyor. Başkanlar padişah gibi.Bizde kızarsan komutanını şikayet edersin.Partide kimi kime şikayet edeceksin.O konuda hissettiklerimi de anlatayım en iyisi.Bu siyasi sistem ve seçim şekli sürdükçe her parti başkanı bir padişah gibidir.Örneğe gerek var mı?Ama siyaset bir devletin beynidir. Devletin diğer kurumları da gövdesi ve hafızasıdır.hani bir laf vardır ya yılanın başı nere giderse gövdeside oraya gider diye.İşte siyaset öyledir.Akıllı insanların liderliğindeki siyasi partiler ülkeye faydalı olur. Siyaset kalıcı bir meslek olmamalı ve sürekli yeni beyinleri devreye sokmalıdır. Yoksa nuh nebinin insanları gençleri ve gelişimi nasıl anlar?Onlar akil adam olsunlar yeter.      
    Şu siyasetçi öyle şu siyasetçi böyle falan. Memlekete hizmet etmek,gördüğün aksaklıkları kökünden düzeltmek istiyorsan  siyasete gireceksin.. Çok konuşan koca koca makam sahipleri emekli olmuşlar sıcacık evlerinde  televizyon karşısında  çayını-kahvesini yudumlarken  bir parti başkanı dağda kayboldu.Koca devlet şu saat itibari ile bulamadı.Allah yardımcıları olsun.İnşallah iyi haberlerini  alırız. Ama onun için sivil arkadaşlara, partililere tavsiyem aranıza girip görev almak isteyen asker yada sivil  memur emeklilerini takdir ediniz.Onları kabulleniniz.Size devleti anlatırlar.Tarzan gibi ortada kalmazsınız.Mesela Doğan Güreş paşam.Siyasete girdi.Tak –şak falan dediler ama halktan oy istedi.Hızla geçersek bir Osman paşa var.Parti kurdu.Büyükelçilerimizden siyasete girenler iyi performans gösteriyor.Helal olsun.Adamlık budur.Hariçten gazel okumak yok.   
      Şimdilerde hala yönetim kurullarında köşe kapmak var mı bilmem.Eskiden vardı çünkü.Bir generalimiz o engin askerlik tecrübesiyle bir bankanın bankacılık sistemi üzerine yönetimde görev alırdı.Velhasıl siyaset zor sanat.Yüreğin yiyorsa siyasete gireceksin.Şu anda askerlik harici konularda konuşan emekli komutanlarıma sesleniyorum. Lütfen siyasete giriniz.Eğer rahatınızdan fedakarlık edecekseniz,eğer biraz para harcayacaksanız lütfen siyasete girin.Ya da  STÖ’ lerde aktif görev alın.Aman dikkat, siyasete girince benim gibi para kaptırmayın. 
Yazı çok uzadı gerisi ölmez sağ kalırsak haftaya cuma gününe kalsın.Emekli subayız neticede, feleğin işi belli olmaz.  
Bir dahaki yazımda seçim propagandaları ve canlı televizyon programını anlatacağım.