Bir insanın esas karakteristik özellikleri, stres anında verdiği kararların isabetliliği ile belli olur.
Bir insanın, lider olup olamayacağı da tehlikeli ve zor şartlarda aldığı kararlarla ortaya çıkar.
Lider dediğin, risk alandır.Lider dediğin, geleceğe giden yolun istikametini daha yola çıkmadan belirleyendir.
İşte bu şartları altında Ekrem İmamoğlu, gerçek manada siyasi lider olmadığını, gerekli ön kadroları kuramadığını istikametini belirlemediğini ve bugün için belediye başkanlığını açıklayarak ortaya koymuştur.
Onlarca seçim kaybetmiş yorgun ve başarısız Kemal Kılıçdaroğlu karşında dahi mindere çıkacak cesareti gösteremeyen Ekrem İmamoğlu, olasılıkla yapılan pazarlıklar sonucunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına razı gelerek başkanlık yarışından çekilmiştir.
Ekrem İmamoğlu şimdiye kadar verdiği CHP Genele Başkanlık yarışındaki esas gaye, yeniden İBB başkanı olarak görevlendirilme isteği miydi?
Ekrem İmamoğlu’nun başkanlık yarışı öncesinde peşrev çekmelerinin ana gayesi sadece İBB Başkanlığıymış ve esas rakibi Kılıçdaroğlu değil de herhalde Sarıgül’dü.
Ama İBB Başkanlığı bile İmamoğlu için henüz çantada keklik olamaz.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nu Ekrem İmamoğlun’a karşı koruyup kollayan CHP’deki belli neoliberal diasporalar, olasılıkla kendi kişisel siyasi çıkarları uğruna hem Ekrem İmamoğlu’nu ve hem de Mansur Yavaş’ı harcamaya çalışacaklardır.
CHP içerinde artık yılların kurt siyasetçisi, AKP’nin asla dokunmadığı Sarıgül faktörü de devreye girmiş durumdadır
Sarıgül faktörü ortalığı bulandırmaya yeter de artar bile.
Bu durumda da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın CHP içindeki istikbali, Sayın Meral Akşener’in bu ikiliyi “yerel seçimlerde destekleyeceği” yönündeki açıklamalarına bağlıdır.
YENİ CHP içerindeki bilumum anti Atatürkçü ve Türk Milliyetçisi/ulusalcısı diasporaların CHP’yi elde tutma adına Ankara ve İstanbul gibi şehirlerden kolayca vazgeçebileceği de, akıllarda tutulmalıdır.
CHP içindeki Kılıçdaroğlu’nu kuşatan yaygaracı neoliberal tayfa için esas olan, CHP’yi yönetmek ve CHP’nin sahibi olmaktır. Onlar için ülke batmış, Türklük ve Atatürkçülük erozyona uğramış zerre kadar önemli olduğunu sanmıyorum.
Ama anlaşılan şu ki Ekrem İmamoğlu, CHP gibi bir partinin başına geçmek için bazı riskleri göze alamayacak kadar düşük profilli bir siyasidir. İBB Başkanı olmak ona yeter de artar bile.
Ekrem İmamoğlu bu saatten sonra hala İBB Başkanı olmak istiyorsa İYİ Parti tabanının oyunu almak için HDP sempatizanlarını ve PKK destekçilerini kadrosuna almamalıdır.
Ayrıca İYİ Parti; Heraclitus’ın da yüzyıllar önce dile getirdiği gibi “aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız: Çünkü nehir aynı nehir değildir ve siz aynı siz değilsiniz.”
İYİ Parti artık 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu tarafından Cumhurbaşkanlığı adaylığını belirlemede keten pereye getirilen eski İYİ Parti değildir.
Laikçi Yobazlar
Cumhuriyet gazetesinde ve diğer medya organlarında haberi okuyunca hayretler içinde kaldım.
Hatta kan beynime sıçradı.
Atatürk’ün gericiliğe ve yobazlığa karşı laik düzene sahip çıkması ve vatandaşa en doğru dini bilgileri vermesi için kurduğu Diyanet İşeri Başkanlığı, AKP dönenimde iyice siyasallaştı, laiklik karşıtı bir kurum haline getirilmeye başlandı.
Bugün ki Cumhuriyet Gazetesi’nde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kendisine yapılan hutbe eleştirilerine tepki gösterdiğini yazıyordu.
Habere göre Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş “Diyanet’in 4 Ağustos tarihli cuma hutbesinin son kısmında yer alan ‘İşyerlerimizdeki mesai saatlerini, okullarımızdaki ders programlarını cuma namazının vaktine göre düzenleyelim’ ifadeleri tepki çekerken, konu yargıya taşındı. Cumhuriyet; tartışmalı ifadelerin arka planında doğrudan Başkan Erbaş’ın olduğunu, ‘hutbedeki tartışmalı ifadelerin orijinal metinde olmadığını, Erbaş’ın isteği üzerine hutbeye eklendiğini’ gündeme getirdi.”
Habere devamla; “8 Ağustos’ta Diyanet yöneticileri ve ilahiyatçıların da bulunduğu bazı WhatsApp gruplarına mesaj atan Erbaş aşağıdaki o dehşet açıklamalarını paylaşmaktan da geri durmadı” ve sonunda bombasını patlattı ve dedi ki;
“ Bu hutbemiz sebebiyle geçen cumadan beri beş gündür laikçi yobazların Diyanet’e ve şahsıma saldırı ve hakaretleri devam ediyor. Müslümanların ise umrunda değil. Sosyal medyada, köşe yazılarında; vakıf, dernek, STK’lardan ‘Diyanet’in hatırlatması yerindedir’ gibi güçlü bir destek bekledik ama güçlü bir ses yok. Çok acı”
Ali Erbaş açıktan ve alenen, hem devletin laik düzenini ve hem de muhasır medeniyet yolunda yürümeyi ve yaşamayı düstur edinmiş ancak ALİ Erbaş gibileri tasvip etmeyen milyonlarca laik Müslümanı ve diğer laik insanları “laik yobazlar” olarak yaftalamaktan ve hedef göstermekten de geri durmamıştır.
Sayın Ali Erbaş, ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?
Türk Milletini Müslümanlar ve laikler diye, hele de yobaz laikler diye yaftala cesaretini ve yetkisini nerden alıyorsunuz?
Bugün için başında olduğunuz kurum laik yobazlar dediğiniz insanların kurduğu laik bir devletin makamıdır.
Siz, masum halkımıza dini değerlerimizi öğretmek yerine, neyi amaçlıyor ve dayatıyorsunuz?
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devlet’i illa Arabistan, İran veya Afganistan gibi rejimlerle mi yönetilsin?
Ülkemiz kimi ilkel düşünceli yobazında yobazı siyasallaşmış din adamlarının fetvaları ile mi yönetilsin?
Laik düzene karşı bu alerjinizin sebebi ve gayesi nedir?
Farkında değilsiniz ama siz DİB başkanı olduğunuzdan bu yana millet artık Diyanet İşlerini milletin ve devletin sırtında yük olarak görmeye başladı. Farkında mısınız?
Ne diyelim? Sizin anladığınız lisanla sözü tamamlayalım.
Allah siz ve sizin gibilere akıl fikir ihsan eylesin.
Memur ve emeklilerine sadaka zam tarifesi
Dün hükumetin memur ve emeklilerine önerdiği zamları okudunuz mu?
Tam bir sadaka zammı gibi. Güya 2024 de ülkede enflasyon %23 civarında gelecek sene de enflasyon %11 olacakmış da zamları ona göre belirlemişler miş de miş.
Memur ve emeklilerin esas patronu devleti idare eden iktidar partisidir.
AKP, memur ve emeklilerinin 20 yıldan fazladır patronudur ve canına ot tıkamıştır. TÜİK üzerinden enflasyonu düşük gösterme uzmanı AKP, yıllardır emeği ile geçinen insanlara ve emeklilere bu sayede düşük zamlar yapıyor.
Yani bir şekilde halk yığınları açık açık yoksulluğa mahkûm ediyor.
İşte bunun bir göstergesi daha memur ve emeklilerine 2024 ilk 6 ayına %14, ikinci 6 ayına % 9, 2025'in ilk 6 ayına %6, ikinci 6 ayına da % 5 zam teklif etmiş.
Güya enflasyon seneye %23 olacak.
Sonra ki sene de % 11olacakmış.
Siz onu külahımıza anlatın.
Çocuk kandırıyorlar sanki.
Çarşı pazardan, hayat pahalılığından bihaber olan AKP iktidarı memur ve emeklilerine alenen sürünün demiyor da ne diyor?
Nerede sosyal devlet?
Parası olanlara, kolladığınız müteahhitlere ve köprü, yol, havaalanı müteahhitlerine oluk oluk para akıtmayı biliyorsunuz ama.
AKP iktidarı çok ah alıyor.
Garibin ahı tutar derler.
Dertliyken yapılan dua da ah da yürekten gelirmiş.
AKP ve Sayın Bahçeli, bu milletin ahından kaçının.
Milletin hakkını millete verin.
Zengine kepçeyle, halka çay kaşığıyla gelir paylaşımı yapılarak refah ve huzur sağlayamazsınız.
Bu millete yazıktır günahtır.
Kıymayın bu millet.